2960 kelime..
İyi okumalar 💙
💫
"Evet evet o. Tamam teşekkür ederim. Yeter galiba"
Hayat Hanım bana bakıp başını salladı. "Yetmezse gelir alırım ben."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ben bir hafta için ısrar ederken Hayat Hanım beni duymuyor gibi davranıyor ve iki ay onlarda kalacakmış gibicesine hazırlık yapıyordu.
Yetmiş beş parça çeyiz setinin kırılmasından sonra kapıyı açıp bakmak isterken Hayat Hanım engel olmuştu. 'Zaten bacağın kırık. Arada kaynarsın boşver kendileri hallederler' demişti.
İçeriye girdiğimizde de direk odama geçmiştik ve valiz hazırlıyorduk.
Yalnızca birkaç dakika önce Asrın,Beliz ve Serkan'la konuşmuştum. Tahmin ettiğim gibi Beliz 'Niye beni aramıyorsun gelirdim' diye kızarken Serkan bir şeyim olmadığını öğrenince 'Hastaneden sana üyelik çıkarttıralım' diye dalga geçmişti.
Asrın ise alışık olduğu bu durum karşısında 'Hastanede değilsen sorun yok' kafasındaydı. Yaralandığım zaman benden bile önce haberi oluyordu ve beni aradığı tek zamanlar o zamanlar oluyordu önceden.
Hayat Hanım çalan telefonunu meşgule aldı. "Hadi kızım inelim"
Zor bela evden çıkıp arabaya bindiğimizde derin bir nefes verdim.
Sessiz geçen yolculuğumuz arabanın durmasıyla biterken yine yavaş adımlarla kapının önüne kadar geldik. Şoför bavulumu kapıya bırakıp gidince Hayat Hanım anahtarını çıkardı. Önce kendi girip sonra da kolumdan tutarak beni çekti içeriye.
Mutfaktan çıkan Melek Hanım'la gerginliğim artarken gülümseyerek yanıma geldi.
"Geçmiş olsun Mahur kızım.."
Başımı salladım.. "Sağolun.."
Arkasından gelen Lale de kısaca sarıldı. "Geçmiş olsun Mahur."
Gülümsedim. "Sağol."
"Hadi geçelim içeriye. Otursun Mahur."
Hayat Hanım'ın yönlendirmesiyle salona geçtik. Üçlü koltuğa yan bir şekilde oturup alçılı bacağımı uzattım.
Diğeri yerdeyken hiç rahat değildim. "Kusura bakmayın böyle uzatıyorum ama.."
Melek Hanım ve Hayat Hanım kaşlarını çatarken Hayat Hanım "Saçmalama kızım ne kusuru?" Diye kızdı.
Yine de rahat edemiyordum işte. "Aç mısın?"
Başımı iki yana salladım. "Hayır kahvaltı yaptık."
"Hala!"
Demir'in bağırışıyla bakışlarım salon kapısına döndü.
Koşa koşa yanıma gelince gülümsedim. Koltuk altlarından tutup kucağıma oturttum. Bakışları alçımda gezindi.
"Noldu ki ayağına?"
"Düştüm." Dedim alt dudağımı sarkıtıp. "Kırıldı."
"Acıyor mu?" Dedi babasına benzeyen gözlerini gözlerime çevirip.
Gülümseyip başımı iki yana salladım. "Acımıyor"
Bakışlarımız salondaki hareketliliğe döndü. Berkin beni görünce afallarken bakışlarını hızla kaçırdı.
"Lale ben çıkıyorum."
Başka bir şey demeden çıkarken Lale ayağa kalktı.
"Ben bir bakayım. Demir gel hadi oğlum. Baban gidiyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR-EHVENİŞER
Hài hước"Bir kalbe iki aşk da sığıyormuş sevgilim; bir vatan bir sen..." Küçüklüğümden beri bir kalbe iki sevginin sığacağına hiç inanmazdım. Bir sevgi varsa bununla yetinmeliydik. Biri varsa diğeri eksik olmalıydı. Annem varsa babam,babam varsa annem olmay...