48.Bölüm💫

36.1K 2.1K 1K
                                    

!!!!!!!!!!!!!!! Okumadan Geçmeyin!!!!!!!!!!

Bölüm arasında kız istemeye ilgili bir şey geçiyor ve bölüm ortasında açıklamak istemedim. O yüzden lütfen burayı okuyun.

Bu isteme işini yapacak yapmayacak herkese saygım sonsuz ama yazdığım o sahnede lütfen sanki bu isteme işini ben bulmuşum gibi tepkiler vermeyin. Kimsenin ailesi ne düşünür bilemem ama ben benim ailemin, babamın ne düşündüğünü biliyorum ve ilerde evlenirsem isteme törenimin olmasını istiyorum. Çünkü babam beni satmıyor,gelen adam bana para ödeyip beni almıyor. Gelip ailemin iznini istiyor. Ve ben o heyecanı yaşamayı istiyorum. Dediğim gibi isteyen istemeyen herkese saygım sonsuz ve aynı saygıyı sizden de bekliyorum. Şu 'verdim gitti' lafına hiç takılmayın çünkü genelde-ben hep öyle gördüm- 'hayırlısı olsun' deniyor.  Her ailenin böyle düşünmediğini biliyorum ama inanın yapacak hiçbir şeyim yok. Benim nasıl düşünüp ne amaçla yazdığım belli. Şimdiden teşekkürler 💙

Tam 10.000 kelime.

İyi okumalar💙


💫


Her insanın hayatında vazgeçemeyeceği şeyler vardı. Kimi ailesinden,kimi ilkelerinden, kimileri de bazı eşyalarından vazgeçemezdi. Bütün bunlar hayatımızda öyle bir yere sahip olurdu ki, vazgeçmek şöyle dursun ihtimali bile canımızı yakardı.

Her insanın zaafları vardı. Çoğu kişi bunları zayıflık olarak görse de bana göre bizi biz yapan şeylerin başında geliyordu.

Mesela paraya çok fazla değer veren ve onu zaafı hâline getiren bir insanın geçmişinde mutlaka parayla ilgili bir sorunu sıkıntısı olurdu. Ya çok sefalet çekmiştir ya da para uğruna çok şey yaşamıştır.

Benimki ise abimdi. Uğruna yapamayacağım şey yoktu. Doğduğumdan beri yanımda olan, her şeyime koşan adamdı o. Babam,annem,abim her şeyimdi. Eğer bir seçim yapmak zorunda kalsam, ailemle abimin arasında kalsam hiç düşünmeden abimi seçerdim.

Aile özlemim çok büyüktü. Anlatamayacağım kadar büyük. Onlar içinde savaşır, uğraşırdım ama beni bu yaşa getiren adamı hiçe sayamazdım. Şu an onun sayesinde bulunduğum yerdeydim. Kendi ayaklarımın üzerinde durup,gururla 'Türk askeriyim' diyebiliyorsam onun sayesindeydi.

Bıkmadan usanmadan her hastalığımda, sıkıntımda benimle olmuştu. Hiçbir zaman aramıza büyük bir tartışma, kırgınlık girmemişti. Zaman zaman hislerim dahil hiçbir olayı ondan saklamamıştım.

Bu ilkti,her anlamda.

'O üzülmesin diye sakladım' gibi klişe bir durum vardı. Ama gerçek buydu. Ben onu nasıl ailem yerine koymuşsam o da beni ailesi yerine koymuştu. Başıma gelen en ufak bir olayda kendini eksik,yetersiz hisseden bir adama böyle büyük bir şeyi söyleyecek cesaret bende ne yazık ki yoktu.

Ve aylar sonra onu kanlı canlı karşımda görmek çok değişikti. Hemde aramız çokta iyi değilken. Titrek bir nefes dudaklarımdan çıkıp soğuk havada buhar olurken abim nöbetçi askerle konuşuyordu.

Ayaklarım olduğum yere çivilenmiş gibiydi. Yanına gitmeliydim. Buraya,bana gelmişken bende ona gitmeliydim. Beha koluma dokundu. Bakışlarım bir çıkış arar gibi ona dönünce hafif çatılan kaşlarıyla kapıyı işaret etti.

"Gitmeyecek misin? Doğan girebilecek gibi durmuyor."

Bir şey demeden bakışlarımı tekrar kapıya,abime çevirdim. Nöbetçi askere bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Hızı azalmayan kalbimle beraber çardaktan çıktım.

MAHUR-EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin