İyi okumalar 💙
💫
Beha Altun
Ağrıyan başımı arkaya yaslarken gözlerimi kapattım. İçtiğim ağrı kesicilerin bir işe yaramadığını fark ettiğimde sanırım 20 yaşındaydım.
Parmaklarımı şakaklarımda gezdirirken çatılan kaşlarımı düzelttim. Daha fazla ağrımasını sağlamaktan başka bir işe yaramıyordu.
Gözlerimi sıra sıra dizilmiş mezarların üzerinde gezdirirken nasıl hissettiğimi bilmiyordum. 'iyiyim' kelimesi dilimize o kadar pelesenk olmuştu ki artık hislerimi ayırt edemiyordum.
İyi miydim? Hiç sanmıyorum. Her şey bitmiş miydi? Fiilen evet. İçim rahatlamış mıydı? Asla.
Babamın katillerinin ölmesi beklediğim gibi içimi soğutmamıştı. Babam geri gelmiyordu. Sadece yapmam gereken bir şeydi ve yapmıştım.
Uğruna hayallerimi bıraktığım şey gerçek olmuştu ve oluşan boşluk hissi yeni yeni kendini belli etmeye başlamıştı,Mahur'dan uzakta. Yüzümde oluşan istemsiz tebessümle yerimde kıpırdandım.
Şanstı. Mahur'la baştan sona kadar olan her şey şanstı. İki yıl önceki karşılamamızdan sonra önüme gelen askerlerin içinde onunda olması kesinlikle şanstı.
Hakkında hiçbir şey bilmediğim o kadına karşı hissettiklerim beni çoğu zaman kızdırmış ama en sonunda kabullenmekten başka çare bırakmamıştı. Gözlerini aklımdan çıkarmıyordum ve ufak bir beğeni diye geçiştirecek yaşları çoktan geçmiştim.
30 yaşındaydım. Buruk bir tebessümle başımı büyük çam ağaçlarına çevirdim. Bugün itibariyle artık 31.
Ve bu yaşıma kadar dolu dolu seviyorum diyebileceğim birisi olmamıştı. 13 yaşında öğrendiğim gerçeklerden sonra bir hayli afalladığımı itiraf etmeliyim.
Annem,babam, kardeşlerim... Hiçbirisi bana ait değildi.
Kızmamıştım hiçbirine. 13 yaşıma kadar ben bir şeylerden şüphelenmemiştim. 'Ben onların çocuğuyum bana neden böyle davranıyorlar' dediğim tek bir hareketleri ve tek bir anım olmamıştı. Bana üvey olduğumu hissettirecek hiçbir şey yapmamışlardı. Onlar benim ailemdi.
Bunu ne kadar biliyor ve dibine kadar hissediyor olsam da görmezden gelemediğim gerçekler hep önümde durmuştu.
Engel olamadığım yabancılık hissi bir süre,uzun bir süre, beni bırakmamıştı.
Onlar bir aileydi de sanki ben tek başımaydım. O saatten sonra her şey çok daha zor gelmeye başladı. Bana bakmak zorunda değillerdi. Benimle ilgili hiçbir mecburiyetleri yoktu ve tüm bunlar omuzlarımda bir yük gibiydi.
Çok çalıştım. Derslerime hiç olmadığı kadar çok çalıştım ve giderek içine kapanık biri olduğumu kendim bile fark etmedim.
Arabanın camına düşen yağmur damlaları huzur vermek yerine başımdaki ağrıyı tetikliyor gibiydi. Tek ihtiyacım olan sessizlikti.
Lise sınavından önce ya da sonra şu an net hatırlamıyorum okul bir gezi düzenlemişti. Birkaç farklı liseye. Aklımızda bir fikir oluşması için. Bunlardan biri de güzel sanatlar lisesiydi.
Müzik bölümünde gördüğüm bir keman itmişti beni müziğe. Simsiyah,telleri dışında her yeri siyah olan bir keman. Güzeldi, ilgi çekiciydi.
Piyano,gitar ve pek dikkat etmediğim daha birçok müzik aletinin içinde tek ilgimi çeken o olmuştu. Sınıf arkadaşlarım ki buna Feda ve Berkin de dahil öğretmene bir sürü soru sorarken ben sadece o kemanla ilgilenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR-EHVENİŞER
Humor"Bir kalbe iki aşk da sığıyormuş sevgilim; bir vatan bir sen..." Küçüklüğümden beri bir kalbe iki sevginin sığacağına hiç inanmazdım. Bir sevgi varsa bununla yetinmeliydik. Biri varsa diğeri eksik olmalıydı. Annem varsa babam,babam varsa annem olmay...