194.Bölüm

6 1 0
                                    

Kılıçdere ailesinin bu acı günlerinde sevenide sevmeyenide konağa baş sağlığına gelmeye başlamışlardı, adem reis'in eşi bahar hanım halil'in adamları tarafından öldürülmüştü çünkü haberi alan adem yıkılmıştı. Çok sevdiği eşini kayıp etmişti köroğlu bu acılı günde adem'in yanına gelmiş idi. Beraber mezarlığa geçeceklerdi bahar hanım'ın cenazesi için ufuk bey de dahil bütün babalar mezarlığa gelmeye başlamışlardı, haberi alan savcı ayşe hanım ve ablası filiz hanım da mezarlığa gitmek için yola çıkmışlard, halil ise herşeyini toplamaya başlamıştı türkiye'den kaçmak için istemeden de olsa adem'in eşini öldürmüştü yani bir kadın öldürmüştü halil ulucan o kadın hiç görmediği yengesi idi. Tam ulucan holding den çıkmak üzeri kapıya yöneldiğinde fırtına'yı görmüştü ayaz fırtına ve adamları kapıda halil'in çıkmasını bekliyorlardı, herkes mezarlığa geliyordu maraz ali ve adanalı da gelmişti iki kan kardeş yeniden eskisi gibi bir arada idi. Keşke çakır'da onlarla beraber olsa idi, kısmet bayraktar üyelerinin iyileştirmeye çalıştığı o adam kim olabilirdi, bahar hanım'ı def etmişlerdi baş sağlığı dileklerini iletip mezarlıktan ayrılıyorlardı fırtına ekibi ile halil'i bir depoya getirir. Halil bu sefer sahiden duvara çarpmış idi, bu duvar ise adem di necip adem'in adamı murat'ı arayarak depoda olduklarını halil ulucan'ın ellerinde olduğunu ve adem reis'e ayaz fırtına'nın can borcu olduğunu bir kenara bırakıp öldürülen bahar hanım için ona borçlu olduğunu söyleyince murat adresi alıp kenan'a o adresi verir ve oraya doğru yola çıkarlar. Bayraktar üyelerinden galip bey o adama adem'in nereye gittiğinin adresini verir, o adam adrese gitmek için yola çıkar adem ve ekibi eve gitmeden verilen adrese gelmişlerdi ayaz fırtına'nın adamı yağız karşılamıştı adem ve ekibini içeri girmişlerdi. Halil'in yanına gitmişlerdi mezarlıktan eve gelmişlerdi orada devam ederler baş sağlığı dileklerini aradan kırk dakika geçtikten sonra o iyileşen adam gelmiş idi, verilen adrese ve içeri girmiş idi. Adem'in yanına gittiğinde şu şarkıyı söylemiş idi, çocukluk arkadaşına yalınız değilsin şarkısını okumaya başlamış idi. Geldim işe, dostum yüzün gülsün be yaraların ağır varsın olsun be halimizi bir tek Allah bilsin be ben varım yanında yalnız değilsin. Önümüzde dağlar, düşmanlar eğilsin ben varım yanında yalnız değilsin. Ne çıkar, bu kavga, bizi de yormuş, sırtımızda hançer yarası varmış. Gözlerim kararmış, saçım ağarmış ben varım yanında yanlız değilsin. Önümüzde dağlar düşmanlar eğilsinben varım yanında yalnız değilsin önümüzde dağlar düşmanlar eğilsin ben varım yanında yalnız değilsin. Kurşunlar yağarken önündeyim söz hapiste mezarda yanındayım söz hem başında hem de sonundayım söz ben varım yanında yalnız değilsin. Önümüzde dağlar düşmanlar eğilsin ben varım yanında yalnız değilsin. Önümüzde dağlar düşmanlar eğilsin ben varım yanında yalnız değilsin. Geldim adem ben geldim ne güzel istanbul be ben hayattayım can dostum adem arkasını dönüp baktığında çakır'ın yaşadığını görür ve şaşırır.

Kalem ve kılıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin