48.Bölüm

22.3K 1.6K 62
                                    

Bağırışlar , çığlıklar , haykırışlar duyuyordum. Kafamın içi de en az gözlerim kadar bulanık ve pusluydu. Sesleri seçemiyor ve bir anlam yükleyemiyordum. Gözlerimi kapatıp birilerinin bizi bulacağını umut ederek uykuya daldım.

Gıcırtılı tekerlek sesleri ve başımda ki insanların yüksek sesle konuşmalarıyla gözlerimi araladım. Işık gözümü yakıyordu ve sıra halinde gözümün önünden geçiyordu. Bir sedyedeydim. Boğazım , dudaklarım , dilim ve damağım kurumuş ve yanık kokuyordu. Öksürdüm. 

''Galiba bilinci yerine geliyor.'' heyecanlı sesin sahibi  Rick olunca biraz rahatladım.

''Merak etme fazla  uzun sürmez.'' öylede olmuştu. Gözlerimi tekrar kapamam birkaç saniyemi almıştı.

                                                                                     ----

Gözlerimi açmakta zorluk çekiyordum. Göz kapaklarım fazla ağır geliyordu. Daha fazla zorlayamadım. Derin bir soluk verdim. Kulağa fazla gürültülü gelecek şekildede iç çektim. Yanımdaki hareketlilik ellerimi harekete geçirdi. Birisini arıyordum. Elimi sertçe  bir el kavrayınca bir an durdum.

''Burdayım Eva, korkmana gerek yok.'' gözlerimi hala açamıyordum fakat Rick'in burada olması korkumu en aza indiriyordu. Daha çok elini sıktım. 

''Doktora haber vermem için kısa bir süreliğine seni yalnız bırakmalıyım.'' elini yavaşça bırakmamı evet olarak kabul etip giti.

Doktorun gelişiyle  bir kaç hap aldım. Boğazım hala feci durumdaydı ama su biraz rahatlatmıştı. Bu sayede ise ilk kelimelerimi söyledim.

''Simon nasıl? '' Rick boğazındaki gıcığı temizledi. Doktor önce ona sonra bana bakmıştı. Gözümden kaçmayan bu hareket bir an  telaşlanmama sebep olmuştu. 

''İyi fakat..'' olabilidiğince yataktan hızla çıkmaya çalıştım. Fakat ciğerlerim bunun doğru olmadığını belli edercesine batmışlardı. Doktor rol yapacaktı ve buna tek bir saniye katlanmıyacaktım. Acı ile büküldüm.

''Hey hey yavaş ol bakalım.'' Rick beni geri yatağa yatırdığında acımı belli etmemek için gözlerimi kapadım.

''Kaburgaların zedelenmiş ve birçok yerinde geçici morluklar var. Aslında her nasıl bir kavganın içinde kaldıysan senide iyice pataklamışlar.'' Önce Rick'e sonra doktora baktım.

Doktor birşeyler daha zırvalarken tek bir kelimesini bile dinlemedim çünkü aklımdaki tek şey Simon'ın nasıl olduğuydu. Sonunda bitmek bilmeyen konuşma sona erip gittiğinde Rick'e ters ters baktım.

''O bakışı hiç ama hiç hak etmiyorum, başından bir an bile ayrılmadım Eva o yüzden bana minnettar bakışı atmalısın.''

''Simon'ın nasıl olduğunu ve şuan neden yanında olmadığımı açıklarsan belki atarım.'' kaşlarını çattı.

''Doktoru dinlemedin mi sen ?'' ona tek kaşımı kaldırdım.

''Sence?'' pes edercesine içini çekti. Sonra aklına birşey gelmişçesine durdu.

''Birisini daha sorarsın diye bekliyordum.'' anlamam geç sürmemişti ama cevap vermemiştim de. Ama o anladığımı anlarcasına konuştu.

''Vücüdu dikiş izleri ile kaplı olacak ama en azından yaşıyor.'' Gideon adına sevinmiştim ama hala aklımdaki tek kişi Simon'dı.

''Tamam tamam , uyanınca yanına gideriz.'' Gözlerini başka tarafa kaçırdı sonra yanımdan kalktı.

''Şimdi gitmek istiyorum.''

''Eva..''

''Hayır hemen şimdi dedim.''

''Bak hareket etrmeme...''

''Tekerlekli sandalye.'' yine bııkınlıkla omuzlarını düşürdü.

''Ne inançısın ama.'' onu tebessüm ettim.

                                                                             -----

Rick sanki bana inatmış gibi yavaşça sürüyordu ve biraz sonra ona ağız dolusu sözcük savuracaktım. Arkamdan sırıtınca ona yandan ters ters baktım.

''Ne var hastanenin manzarasının tadını çıkarıyorum.'' gerçektende ortada bir manzara görmüyordum fakat sonra neden bahsettiğini anladım. Algılıyıcılarım koridor boyunca uzanan duygu selini yeni yeni hissediyordu.

Öfke, üzüntü, sevinç, korku, endişe, çaresizlik, telaş hepsi boylu boyunca insanlardan bize yayılan bir rüzgar gibi geliyordu. Bir an öfke beni sararken hemen ardından gelen sevinçle bedenim ve beynim ne yapacağını şaşırıyordu.

Bu şeyi daha önce hiç yaşamamıştım.

''Ben de.'' Rick arkamdan heyecanla konuşmuştu. İkimizde konuşmadan Simon'ın odasına doğru yavaşça ilerledik. 

Rick odanın kapısında bir süre bekleyip beni izledi. Yüzündeki kırışıklık üzüntümüydü emin değildim. Kapıyı açtığında dikkatimi çeken ilk şey Bay Miller'ınSimon'ın elini tutup ağlıyor oluşuydu. Hıçkırıkları ve haykırışları odada yankılanıyordu.

Simon'a bakınca ise yüreğim burkulmuştu. Ölü gibiydi. Soğuk teni ve güçsüz bedeni ile orada öylece yatıyordu. Dudaklarının ve gözlerinin altı daha da mor gözüküyordu. Bay Miller yavaşça elini yatağa bırakıp , sevdikten sonra kırmızı gözleri ile bana döndü. 

Bende ağlamak istiyordum ama vücudumda su yoktu. Kuruydum , soğuktum ve hastalıklıydım. Kendimi daha iğrenç hissetmeme sebep olan ise sayamadığım kadar kablonun Simon'ın bedeninden fışkırır gibi çıkışı ve makinalara bağlı oluşuydu. 

Kötüydü, bunların hepsi kötüye işaretti. John ölü gibi bir bedenle odanın öteki ucundan gelip Bay Miller'ı yataktan uzaklaştırmaya çalıştı. Bay Miller'ın bana attığı o bakış burada hiç olmamam gerektiğimi düşünmeme sebep olmuştu.

Beni suçluyordu. Tüm bunlardan beni suçluyordu. Joh ile dışarı çıkarken John yüzüme bile bakmamıştı. Rick bir an duraksayıp sandalyeyi ilerletti. Desteğe ihtiyacım vardı. O bakışlara değil desteğe ihtiyacım vardı. Simon'ın buz gibi ellerini ellerime alınca sonunda gözlerimden yaşlar boşaldı. Dudaklarımın titremesini engel olamıyordum. Rick yavaşça dışarı çıktı. 

''S...Simon.'' makinaların ve benim çatlak sesim dışında hiçbir ses yoktu. Olmasını beklemem bile saçmaydı fakat o an herşeyi ümit etmek mümkündü. Sanki gözlerini aralıyacağını ve size cevap vereceğine inanıyordunuz.  Elini parmaklarını öptüm. Soğuk teni beni korkutuyordu. Uyanmasını ve bana bakmasını istiyordum.

''Devam etmelisin.'' göz yaşlarım yatağına damlıyordu. Elini yavaşça bıraktım. Saçına dokunmak istiyordum. Saçlarını yavaşça okşadım.

''Bunun için teşekkür ederim Tanrım. Onu benden almadığın için.'' göz yaşlarını sildim. Tekerlekleri kendim itmeye çalıştığım sırada 

''Eva'' zihnimdeydi. Tekerlekleri bıraktım. Ona döndüm hala yatıyordu. Ellerini yakaladım. Zihnimi ona açtım.

Gri puslu oda artık siyahtı hiçbir şey yoktu. Sakin olmaya çalıştım. Simon hala buradaydı.

''Simon? ''

''Eva.'' karanlıkta sesin nerden geldiğinide anlamıyordum. Tek gördüğüm siyahlıktı. 

Sonra bir anda geri geldim. Hala odadaydım ve oda yatakta. Sesini duymuş olmak bana yetmişti. Fakat bu ani kesiliş beni düşündürmüştü. Böyle olması normal gelmiyordu. İkimizin isteği dışında çekilip koparılıyorduk. Ayrıca koridordaki duygusal dalgalar da bazı şeylerin değiştiğini gösteriyordu.

Daha fazla odada durmadım. Simon'a çıkmadan birkez daha baktım. Sonra yavaşça tekerlekleri ilerlettim.

***Selam Millet! İşte yeni bölümmm :D Sınavlar biter ve ben rahatlarım :D sonra derimki bu okuyucular 19 gündür yeni bölümden madurlar :D Eh kısa oldu ama oldu diyelim ve yorumları eksik etmeyelim ;)***

Son 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin