22.Bölüm

35.6K 2.6K 241
                                    

-Müzik ile dinleyin lütfen :D-

                                                                        22.Bölüm

Sonraki bir kaç gün ölü gibiydim.Simon üzerime gelmiyordu ama en azından neşemin yerine gelmesi için şebeklik yapsada tek bir tebessüm bile göstermeyince pes ediyordu.Izzy müdür tarafından '' ağır bir grip geçiriyor '' diye bir hafta rapor vermişti. Hasta olmadığından adım gibi emindim .Onun yanına da gitmedim çünkü ne onun beni teselli edecek neden benim onu teselli edecek  halimiz vardı .

Izzy olmayınca Simon yanıma gelsede derslerde dahil hiçbirşeye odaklanamıyordum. Dün gece odama giderkende en yakın arkadım kadar içimi parçalayacak bir görüntüye şait olmuştum.Alex ve Lauren. Onların duvar kenarındaki samimi hareketlerini görünce , Izzy'i zorlu günler beklediğini anladım.O kadar birbirlerini sömürmekle meşgüldülerki beni bile fark etmemişlerdi.Zaten son günlerde bende fark edilmek istemiyordum.

Resmi olarak depresyona girmemi sağlayan şey ise Gideon'un yerine yeni gelen ukala eğitmenimdi. Büyük ihtimal yirmili yaşlarının başındaydı. Ona karşı ilk negatif izlenimimi daha salona girdiğimde neden geciktiğim hakkında nutuk çekmesiyle anladım . Sonraki derslerde de hem Gideon'un bana hiçbir katkısının olmadığını hemde benim beceriksiz olduğumu vurgulayıp durmuştu. Bende dün akşam dayanamayıp dersin ortasında ağlayıp odama koşmuştum işte .

Şimdi ise dışarda banklardan birinde oturuyordum.Ders her ne ise ona girmemiştim . Sınavların yaklaştığının farkındaydım ama umrumda da değildi. Simon ile çalışıyormuşuz gibi hazırlanıp salon'a gitsekte o kendi kendine çalışırken ben oturup boş zemini incelemiştim. Duyduğuma görede büyük ihtimal hafta sonu yani yarın yüceler okulda olacakmış. Tüm herşey tıkırındaymış gibi birde onlarla uğraşacaktım. Mevsim değişmeye başlasada içimizi ürperten rüzgarlar devam ediyordu.Sonra onun sesini duydum gayet neşeli gayet keyfi yerinde çıkan sesini.Yanındaki daha önce görmediğim bayan eğitmenin biriyle derin bir sohbete dalmıştı.Koca bahçede zaten bir ben vardım ve beni fark etmesi zor olmasa da yüzüme bile bakmadan ilerlemişlerdi.

Onalar köşeyi dönmeden önce gördüğüm tek şey ise o kız her kimse Gideon Morris'in koluna girebilecek kadar samimi birisiydi. Artık acı duygusunu saf bir temizlikte hissedebiliyordum.Islak yanaklarımla odamanın yolunu tuttum. 

''Yeter Eva .'' Simon arkamdan bağırınca olduğum yerde durup arkamı döndüm.Bana doğru geliyordu.

''Neyin var senin böyle ? '' Hesap sormasını yada ilgilenmesini istemiyordum.Beni yalnız bırakması gerekiyordu.

''Git başımdan .'' 

''Hayır! Bunu kendine yapmaktan vazgeç! '' İlerlemeye devam ettim.Kolumu sıkıca kavrayıp beni durdurdu. Bütün öfkemle ona baktım. Kırmızı gözlerimiz birleştiğinde onunda duygularını elle tutulur bir şekilde hissediyordum.Onu etkiliyordum. Bağdan dolayı oda üzülüyor ve yıpranıyordu.Kendi bencilliğimden aramızdaki bağı unutmuştum. Aslında bütün bu bağın Izzy'ninde dediği gibi olabileceği ihtimali varmıydı.Ateş kendi çiftini buldu.  Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı.Sadece bir fikirdi bu.Biz sadece ateştik. Zil çalmıştı. Chirs ve Jennifer -toprak çifti- el ele çimlerin üzerinde ileliyordu.Peşlerine Melissa ve John-su çifti- takıldığında . Koştum.Buradan uzaklaşmalı ve yalnız kalmalıyıdım.Düşünmeliydim yada artık herşeyden vazgeçmem gerekecekti.Sonuçları her ne olursa olsun artık tükenmiştim. 

Odama geldiğimde soluğum kesilmişti.Göz yaşlarımdan önümü göremiyordum. Arkamı döndüğümde Simon'ın gözlerinin en koyu tonunu gördüm.

''Bütün bu duygular...'' Bakışlarını yere indirdiğinde artık herşeyi bildiğini fark ettim.

''Sen onu seviyorsun..'' Bütün bunları bir başkasının ağzından duymak garip gelmişti.

''Eva sen ona aşıksın....'' Gözlerinde yine öfke belirdiğinde neden kızdığını anlamam çok uzun sürmedi.Hala bana karşı umudunu kesmemişti.Bekliyordu , benim onu görmemi bekliyordu. Yumruklarını sıktığında gücünü hissediyordum.Etrafa adeta dalgalar halinde yayılıyordu. Masanın üzerinde ne varsa havalanınca ağzım hayretle açıldı.Sonra baş ucumdaki lamba ve diğer herşey.

''Simon..ne yapıyorsun ? '' Tıransa geçmiş gibi bir hali vardı.Şuan burada değidi kendi düşüncelerinde kaybolmuştu.

''Simon! Kes şunu! '' Beni duymuyordu.Ona yaklaşmayı denediğimde beni odanın diğer ucuna fırlattı.Acı ile çığlık attım.Sırtım sertçe duvara çarptığından omurgamda mükemmel bir acı hissetmeye başlamıştım. Acı ile yerde kıvranırken Simon hala olduğu yerde kıpırdamadan duruyordu. Zihnine ulaşmayı denediğimde duvarlarını çoktan örmüştü.Ona yaklaşmadan dışarıya attım kendimi.Yardım edebilecek birini bulmam gerekiyordu.Sırtımında el verdiği kadar hızlıca yürümeye çalıştım.

''Eva bu halinde ne ? '' Koç Butler'i görünce sevinç çığlıkları atmak istemiştim.

''Simon..Simon iyi değil.'' Bu söz herşeye yetmişti.

****

Bayan Maggie , Bay Miller ve Koç benim odama doluştuk ama bayan Maggie kapıyı arkasından kapatırken 

''Sen dışarda kal tatlım.'' Belkide böylesi daha iyiydi. Uzun bir bekleyişin ardından Simon'ın acı dolu çığlıklarını duyuldu.Kapıya yapıştım.Simon sayıklıyordu.

''Anne! Anne! Anne! Nerdesin! Anne! Çok korkuyorum Anne! Anne..ordamısın Anne.'' Bayan Maggi'nin acıyan sesini duyuyordum ve de Simon'ın acısını tam kalbimde hissediyordum.Dizlerimin bağı çözülünce kendimi yerde buldum.O kadar yoğun bir acıydıki bir an kalbim patlıycak gibi oldu. Sonra ise üzüntü ve göz yaşı. Küçük bir çoçuk annesinin acımasızca infazına şait olmuştu. Simon...küçük Simon. Hayattaki tek güvencesi ve herşeyi olan annesini kaybetmişti. Haykırarak ağladığımda , kendimi ve Simon'ı ne duruma getirdiğimi fark ettim.Tamamiyle dibe batırmıştım ikimizide...

**Lütfen yorumlarınızı benimle paylaşın**

Son 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin