Simon uzun zamandır bir rüya ve hatta güzel bir rüya görebileceğine inanmıyordu.
Eva yanındaydı. Elini tutuyordu. Uzun bir koridorda birlikte yürüyorlardı. Eva'nın kahkahası kulaklarında çınlıyordu. Onun gülerken kısılan gözlerine, yanağında ki ufak gamzesine bakıyordu. Bunu özlemiş gibi doya doya bakıyordu. Özlemişti de zaten, en çok arzuladığı şey ise teninden yayılan ısıyı hissetmekti. Onsuz üşüyordu çünkü.
Eva'nın yüzü koridorun sonuna döndüğünde gözlerinde bir korku ve telaş belirmişti. Simon da o tarafa döndüğünde duvarları simsiyah sarmaşıkların sarmaya başladığını gördü. Eva sımsıkı Simon'a sarıldı.
''Git.''dedi sessizce. Simon neler olduğunu anlayamadan sarmaşıklar ayaklarına kadar gelmişti.
''Git. Simon.''sesi uçurumun sonun da can çekişen birisi gibiydi. Derinden bir yalvarış gibi. Simon konuşamıyor, tek bir kılını bile kıpırdatamıyordu.
O şeyler Evanın bedenini sarmaya başladığında kendi bedeninde artık tutsak olduğunu anlamıştı. Eva ağlayıp çığlık atarak can verdiğinde Simon nefessiz kalmıştı. Sarmaşıklar onu yutup götürdüğünde, kendisinin de onunla gitmek istediğini hissetti.
Simon'ı küçük bir el dürtüyordu. Telaşla uyandığında karşısında belki dokuz belki on yaşında bir erkek çocuğu duruyordu.
Çocuk korkarak odanın öteki ucuna kaçtı. Biraz kendine geldiğinde rüyasının yine bir kabusa döndüğünü fakat gerçek olmadığını anladığı o an ufak bir rahatlama yaşadı.
''Korkma ufaklık.''dedi biraz sersemce gülerken. Aslında çocuk artık her şeyden, herkesten korkmalıydı. Simon'dan bile.
''Seni ısırmam.''dedi yatakta oturmaya çalışırken.
''Ama yok edebilirsin.''çocuk perdenin arkasından kafasını çıkardı. Simon üzerinden atmaya çalıştığı örtüden kurtulduğunda çocuğun olduğu yere baktı.
''Bak bu doğru.''çocuk tekrardan perdenin arkasına girdi. Simon biraz olsun eğlendiğini hissetti.
''Hey, beni neden uyandırdığını söylersen belki de böyle bir şey yapmam. Hatta arkadaş bile olabiliriz.''
''Söyleyeceğim seni pekte mutlu etmeyecek gibi. Bu yüzden arkadaş olmak istemeyebilirsin.''Simon yataktan kalktı.
''Ufaklık, sakin ol.''
''Sinirlenip yanlış bir şey yaparsın diye beni gönderdiler.''Simon işin ciddiyetini anlamıştı.
''Seni kim gönderdi?"
"Gideon Morris.''Simon az biraz anlamıştı.
''Ona zarar vermemdense sana mı zarar vermemi istedi. Bencil Gideon.''çocuk zoraki tebessüm etti, akademi artık eskisi gibi eğlenceli ve güzel değildi. Çocuklar gülmüyordu.
''Hadi söyle.''dedi sonunda Simon.
''Adı Hadrian olan birisi buraya gelmiş.'' Önce şaşırdı ardından kaşlarını çattı sonra çocuğa içindeki öfkesini dışarı vuran alev alev yanan kırmızı gözlerle baktı. Ardından kapıya doğru attı kendisini.
Simon belki de gerçekten uçmuştu. Öyle büyük bir hızla koşuyordu ki akademi de olan az biraz kişi onun bu acelesi karşısında merakla arkasından bakıyordu. Ufaklık ise onun arkasından koşuyordu. Elbette yetişememişti.
Çocuk soluk soluğa hızlı hızlı nefes aldı, durmak zorunda kaldı.
Simon akademinin girişindeki arabaya baktı. Hem buraya gelmiş hemde okula mı girmişti. Hiç düşünmeden merdivenlerin yolunu tuttu. Gideon koridorda Rick ile konuşurken öfkesinden kuduran Simon'ı görünce duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son 8
FantasyEva Johnson sıradan bir lise öğrencisi iken bir anda anlam veremediği olaylarla karşılaşır. Yazıları okuyamaması ve eşyaların ona doğru uçması ile kafayı yediğini düşünür. Fakat bir gün bir genç karşısına çıkar ve kendisinin yalnız olmadığını söyler...