21.Bölüm

37.8K 2.6K 468
                                    


*** 21.Bölüm ***

Simon odamdan çıktığında dolabı karıştırmaya başladım.Bana ait olmayan fakat benim ölçümde bir çok kıyafet vardı. Tüm bunlar seçilmiş olmamdan mı kaynaklanıyordu yani ? Yeni elbiseler , yeni etekler , yeni tişörtler. Buraya geldiğimizden beri yerleştirmediğim çantamın ağzını açtım , en azından onu ellememişlerdi. 

Çantayı yatağa boşaltığım da en tepeye   küçük  bir kutu düştü. Elime alıp kutuyu açmaya koyuldum. Ne ara çantama girmişti acaba. Ayrıca en altta kalmıştı. Kim bilir ne zamandır oradaydı. Kutuyu açınca içinde bir bileklik olduğunu fark ettim. O kadar inceydi ki elime alırsam kopabilirdi bence. Gümüş olduğunu tahmin ettiğim bilekliğin ortasında küçük bir kalp vardı. Acaba kim bunu çantama katmıştı. Odamı benden önce bilen bir tek Simon vardı. Belkide gizlice girip çantamın içine atmıştı. 

Bilekliği takıp bahçeden yan komşuma yöneldim. Cam kapıya bir kaç defa vurduğumda herhangi bir ses gelmiyordu. Kapıyı açıp içeri girdiğimde banyodan su sesi geliyordu. Tam dışarı çıkıyordum ki kapı açıldı. Simon bir şarkı mırıldanıp dışarı çıktığında , belinde havlusu ile dans ediyordu. Aşağı tarafa pek fazla bakmamaya çalışarak geri yöneldiğimde ne yazik ki çoktan beni fark etmişti.

''Eva.'' Yutkundum ve hatta eminim yanaklarım yine alev almıştı.

''Simon.'' Sesim içeri kaçmıştı. Beni şöyle bir süzüp gülümsedi. Ne diye güldüyse salak!

''Bir şey mi oldu ? '' Daha ne olsun!

''Yok..sadece ... şey için gelmiştim..ımm...şey için işte ya .'' Simon baya eğleniyordu.

''Anladım, şey için gelmiştin.Tamam o zaman şey ettin mi peki ? '' Bende gülünce oda kahkahayı patlattı.

''Neyse en iyisi ben gideyim. Sonra yine şey ederim.'' Dışarı öyle bir fırladım ki. Arkamdan seslendi.

''Tamam , sonra şey etmeye bekliyorum o zaman.'' Birde bana takılmıyor muydu şöyle! Daha beter sinir oluyordum ona.

****

Sabah sanki güneş odamda doğmuş gibi gözlerimi yakınca sıçrayarak uyandım. Simon pis pis sırıtıp perdeyi tamamen açarken en pis bakışımı gönderdim. 

''Sen hep böylemi uyandırırsın insanları! ''

''Sana da günaydın Eva .'' Gerzek!

''Ne hakla bir bayanın odasına gizlice girip bu şekilde uyandıra biliyorsun Simon! '' Beni taklit edince ona yastık attım. Tam isabet edince gülümsemesi silindi ve ciddi bir hale büründü. Sesini kalınlaştırdı.

''Bu bir savaş demek Eva.'' Yatakta ayağa kalktım. Şimdi bana bakmak için kafasını yukarı kaldırması  gerekiyordu.

''Anlayamadım ne dedin sesin buraya duyulmuyor da. '' Simon sinsi sinsi sırıtınca çenemi kapadım.

''Demek öyle ha.'' Üzerime atladığında çığlığım yarım kalmıştı. Simon'ı üzerimden attığımda yere baya sert bir iniş yapmıştı. Yerde ağlamak ile gülmek arası sesler çıkartırken.Acaba nasıl olur da ondan kurtulabilirim diye hesap yaparken bahçeye fırladığımda arkadan gürledi.

''Sen bittin Eva '' Üzerimde pekte şirin olan Sünger Boblu pijamalarım ile seçilmişlerin odalarının önünden geçip koştururken bahçede oturan Melissa ve Johnson beni gülerek seyrediyorlardı.Arkamdan Simon'ın geldiğini duyabiliyordum ve muhtemelen iki saniye sonra da beni yere yapıştıracaktı ama durmadım.Şuan kim bilir ne kadar komik durumdaydık ama ben canımın peşindeydim. Yoluma çıkan Alex'le bir güzel çarpışınca yere düşüyordum ki Simon yakaladı.Düşmediğim için sevinsem mi yoksa artık Simon'ın ellerinde olduğum için üzülsem mi bilemedim. Alex şaşkınlıkla bizi seyrediyordu. Simon'ın eli belimi sıkıca kavramış dururken acaba Alex kafasında ne kurguluyodu. Bir bana bir Simon'a bakıp sonunda konuştu.

''Selam.'' Benim yerime eli hala belimde olan! Simon konuştu.

''Günaydım Alex.'' Simon'ın elini kavrayıp uzaklaştıracağım sırada Alex bunu fark etti.İşte daha beter dibe batıyordum.

''Sonra görüşürüz.'' diyip uzaklaştı.Bende sonunda Simon'ın elinden kurtuldum.Ona öfke ile baktım.

''Ne ? '' sesi sanki hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi masumca çıkıverdi.Odama geri dönmek üzere harekete geçtiğim sırada beni tekrardan belimden yakaladı.Simon'ı belime bir daha sarılması durumunda burnuna yumruk yiyeceği konusunda uyaracaktım.

''Bana bak Simon...'' Gideon Morris çatık kaşları ile Simon'ın arkasında  bize doğru geliyordu. Simon neye baktığımı görebilmek için arkasını dönünce belimi daha sıkı sarıp eğlenen bir surat ifadesi yaptı.Gideon yanımıza gelince beni süzüp konuştu.

''Güzel pijama .'' Sonra Simon'a dönüp iğrenen bir surat yaptı.

''Ve de en dürüst kişilik .'' Simon belimi daha da sıkınca ondan ayrılmak için çırpındım.Gideon kızarmış gözleri ile Simon'ın belimdeki eline bakıyordu. Sonra acıyan bir ifade ile yüzüme baktığında kalbime iğrenç bir acı girdi. Simon'a öyle bir tekme atmak istiyordum ki.

''Nasılsın dostum , güzel bir sabah değil mi ? '' Simon halinden memnun ifadesi ile Gideon'un gözlerinin içine bakarken Gideon öfke ile soluyordu.Sonra bu hareketi kavgaya hazır bir Gideon demek olduğunu anladım.

''Yapma ama...'' Simon'ın sözünü suratına attığı yumruk ile keserken çığlığım ile geriye sendelendim. Simon burnunda ki kanı fark edip öfkelenirken kendini toparlayıp Gideon'a karşılık verdi.Birbirleri ile dalaşırken ne yapacağımı şaşırdım. Simon Gideon'dan daha cılız görünse de ondan daha güçlü olduğunu biliyordum.Hem konturolsüz öfkesine yenik düşüp ona ateş ile zarar verebilirdi.Çevrede buna müdahale edebilecek kimse olmadığından onları ayırmak bana düşüyordu.

''Kesin şunu! ''

''Simon!! ''

''Yeter! '' Beni duyduklarını zannetmiyordum. Sonra birden ağzımdan çıkanlara pişman olacağım bir şey söyledim.

''Simon ona zarar verme .'' İkisi de dövüşmeyi bırakıp bana baktılar Simon şaşkın görünüyordu , Gideon'un ise gururu incinmişti. Hayal kırıklığına uğradığında bakışlarını ellerimde sabitlediğini fark ettim. Dün gece çıkarmayı unuttuğum bilekliğime iyice baktı. Sinirli adımlarla yanıma gelip elimi kavradığı gibi bilekliği koparıp aldı. Öfkeli gözlerle bana baktı.

''Bunu hak ettiğini zannetmiyorum .'' Gideon hızla uzaklaşırken , aslında hayatımın en kötü gününün bu gün olduğunu fark ettim. Çünkü şuan gerçekten de Gideon'u kaybetmiştim.

***Yorumlarınızı merak ediyorum , lütfen benimle paylaşın :D ***


Son 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin