Bayan Maggie ilgi ile Izzy dinlerken bende Simon'ı izliyordum . Daha geçen gece bana endişelenmemi söylemişti ama şimdi kendisi benden daha endişeliydi . Karşı duvarda yaslanmış yere bakıyordu . Ona zihnimi açtım .
''Neyin var ? yorgun görünüyorsun ? '' bir anda sesimi duyması onu afallattı .
'Evet sadece yorgunum . '' ona ufak bir gülümseme yolladım .
''Yorgunsun bunun sebebi ne o zaman ? '' yalnızca omuz silkince onun yanına gittim . Tam karşısında durdum .
'' Neyi bu kadar düşünüyorsun Simon ? '' endişesi yüzünden okunuyordu . Izzy'nin gördüklerini duyduktan sonra pekte normal davranmıyordu .
'' İçini yiyip bitiren şey ne , aşkım . '' aşkım sözcüğü dudaklarıma yabancıydı ama yinede onu gülümsetmeye yetmişti . Sanki bir an o düşünceler uçup gitmişti . Bayan Maggie seslenince ona döndük .
'' Öncelikle bu bir işarette olabilir bir tuzakta . '' bunun tuzak olabileceği aklımın ucundan bile geçemişti bile . Izzy elleriyle oynuyordu . Bakışları hep farklı noktalardaydı . Anlattıklarına pişman olmuştu anlaşılan . Onun parmaklarını tutunca bana baktı .
'' Sakin ol Izzy . '' bana buruk bir gülümseme yolladı .Sonra da bayan Maggie'ye döndü .
'' İzninizle işim bitti ise gidebilir miyim ? bayan Maggie biraz düşündükten sonra ona kafa salladı .Izzy hızlı adımlarla uzaklaştı . Bizde oturup konuşmayı bir süre daha sürdürdük.
Akşam olduğunda varılan tek yargı öncelikle tapınağın kesinlikle burada olduğu gerçeğiydi . Sebep olarak ise Alex'in hala burada olduğu gerçeği bunu açıklıyordu . Bayan Maggie'nin dediğine göre kan'ın kullanılmak için geçerli bir süresi olduğunu bize söyledi . Bu bir tür sütün tarihinin geçmesi gibi birşey olduğu gibi kanında büyüsünü yitirme yetisi varmış . Kanı koruyan büyüden çıkarılması ile sadece bir saat içerisinde içirilmesi gerektiğini bulduğumuz kitaplardan okuduğunu söyledi .
Kitaplar bize şifreyi sağlamasada . Kanları bulduğumuzda nasıl muhafaza etmemiz gerektiğini öğretiyordu en azından . Ama kanı içen kişinin geri dönüşü olmaksızın ele geçirilmiş olduğunuda bize öğretmişti .
En yakın zamanda Gideon ve birkaç başka muhafız ile Gideon'ın kardeşinin göülü olduğu mezara gidecektik . Bayan Maggie bunun için gizli bir yol arıyordu . Bay Miller'ın haberdar olmaması gerektiğini düşünüyordu .
Belki Simon'ın endişesi benide etkiliyordu ama birşey benimde içimi kemiriyordu . İçimdeki o his beni çıldırtıyordu . Sanki herşey biranda çorap söküğü gibi sökülmüştü ve bu benim için nedense sorun oluyordu . Bunun altından başka birşeyin çıkacağı hissinden artık kusmak istiyordum . Öylede yaptım zaten . Sonra Simon beni bir güzel temizledikten sonra sessizce uzanıp benim beyaz tavanımı seyretmiştik . Tek kelime etmeden o günü bekler gibiydik . Kanları alınca herşeyin biteceğine dair umut oluşsada , kısa sürelip olup yok olup gidiyordu . Korku ikimizinde içindeydi ve bir viriüs gibi tüm bedenimizi sarmalamıştı . Olayları düşündükçe veya tahmin yürüttükçe ona daha çok asrılma isteğim oluryordu her gün . Simon da hiç itiraz etmeden kollarının arasına alıyordu beni .
Sanki o kara günün bizi alıp götürmesini bekler gibi bir halimiz varmışçasına geçirdik günleri . Yücelerin gelişine tam bir hafta kala okuldan gece vakti ayrıldık . Simon ile ayrı arabalarda gitmemiz beni daha da sitrese sokuyordu . İçimdeki o kötü his bir türlü beni bırakmıyordu . Son olaylardan sonra bay Miller'ın ortalıkta olmayışı da dikkatimden kaçmış değildi . Bayan Maggie onun sessiz bir halde olduğunu söylesede artık hiçbir sessizlik beni mutlu etmiyordu . Karanlık ormana girdiğimizde aklımdan bin türlü soru geçiyordu . Tapınağın burada olduğundan emindim . Bundan neden bu kadar emindim bilmiyordum bile ama yine kendimi dizginlemeliydim . İşin en berbat yanı ise bizim büyüyü kıramayıp tuzağa düşüceğimiz korkusuydu . Bu gerçektende tiskinç birşeydi .Benimle birlikte üç muhafız görevlendirilmişti . Biri arabayı kullanıyordu diğer ikisi ise yanımdaydılar . Aralarında oturmak ise çok aptalca geliyordu . Ateşi yalnızca dövüşmeyi bilen birilerinin koruması bile saçmaydı . Derken sağımdaki muhafız konuştu .
'' Emin ol yalnızca dövüşmeyi bilmiyoruz . '' yanaklarımı görmesin diye kafam eğdim . Demek zihin okuya biliyordu .
''Ben..şey..biraz gerginimde , kusura bakma . '' gülümsediğini zannettiğim bir ifade belirsede yüzünde hemen eski sert haline geri döndü .
Arabalar yavaşladığında mezarları görmek içimi ürpertmişti . Kapılar açıldıktan bir kaç dakika sonra çıkamız istendiğinde çıkar çıkmaz kusmuştum .Simon hemen kolunu belime dolayıp beni kendine çekmişti . Birşey demesede endişelendiği belliydi . Mezarlığa adım attığımızda benden bir kaç adım geride gelen muhafızları umursamadan onunla konuşmaya çalıştım .
'' Fazla sessiz değil mi ?'' evet aptalca bir cümleydi ama konuşmazsam korkudan şuraya bayılacaktım . Simon elimi sıktı .
'' Hiçbir şey olamayacak Eva , ben buna inanıyorum sende inanmalısın . '' inanmak istiyordum ama başaramıyordum . O hissin yok olup gitmesi için neler vermezdim .Yıkık dökük bir klübenin çatısını seçmeye başlıyordum ki nefesimi tuttum . Bayan Maggie adımlarını yavaşlattı .Ay ışığı ve birazda tek tük olan aydınlatmalar sayesinde kapıyı seçebildim . Muhafızlar içeri girdiler . Sonrada geri sağ salim çıktıklarında nefesimi verdim . Simon'ın elimi daha da sıkmaya başlamıştı . Eve girmek hatta bu mezardan derhal geri gitmek istiyordum ama artık çok geçti . Odada birkaç eski koltuk ve masa dışında başka hiçbir şey yoktu . Bayan Maggie odadaki bir diğer kapının önüne diz çöktü . Ona dokundu ve elini hemen geri çekti . Bize bakıtı ama sonra geri kapıya döndü . Girişimizi bulmuştuk . Umarım çıkışımızda çabuk ve iyi olurdu .
Yanında getirdiği bir kitabı açtı . Anlamadığım bir dilde birşeyler fısıldayıp tekrar kapıya doundu . Kapı ardına kadar açılınca soluğum kesildi . Bu kadar kolay olamamlıydı . Bayan Maggie kaşlarını çatsa da ilerlemeye devam etti . Meşalelerle dolu bir koridor vardı . Muhafızlar her ihtimale karşı el feneri kullandılar .Diğer bir kapıda yine ilk denemisiyle açılınca kafama dank etti . Bu bir tuzaktı!
''Simon geri dönmeliyiz! '' Simon bana gülümsedi .
''Endişelenme aşkım , işte burdayız son bir adım sonra bütün bu saçmalıklar bitecek . '' anlamıyordu ve anlamayacaktı . Bu ...bu bukadar kolay olamazdı . Bunda bir bit yeniği vardı. Bir an önce çıkıp gitmeliydik ama bayan Maggi ilerleyip içeri girince artık çok geç kalmış olduğumuzu anladım .
İçerisi koca bir salondu . Her yerden ince sütünlar yükseliyordu . Bu sütünlar en fazla benim boyumun yarısı kadardı . Ve de üzerlerindeki küre şeklindeki camlarda ki kanları gördüğümde elim ayağım boşalıyordu ki Simon beni tuttu .
'' Bitti Eva , artık herşey bitti . '' evet öyleydi ama bu iyi olan bir son değildi .Bizim sonumuz olacak bir sondu .
Koridordan gelen doğuk rüzgar beni titretnişti . Ya da bu benim korkularımdı .
Salonda ki tek ses diğer uçtan gelen bir sesti . Ölümün sesi...
***Beğeni sayısı yorumdan fazla olursa o beğenipte yorum yapmayanlara yapacaklarımı biliyorum ben :D *** Heyecanla bekleyin ayrıca lütfen müzük ile dinleyin :D *** Umarım dediğim kadar heyecan vericidir .***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son 8
FantasiaEva Johnson sıradan bir lise öğrencisi iken bir anda anlam veremediği olaylarla karşılaşır. Yazıları okuyamaması ve eşyaların ona doğru uçması ile kafayı yediğini düşünür. Fakat bir gün bir genç karşısına çıkar ve kendisinin yalnız olmadığını söyler...