Simon rüyalarımdaydı. Onu unutmak istiyordum. Çünkü unutmazsam her rüyam birer işgenceye dönüyordu. Ve yapılan işgencelerden daha çok yakıyordu canımı. Beynim anılarıma hükmediyor ve bana türlü türlü oyunlar oynuyordu.
En eskiye kadar gidiyordu.
O zamanlar Amanda belki de en iyi düşmanımdı. İlk geldiğim de bana, zihnime ulaşıp yardım edişini ve onun sayesinde Amanda'ya karşı galibiyetimi hatırladım. Sonrasın da yemekhane de attığı öfkeli bakışlarını ve ateş olduğumda ki hiddetini hatırlatıyordum. Ardından bulanık gelişen ilişkimiz. Her sert bakışı her sert yüzü gün gün sevgiye bırakmıştı yerini. Bir ilkti ve tehlikeli bir ilk. Aynı zamanda son olacaktık.Çoğumuz gittmişti zaten. Alex, Lauren, Chirs, bayan Meggie ve daha adını bile bilmediğim onca insan. Bir özrün son kurbanlarıydık. Hayatları hiç uğruna çalınan son çocuklardık.
Hıçkırığımı yuttum. Göz yaşlarım sıcaktılar. Her damla sessizce akıyordu yastığıma.
Şimdi geriye kalanlarının sonu da gelmişti. Simon, Gideon, Rick, Khylin, Shayla, Raffe, Natalie, henüz küçük bir kız olan Elena.
Bu sefer tutamadım hıçkırığımı. Çığlığımı bastıramadım. Ellerim, artık sadece kemik ve deriden ibaret olsalarda olabildiğince sıktılar yastığımı.
• • •
Camın ardında izliyorlardı. Kendini hatalı hissettiğini zanneden Hadrian ve tatmin olmuş Yancey.
İkisinin de gözleri Eva'daydı ama bir farkları vardı elbette. Birisi hala öfke ve heyecan içindeyken diğeri hayal kırıklığı yaşıyordu.
"Psikolojisi şu aşamaya kadar iyi dayandı."pis, tiksinç bir gülümsemeyle Hadrian'a döndü.
"Onun adına üzülecek hiçbir iyi şeye sahip değilsin."sözlerindeki ciddiyet herne kadar yüzünü yansımada Hadrian artık maskelere aldanmıyordu.
"Onu buraya getiren benim. Bu hale getiren sensin."
Aynı gülüşü tekrar yapıştırdı suratına"Bu zaten umurunda olmamalı, evlat." Hadrian içindeki öfkenin asıl kaynağını saptayamıyordu.
İhanet miydi? Yoksa beklediği ve görmek istediği şeyler aslında çok farklı amaçlara hizmet ettiği için miydi? Bilemiyordu.
"Onunla konuşabilir miyim?"
"O, yaşayan bir ölü."öyle gözüküyordu ama yinede denemek istiyordu.
Kapı açıldığında Eva tepkisizdi. Gözleri açık ve donuktu. Yanına yaklaştığında yastıktaki ıslaklığı fark etti.
O hala oradaydı. Hiçbir yaşayan ölü ağlamazdı. Sebebi ne olursa olsun. Kaybettiği şeyler için ağladığını tahmin etmek pekte güç değildi.
Karşına geçip sandalyeye oturmak artık o kadar güçtü ki.
"Eva?"dedi kısık sesle. Gözleri onu görmüyor gibiydi. Hala aynı noktaya bakıyordu. Bedeni batmak üzere yan dönmüş bir gemi gibiydi. Ağırlığıyla dibe çöküyordu yavaş yavaş.
Hadrian tedirgin hareketlerle elini kaldırdı. Yavaş ve uysalca hareket etti. Parmakları soğuk ve ıslak deriyi hissedince vücudunda bir ürperti oluştu.
Hissettiği şeyi fark edince irkildi. Etrafına kısa bir bakış attı. Kimseye çaktırmamaya dikkat ederek bir süre daha bekledi.
Heyecanından elini çekemiyor, kırpırdayamıyordu.
"Hadrian."diye anons yükseldiğinde hala Eva'ya bakıyordu.
Ayakları yere sağlam basamıyordu. Kapı kapanmadan önce ona son bir kez daha baktı.
Oradaydı. Henüz yitip gitmemiş olan son kırıntılardı. Eva oradaydı.
Hadiran, Eva'nın içindeki az da olsa geriye kalan gücü hissetmişti.
** Biliyorum beklettim, biliyorum uzun bir bölüm istiyordunuz ve yorumlarınız son derece vurguluydu ama tatilim nasıl geçiyor ne yapıyorum nasıl yaşıyorum bilmiyorum. Anlayışınıza sığınaraktan her bölümde olduğu gibi yorumlarınızı istiyorum. Kendinize iyi bakın ;) ve diğer hikayelerime de göz atmayı unutmayın!
Seveceğinizi umuyorum millet! Bilim Kurgu için--> RÜYADA(Hey burayı okuyorsun ama ya başka bir evrende bir konserin varsa? upps henüz doğmamış bile olabilirdin ya da altına kaçıran küçük bir çocukta olabilirdin! Sizi heyecanla davet ediyorum!)
Fantastiğin dibine ve benim hayal gücüm sonucu oluşmuş olabildiğince ilginç varlıklarla dolu bir hikayede ki, az birazda çılgın bir kız ve onun sıradan hayatıyla farklı dünyalara yelken açalım diyorsanız--> DOKUNULMAZ (ayrımcılık olmasın ama sanki kızların hoşuna gidecek bir kaç unsur barındırıyor diyelim)
Diyorum ve çekiliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son 8
ФентезіEva Johnson sıradan bir lise öğrencisi iken bir anda anlam veremediği olaylarla karşılaşır. Yazıları okuyamaması ve eşyaların ona doğru uçması ile kafayı yediğini düşünür. Fakat bir gün bir genç karşısına çıkar ve kendisinin yalnız olmadığını söyler...