Okuyan herkese sevgiler ✨ Kitapla ilgili duygularınızı, düşüncelerinizi, beklentilerini yahut eleştirilerinizi mutlaka yazın 🤗 Ben ikizler burcuyum, merak ediyorum 😂
'Güzel bir anı kadar yaşadın bende. Neyi sevdiysem karartın kendinle. Oysa bir beyaz telini sevecek kadar vardın yüreğimde. Şimdi neyi sevmek istesem zehir gibi diziliyorsun kursağıma tane tane.'
Valizin fermuarını kapadığımda zorlanmıştım. Hozan'ın aldıkları yüzünden valizim eskisinden ağırdı. Bu kadar yükü nasıl taşıyacaktım, bilmiyordum. Sıkıştıracak yer bulamadığım oyuncakla doğrulduğumda içimin yandığını hissettim.
Kerem ağladı. Beşiğine gidip kucağıma aldım hemen. Acıktığını biliyordum. Benim bile açlıktan içim yanıyordu. Oğlum da acıkmış olmalıydı. Onu alıp yatağa bıraktım. Eline oyuncağını verdim. Yatağın ortasında yatan Mir'i aldım, beşiğe bıraktım. Burada daha güvendeydi. Üstünü örtüp geri çekildim. Yatağın ortasındaki oğlumu kucakladım. Mutfağa gidip kahvaltı hazırlayacaktım.
Ben daha kapıya varmadan kapım aralandı. Xezal'ı elinde tepsiyle gördüm. "Günaydın. Uyanmadıysan diye ses etmeyeyim diye kapıya vurmadım ama..."
"Kalkmıştım," dedim devam etmesin diye.
Aslında hiç yatmamıştım. Halime Hanım'dan sonra uykularım kaçmıştı. Memet'in dediklerini, Hozan'ın söylediklerini, gerçekleri düşündüm. Oğlumu, Mir'i düşündüm. Başka çare olmadığına vardım.
Sonra Halime Hanım geldi. Bir tehdidiyle sildi attı tek kurtuluşumuzu. Yıllar önce yaptığı gibi elinin tersini vurdu, savurdu beni Memet'ten en uzağa. Ona asla dönemeyeceğim o yere. Yıllar önce İshak'a çarpmıştım. Şimdi gidecek yerim yoktu. Beni boşluğa atmıştı.
Xezal tepsiyi yatağa bıraktı. "Oğlun için yoğurtlu ekmek hazırladım geçen yaptığından. Şekeri tutturdum mu bilmiyorum. İnşallah beğenir."
Yatağa oturdum oğlumla. Xezal'a gülümsedim. "Sağ ol Xezal." Karşıma oturdu. Kâseyi alıp oğluma yedirmeye başladım.
"İstersen ben yedireyim, kahvaltımı yaptım. Sen de bir şeyler ye."
"Sorun değil, hallederim."
"Olur mu? Sen emziriyorsun. Ye de Mir kalktığında sütün olsun."
Elimdeki kâseye uzandığında onu yanıtsız bırakmadım. Kâseyi verdim. Oğluma küçük kaşıkla yemeği verirken ona minnetle bakıyordum. "Sağ ol Xezal. Öylesine değil, gerçekten sağ ol. Bana karşı bu evdeki en iyi insan olduğun için." Xezal gülümsemeye çalıştı. Yüzünü bir utanç gölgeleyecekti sanki. "Herkesin kızgın olduğunu biliyorum. Belki Zelal gibi kin dolu. Ama sen kızgınsan da çok iyi bastırıyorsun. Beni gücendirmiyorsun hiç."
"Ben sana kızgın değilim çünkü," dedi kısık sesle.
Şaşırdım. Memet'i ardımda bıraktığımı bile bile bana kızmaması imkansızdı. Ne kadar severse ne kadar sayarsa saysın Hozan kadar bile olsa kızgın olması gerekti. "Beni gücendirmemek için kızgın olduğunu bile demeyecek kadar iyi kalplisin Xezal. Ama kızgın olsan gücenmezdim."
Yüzünü benden gizlemek ister gibi eğdi. "Ben sana gerçekten kızın değilim Zühre abla."
Şaşırdım. "Nasıl?"
Doldurduğu kaşığı oğluma yedirdi. Tekrar doldurmak ister gibi kâseye soktu. Oyalandı. Göz ucuyla bana baktı. "Ben biliyorum çünkü."
Bunu daha önce de söylemişti. "Neyi biliyorsun Xezal?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşim
Romance'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ...