Sürpriz!!!!
Bu bölüm sonunda yorum yapmayı unutmayınnnnn 😇 Düşüncelerinizi merak ediyorum.
☀️☀️☀️
Halamın arayıp yarım saate yakın söylenmelerinden sonra sırf tansiyonu oynamasın diye ne dese kabul etmiştim. İlk defa bir çocuğunu evlendirecekti. Düğünleri gözlerinde pek kıymetliydi. Üstüne bizim evden de birilerinin gelmesini çok istiyordu. Kimsenin yarasını kanatmak istemediği için onlara yapamadığı ısrarı Zühre'nin üzerinde tutturuyordu.
Zühre'yle ilgili her şey beni buluyordu. Akşam akşam halamın evinin kalabalığında ne işleri vardı? Hiç sevmediğim şeylerdi. Kız tarafıyla yaparlardı ne yapılacaksa. Yardım lazım oldukça ben adam yollayacaktım zaten. Düğün vakti gelip çattığında gerekirse bizzat ilgilenecektim. Ama akşamın bir vakti kadınların toplanmasında ne işimiz vardı?
Bir de ara karını söyle diye tutturmuştu. Tamam demiştim daha fazla inada bindirmemek için. Baver'i aramış, haberdar olmasını sağlamıştım Zühre'nin. Kızlarla birlikte gidip, bir iki saate dönerdi. İsteyeceğini biliyordum. Ona sormama gerek yoktu. Konuşmamıza gerek yoktu.
Günün ortasında olmama rağmen yorulduğumu hissediyordum. Huzursuz yarım yamalak uykuların bir faydası yoktu. Baş ağrısı yapıyordu sadece.
Eda'ya kimsenin beni rahatsız etmemesini tembihleyip odamdaki koltuklardan birinde kafamı toplayana dek dinlenecektim. Hiçbir şey düşünmeyip sadece dinlenecektim.
Kimseyi düşünmeyecektim.
☀️☀️☀️
Telefona bir kez daha baktım. Arayan yoktu.
Hiç mi evi sormayacaksın Mem? Çocukları bahane etsen? Halana gideceğim. Belki halanın sevmediği renkte bir elbise giyeceğim. Hiç mi umurunda olmayacak?
Ütülediğim son gömleği de kırışmasın diye dikkatle yatağın üstüne bıraktım. Tutulan boynumda elimi gezdirirken kendimi geriye doğru yaslayıp sırtımın düzleşmesini sağladım. "Bu kadar gömleğiniz niye var sizin?" Baver'in sözde en son dört dediği, ama getirdiğinde sekize çıkan gömleklerini askıya geçirdim. "Mir'i getirse köşede duracaktı çocuk. Ne zararı vardı bana? Karşılığı bu kadar gömlek olmamalıydı." İşi gücü oyundu Baver'in. Hepsini de kendi lehine kuruyordu.
Memet'in gömleklerini de askıya geçirirken telefona bir kez daha baktım bu kez sırf alışkanlıktan. Boş ekranda saate takıldı gözüm. "Mirişk'im hiç acıkmadı mı? Niye gelmedi bana?"
Yerimden ilk seferde kalkabileceğimi sanmam aptalca bir hataydı. Bacaklarım uyumuştu. Biraz ayakta durmaya çalıştım. Nihayet kalktığımda ilk Memet'in gömleklerini astım. Baver'inkileri odasına bırakıp aşağı indiğimde avlu boştu. İlk mutfağa geçip ağzıma birkaç parça tatlı attım. Oradan oturma odasına geçtim. Kadınlar çay içiyordu. Şermin çaydanlıkların başındaydı.
Beni görünce Xezal hemen yerinden kalkacak oldu. "Yenge ben sana bardak getireyim."
"Otur," dedi Sosin Hanım başı eğik tesbih çekerken.
Xezal yarı havada baktı annesine. Sosin Hanım tesbihin taşlarını sırayla geçerken etrafındaki hiçbir şey umurunda değil gibiydi.
"Sen otur Xezal," dedim rahatsız hissetmesin diye. "Ben çay içmeyeceğim zaten."
"Sana kadar da yoktu zaten," dedi biri. Şermin'di. Kendi bardağını doldururken konuştu. "Ancak belki bir bardak," dedi. Sonra Halime Hanım'ın boşalan bardağını doldururken devam etti. "Belki iki. Ama sana kadar yoktu. İstersen yeni baştan demleyeyim? Kimse içmez, ziyan olur ama içerim diyorsan..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşim
Romance'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ...