☀️10.BÖLÜM☀️

8.4K 496 263
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın!
Instagrama da reels atıyorum 😉 (Medyadakini izlemek için fatmametinhikayeleri hesabıma beklerim)

'Bir ateş ver, ısıtayım bendeki seni. Bir alev ol, yakayım senin olamayan beni. Yangına dönüş, yak bedenimi. Küle dönsem de bula bana kendini.'

Kıyılan dini nikahın ardından dualar okunduğunda âmin demek için elimi yüzüme sürmüştüm. İmamla nikah memuru ayağa kalktılar gitmek için. Babam çay için ısrarcı oldu. Amcam da eksikleri halletmek için neleri nasıl halledecekleri mevzusunu başlattığında ayaktaki herkes oturmuştu.

Oturmuştum. Babamla imam, amcamla memur arasında bir sohbet başladı. Ben suskun kaldım.

Zühre ile evlendiğimi hazmetmenin ağırlığı çöktü üstüme. Kolay olur sanmıştım. Olmamıştı.

Zühre'yi ilk gördüğümde şimdiki Zelal'den kaç yaş küçüktüm, hatırlamıyorum. Toydum. Aklım bir karış havadaydı. Babamın ilk oğluydum ama abim var rahatıyla büyümüştüm hep. Zühre'yi görene dek toy delikanlı kalacağımı sanırdım. Onu görmüştüm. İlk kez toyluğumu omuzlarımdan atıp sırtımı dikleştirdiğim anı bu yüzden hatırlıyordum. Kaç yaşındaydım, hangi yılda, hangi mevsimdeydik bilmiyordum artık. Zühre'deydim. Zühre'yledim.

Sevmek neydi bilirdim. Aileyi sevmek, arkadaşları sevmek, delikanlı gözüyle kızları sevmek. Bilirdim sevmek neydi. Zühre'yi de öyle sevdim sanmıştım. Gözüm onu gönlüme düşürene dek o sevmeyi bir şey sanmıştım.

On yediydim. Gönlüm asıl sevmenin ne olduğunu öğrenmişti. Bir kızı beğenmekle, güzeli sevmenin farklı şeyler olduğunu öğrenmiştim. Zühre'yi sevmenin bunların çok üstünde olduğunu öğrendiğimde on yediydim. İlk bakışta değildi belki ama ilk sevişte gönlüme düşürmüştüm. On yedimdeydim. Toy değildim. Abim yoktu başımda. Kimliğimde yazmamasına rağmen reşitmiş gibi ergin kılınmak zorunda kalmışımın önüme düştüğü zamandı. Babamla amcama destek olup kendimi bir boşluğu kapamakla en sorumlu hissettiğim andı. Zühre'yi sevdiğimi içimde tutamayışım bunlardandı hep. Yüküm ağır gelmiş, yüreğim en büyük gizini sahibine teslim etmekle çapa atmıştı.

Bir akşam güneşinin gökleri boyadığı andı. Kapımı açmıştım. Kızları bekliyordum. Geçe kalmışlar diye paylayacağım sanıyordu beni görenler. Ben içimde başka bir sorumluluğun derdiyle tutuşmuştum oysa. On yediydim. Zühre'deydim.

Köşe başından gülüşen iki kız göründü kol kola. Konağa yaklaşıyorlardı. Nuşen beni gördüğü gibi uyarmıştı sırdaşını. O zaman benden haber götürdüğü kızı aniden beni görüp de telaşlanmasın diye haberdar ettiğinden habersizdim. Ben kendi payıma düşenden haberdardım sadece. Zühre'nin gönlümdeki yerinden fazlasını bilmezdim.

Karşı karşıya gelene dek bekledim önce. Bana yakışmayacak bir telaşla tutuşmuştu elim ayağım. Yaşı yetmeden bir şirketin koltuğuna oturmakla aynı değildi, anlamıştım. Sevmek başka işti. Zühre'yi sevmek bambaşkaydı.

Geç kaldılar diye paylamak istedim onları. Lafa girdim. Zühre kirpiklerinin arasından bana dikti gözlerini. Baktı bana, bitti kelimelerim. Bitti kavgam, bitti öfkem. Her şeyin kıymeti döküldü yüzümden. Bir o kaldı karşımda. Elimi atıp konağın kapısını çektim. Akşam güneşi batacaktı. Bu saatte tek gidemezdi eve. Ben götürecektim. Bana düşerdi.

Geçmiştim önlerine. Nuşen'le Zühre kol kola peşimden geliyorlardı. Ellerimi belime atmıştım. Önünden geçtiğim dükkânların camına yansıyan görüntülerden onu izliyordum. Nuşen'le fısıldaşıyorlardı. Ara ara Nuşen onu iteliyordu. Utanıyor, kızıyordu. Kızdığında gülesim geliyor, görmezden geliyordum. O yolun sonu geliyordu. Zühre'yi teslim edip dönmek gerekecekti.

Akşam GüneşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin