Düzenleme erken bitti, akşamı bekleyemedim. Geldimmm...
Bu bölüm birinin adını öğreniyoruz. Ben Hozan'ınki (N) diyeyim siz anlayın 😉
Yorumlarda görüşürüz 😘 Keyifli okumalar 💃🏻
☀️☀️☀️
Memet'e kavuşmak için geldiğim kapının önündeydim bir kez daha. Memet'e sığınmak için kucağımda oğlumla kaçtığım konağa çıkmıştı yolum yine. Sadece son gelişimin aksine bu kez Memet'leydim.
Bu kez Kerem bir valizin içerisinde ağlamıyor, Memet'in kucağında huzurla uyuyordu. Bu kez Mir içeride bir yerde bir başına ağlamıyor, benim kucağımda rahat bir uykudaydı. Çünkü bu kez Memet'le aramda demirden bir kapı çekilmemişti. Biz o kapının ardında yan yanaydık.
Konağın kapısı ağır ağır aralanırken kocama baktım. Ona bakınca belirsizliğin telaşından fazlası kalmamıştı içimde. Başıma ne gelir korkusu yoktu artık. Memet'le bir attığım adımlarımda tereddüdün esamesi olmazdı.
Bizi görür görmez bağırmıştı Zelal içeri. "Baba! Abimler geldi!" Yanıma koşup Mir'i aldı kucağımdan. Kulağıma fısıltıyla. "Mutfağa girince şaşırma. Ben ona ne yapacağımı biliyorum."
"Kime?" diye soracağımda kayınpederim salondan çıkınca soramamıştım.
"Mem!" dedi Yekta amca kollarını iki yana açarken. "Te ya rast kir*(Sen doğru olanı yaptın)," dedi gururla. Peşinden Koçer amca çıkmıştı. En az abisi kadar mutlu olmuştu gelişimize. Memet'e sarıldılar. Ben başımla selam verip ellerini öpmeye yeltendim. Abdestli oldukları için ellerini vermeden yazmanın üzerine avuçlarını basıp selamladılar beni.
Gelişimize birisi daha sevinmişti. O birisi ağlayacak kadar çok sevinmişti. Mutfaktan bir beze elini sürerek çıkan Halime Hanım'dı. "Tu hatî Mem?!*(Sen gelmiş misin Mem?)"
Halime Hanım sanki altını açık bıraktığı ocakta taşmakta olan süt tenceresine koşarcasına bir telaşta koşmuştu yanımıza. "Memo! Diya te qurbana te be*(Annen sana kurban olsun)," dedi gözleri yaşlı bir şekilde sarılmak için kollarını kaldırırken. "Min çiqas bêriya te kiriye kure min.*(Ne kadar özlemini çekmişim oğlum.) Tu çima...*(Sen neden...)"
"Misafirlerimiz kimdir bavo?" dedi Memet ona sarılmak için gelen kadını görmemiş gibi doğrudan babasının olduğu tarafa daha çok yaklaşırken.
Halime Hanım kolları havada kaldı. Önü boş kaldı. Gideceği yönü şaştı kaldı. Karşısında bir ben kalmıştım. Bana bakakaldı.
Yüzündeki sevinç bir parça yara aldı o muhatapsızlıkta. Kolları inerken indi gülümsemesi çenesine kadar. Şu yaşına kadar sarkmayan derisi o anda içi boşalmış bir torba misali kendini salacak sandım.
Memet dönüp bakmadı ama. Babasına eşyaları yerleştirip döneceğini söyledi. Çocukları yatırmak üzere üst kata yöneldi. Zelal'den Mir'i alıp kocamın peşinden çıktım ben de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşim
Romance'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ...