☀️37.BÖLÜM - Part 2☀️

5.3K 352 382
                                    

Bir bu kadar daha yazmıştım ama düzenlerken gözüm çıktı, yarım bıraktım. Yarına atayım onu da peş peşe görüşelim. Olur mu? 😘

Keyifli okumalar💃🏻💃🏻💃🏻

☀️☀️☀️

İlk erkekler için salona sofra yollamış, sonra kadınlar için oturma odasına kendimize sofra kurmuştuk. Yemeklerim hem yetmiş hem de iki haladan da beğeni almıştı. Keyfim yerinde yedim yemeğimi.

Gulazer hala, Mori halanın kızlarını tanıttı bana. Gelen iki kız tahmin ettiğim gibi bekar olan kızlarıydı. Küçük olan ise büyük oğlundan olma torunuydu. Nenesini çok sevdiği için dibinden ayrılmıyormuş dediler. Tatlı bir kızdı. Utangaç bir tavırla nenesine yaslanarak yiyordu yemeğini. 

Zelal bu kuzenleriyle iyi anlaşıyordu gördüğüm kadarıyla. Sofrayı kurarlarken kızlar Esme'yle de tanışmış, kaynaşmışa benziyorlardı. Sofra kurulum safhasını sorunsuz halletmiştik yardımlarıyla.

Mori hala hiç Zelal'in abarttığı kadar takıntılı değildi sanki. Ya bizi temiz bulmuştu ya ben Zelal'in oyununa gelmiştim. Merxas'ların beni kandırma potansiyeli yüksekti.

Sofranın ardından çayı hazır etmeye mutfağa geçtiğimde; erkek odasını Hozan, kadın odasını Mori halanın kızları toplamıştı. Zelal'le Esme de bulaşığa geçmiş, didişe didişe yardımlaşıyorlardı.

Çayın demlenmesine kadar içerden gelen sofra bezlerini silmek için mutfağın yerine sermiştim. Son tepsiyle kapıya gelen Hozan, içeri girecek olan kızlara öncelik verirken sordu. "Gulazer olan hanginizdi?" Kızlardan biri kendi olduğunu söyledi.

Mori hala, kız kardeşini çok sevdiğinden ismini kızlarından birine vermişti. Evleri birbirlerine uzak olan kardeşlerde hep duyardım birbirlerinin isimlerini çocuklarına verişini. Hatta iki kardeş aynı sene doğururlarsa çocuklarına aynı adı veriyorlardı bazen. Mori halanın da adı Berzan olan bir oğlu varmış Gulazer halanın Berzan'ıyla yaşıt.

"Abla bir kızın olursa benim adımı verirsin sen de artık," dedi Esme eli köpük içinde.

"Allah korusun," diyen Zelal'di.

"Sana ne be!" diye çıkıştı Esme hemen. "Ablamla konuşuyorum farkındaysan."

"Ablanın doğuracağı da benim yeğenim olacak farkındaysan."

Hozan ikisinin arasına geçip sırtını tezgâha yasladı. "En büyük aşklar nefretle başlar demişler. Ama siz yine de nefret işini bu kadar abartmayın kızlar."

Mori halanın kızları gülerken, Zelal yüzünü ekşitmişti. "Yani abimsin diye seni rencide etmeyeceğim varsa da sabrımı sınıyorsun bazen."

Hozan, Zelal'in yanağından makas aldı. "Gulazer'liği bırak adı Gulazer olan güzel kızlar yapsın. Sen Zelal ol."

Adı Gulazer olan kızın hem hoşuna gitmişti bu söz hem de pek utanmıştı. Sofrayı silerken başımı kaldırmadan konuştum Hozan'a. "Bir işin ucundan tutmayacaksan erkek odasına dönsene sen."

Zelal hemen destek verdi. "Mutfak zaten daracık. Bir de sen daraltıyorsun abi."

"Ben?" dedi Hozan teessüf içerisinde. "Ben bir kişiyim hanımlar. İstersen tek ayak üzerinde dururum hiç rahatsız etmem sizi." Alaya alıp tek ayağını kaldırmış, sendeler gibi yaparak düşeceğini sandığımız anda öteki ayağını yere basmıştı.

Benim gibi Hozan'ın düşeceğini sanan kızlar gülmüşlerdi. Esme gülme işini pek abartmış, kahkaha atacak olunca beni kendine baktırmıştı.

Zelal dirseğiyle dürttü Hozan'ı. "Abi şu renkli kişiliğini alıp hemen şimdi mutfaktan çıkıyor musun? Yoksa Memet abimi tüm kişiliğiyle mutfağa mı çağırayım?"

Akşam GüneşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin