Pazartesi itibariyle 2 haftalık vize-final belasına dalış yapacağım için çok yoğun olacağım. Ama bu bölüm günlerimizi kesinlikle etkilemeyecek çünkü bir sürü bölüm depoladım sizin için 😉
1K olmamıza da çok az kalmış bu arada. Yeni yıla girmeden olur muyuz acaba? İnşallah oluruz.
Hadi sizi tutmayayım keyifli okumalar! Oy verip yorum yapan herkesi öpmüşüm 😘
Medya: Zühre'yi anımsatan bir foto bıraktım size 🌝
☀️☀️☀️
Zühre ortalıkta yoktu. Halam Zelal'le birkaç kızı yamacına almış, avlunun köşesine ateş yaktırmıştı. Kazanlar indirilmiş, yemek hazırlıkları şimdiden başlamıştı. Teyzemler, dayımlar, halamlar, kuzenlerim... En yakınlar buradaydı. Annem dayımın kızlarına çay servis ettiriyordu. Öğleye az kalmıştı. Herkes gelmiş olacaktı o zaman. Asıl telaşe o zamandı.
Zühre ortalıkta yoktu. Halam hazırlandığını söylese de odaya bakmıştım. Yoktu. Üst katlara çıkmayacağını bilsem de bakmıştım. Mutfakta, kilerde, oturma odasına... Hiçbir yerde yoktu.
İçimi bir sıkıntı almıştı. Şirketten sürekli arıyorlardı. Oraya geçmem gerekti artık. Gitmeden her şeyin yolunda olduğunu görmem lazımdı. Zühre'yi görmem lazımdı.
Gitmiş olabilir miydi?
Kapı misafirler için sürekli açılıyordu. Bu kabalıkta gözden kaçmış olabilirdi.
Hayır. Kerem beşiğindeydi. Oğlunu bırakıp gitmezdi. Mir hala emiyordu. Onu yarım bırakıp gitmezdi. Gitmemeliydi.
Zühre beni bırakmıştı ama onları bırakmazdı.
Bir kez daha odayı kontrol etmek için kapıyı açtığımda banyodan çıktığını gördüm. Buradaydı.
Üzerinde parlak bir elbise, başında beyaz dantelli bir tülbent vardı. Alınan altınların çoğunu takmıştı. Süslenmişti. Yeni gelin gibi.
Benim gelinim gibi.
Elini kaldırdı, örtüsüne attı düzeltmek için. Parmakları boştu. Yüzükleri yoktu.
"Bir şey mi oldu?"
Sesi yorgundu. Yüzüne baktım. Gözleri, yanakları, burnunun ucu kırmızıydı. Ağlamıştı. Bir avucu kapalıydı. Bir şeyleri oraya gizlemişti. O şeyler için ağlamıştı.
"Misafirler gelecek."
"Mir'i emzirip geleceğim."
Yüzünde kaldı gözlerim. Ne kadar ağlamıştı? Benim onu aradığım süre boyunca o banyoda ağlamış mıydı?
Bu denli neye ağladın Zühre? Benim için süslenişine mi? Yoksa o adama veda edişine mi? Onu özlüyor musun? Onu sevdin mi?
"Halamlar," dedim bir şey demiş olmak için. "Yemeğe başladı halamlar."
Başını salladı geleceğine dair. Odadan çıksam yine o adama ağlayacak mıydı?
"Oyalanma," dedim elim hala kapıda. "İnsanlara ayıp oluyor."
"Tamam Memet. Her şeyi yetiştireceğim. Tamam. Git sen işine."
İsyan edecek gibiydi. Üstüne varamadım. Kapıyı çekip çıktım. Şirkete geçecektim. Kapıdan çıkacakken Baver yolumu kesti. "Para vermeden nereye damat?"
Omzundan ittirdim onu. "Sırası değil. İşim var."
"Düğünde en meşgul adam damattır zaten. Sen paramı ver hele."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşim
Romance'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ...