☀️13.Bölüm - Part 2☀️

6.4K 411 243
                                    

Yıkadıklarımı biraz sonra asmak üzere bırakıp, üstümdeki ıslak kıyafetleri değiştirmiştim. Her ne kadar kimseye görünmek istemesem de zaten yarının bugünden kat be kat kalabalık olacağı geliyordu aklıma.

Başıma giydiğim elbisemle aynı renk karışık desenli bir yazma geçirip çıktım odadan. Oturma odasına yaklaştıkça bedenimi bir kasılma alıyordu. Odada Sosin Hanım'la Halime Hanım vardı. İkisini zaten görmek istemiyordum. Bir de Memet'in teyzesi gelmişti.

Beni sevmiyorlardı. Beni hiç sevmeyeceklerdi.

Yine de hiç değilse hoş geldin demek zorundaydım. Oturma odasına doğru attığım adımlarımı hafifçe mutfağa çevirdim. Aslında amacım ilk kızlarla denk gelmekti. Eskiden bir bayram öncesi temizlikte birkaç kez Nuşen'e yardım ederken karşılaşmışlığımız vardı. Aramızda kötü bir şey geçmemiş, kız kıza sohbetlerine kısa eşlikler bile etmiştim. Buna binaen bana selam vereceklerini, bir parça üzerimdeki gerginliği alacaklarını düşünmüştüm.

Oturma odasıyla mutfak arasındaki duvara yaklaştığımda konuşma sesleri kulağıma dolmuş, ayaklarım kendiliğinden durmuştu.

"Eee... O da hemen koşup Memet abiye geldi diyorsun yani?"

"Hem de ne gelmek?" diye karşılık veren Zelal'di. "Valiz yapmış utanmadan."

Yanılmıştım.

Suratıma öyle soğuk bir rüzgâr çarptı ki kaskatı kesileceğimi sandım. Benim hakkımda konuşuyorlardı.

"Yollasaydınız hemen," dedi aralarından biri. "Kapıyı bile açmayacaktınız aslında."

"Ben duysaydım sesleri en başta. Açar mıydım hiç?"

"Kim açtı kapıyı?"

"Abim," dedi Zelal hoşnutsuzca. "Tuttu eve soktu."

"Memet abi de dünden razıymış," dedi uzakta oturan biri. "Baksana nikahı bile çat diye basmış."

"Ne demek hazırmış?" diye yükseldi Zelal. "Abim o kadını eve ne diye alır, hiç düşünmüyor musunuz?"

"Ne diyeymiş?"

"Sırf kocası bizimkilerle öldü diye. Kucağındaki yetimi için. Mir için. Yoksa akıl var mantık var. Abim o kadının yüzüne bile bakar mıydı?"

Çehremi öyle acımasız bir rüzgâr sarmıştı ki buz kesecekti tenim. Yüzüm parça parça yırtılacak, tenim lime lime dökülecekti yerlere. Benim ardımdan nasıl böyle konuşurlardı? Ben onlara ne yapmıştım?

"Şimdi nikah kıyıldı değil mi? Kalıcı diyorsun?"

"Kıyıldı nikah, kıyıldı da..." diye uzattı Zelal sözü. "Kalıcı mı orası belli değil."

"Nasıl yani?" diye sordu bana kapının bile açılmamasını söyleyen kız.

"Allah aşkına abim ne kadar tahammül edebilir böyle birine? Çocuklara baksın, biraz büyütsün. Sonra gözü onu görür mü?"

"Boşar mı diyorsun?" diye heyecanla atladı bir diğeri.

"Hani öyle de demedi ama..."

"Ama ne?"

"Memet abi genç," dedi sanıyorum benden en hazzetmeyen kız. "Daha çocuğu olsun ister. O zaman ne olacak? Üstüne kadın mı getirir diyorsun?"

Kalbim tıkılı kaldığı yerde kasıldı. Göğüs kafesimin korumak için çevreleyen kemikleri büküldü. Bir darbe daha üzerine çökse kalbime saplanacaktı her iki yandan.

"Getirse hakkı," dedi biri. Artık seslerin hangi kıza ait olduğunu ayırt edemiyordum. "Sen kalk sözleştiğin adamı senelerce kendine aşık et, bağla. Sonra hop başkasıyla nişanlan. Evlen. Üstüne çocuk yap. Kocan ölünce de kırkı çıktığı gün koşa koşa bıraktığın adama geri dön. Ayıp yani. İnsanda biraz utanma olur."

Akşam GüneşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin