Bayramda sizi bölümsüz bırakmamak için kaç gecedir sabahlamışlığım doğrudur 😌 Hayırlı bayramlar canlarım 💖
Akşam Güneşim'de buluşacağımız son bayramdı bu 🤧 (Finale kaç bölüm kaldığını 35.Bölüm sonunda duyuracağım. Daha azıcık yolumuz var.) Ama bu kesin bir ayrılık değil. Çünkü daha yazılacak çok hikayemiz var 💃🏻
(Bu arada yazdığınız her yorum benim için çok kıymetli. Sakın ha okumuyorum ya da görmezden geliyorum sanıp silmeyin. Bizim buluşma yerimiz yorumlar. Ben sizi mutlaka orada görürüm 🥰 Bir yorumda benden Zühre'nin Mir'i emzirirken Kerem'in kıskanıp ısırdığı sahneyi isteyen olmuştu. 24.Bölüm Part 3'te olması gerek aşkım. 😘)
Keyifli okumalarrrr 💃🏻
☀️☀️☀️
Mezarlıktan çıkışta direksiyonun başına ben geçmiştim. Baver yan tarafta koltuğu geriye yaslamış, gözlerini kısa süreliğine yummuştu. Sargılı eli uyuklarken bile ceketinin içindeydi. Acıdığı için mi böyle tutuyordu, yoksa utanıyor muydu, anlamadım.
Arka tarafa bıraktığım ceketime uzanıp kardeşimin üzerine attım yola bakarken. Kırmızı ışıkta dururken üstü tam kapandı mı diye kontrol etmek için döndüğümde gözü kapalı tebessüm ettiğini görmüştüm. Uyumuyordu. "Seni halamda bırakacağım. Zelal'le çocukların başında dur sabaha kadar."
"Plan yapma," diye mırıldandı boynunu omzuna doğru daha da eğerken. "Belki çocukları orada bırakmak istemezsin."
Yeşil ışıkla aracı kaldırırken Baver'e baktım. "Ne demek bu?"
"Annem orada çünkü," dedi gözleri hâlâ kapalı. "Çocukları onla bırakmak istemeyeceksin."
Mahalleye doğru dönerken kaşlarım çatılmıştı. Çocukları neden annemle bırakmak istemeyecektim? Halam bana ne anlatacaktı?
Kafamda birkaç bilgi birleşti. "Annemle Zühre tartıştı mı?" Herkesi düşük tehlikesi için uyarmıştım oysa. Zelal annemle Zühre'nin tartıştığını söylemiş, halam da Zühre'nin düştüğü duruma birinin sebep olduğunu ima etmişti. Tüm kapılar anneme açılıyordu.
Zühre'nin beni yüz üstü bırakıp gitmesini ne annem ne de Zelal unutamıyordu. Kadınlar karşısındaki de kadın olduğu için çekinmeden tepkilerini gösterebildiğindendi belki. Belki de beni çok düşündüklerinden. Her ne sebeptense Zühre'yi hemen kabullenmiyorlardı. Öfkelerini unutmuyorlardı. Bunu bile bile uyarmıştım onları.
Halamın evinin sokağına girerken Baver ona seslenmişim gibi doğrulmuştu koltuğuyla birlikte. "Eveeettt..." dedi uzatarak. Burnunu çekerek tek elini iki gözünün üstünde kaşır gibi gezdirdi. "Eve çok yaklaşmadan kenara çek abim."
"Sebep?"
"Çek sen," diyerek köşeyi gösterdi. "Söyleyeceğim."
İşaret ettiği köşede dururken Baver'e bakıyordum. "Ne karıştırıyorsunuz?"
"Asıl soru bu ama en son cevap vereceğim."
"Çakal!"
Sesim yükseldiğinde hemen işaret parmağını ağzına bastırıp susmamı işaret etmişti. "Burada olacağımızı pek bilen yok."
Sinirlenmeye başlıyordum. "Ne oyundur bu çeviriyorsunuz? Adam gibi söyleyin ne söyleyecekseniz!"
"Biz söylemeyeceğiz," dedi ceketimi üzerinden alıp bana uzatırken. Elinden sertçe çekip aldığımda devam etti. "Annen söyleyecek ne olduğunu." Kapısını açtı inmek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşim
Romance'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ...