Sonraki kitabımız BÜLBÜL VE DANS 💃🏻
Gelelim kucaklaşma kısmına. (Bakın ağlama kısmı değil. Burada sadece ben ağlayabilirim. Siz kitap boyunca yeterince ağladınız 🥲)
Bir doğulu olarak gerçek doğu yazıldığı gibi değil diyerek başladım ben bu kitabı yazmaya. En kötüyü yazarken de gerçek olsun istedim, en iyiyi yazarken de. Ne kötüyü güzellemekti amacım ne iyiyi vasıfsızlaştırmak. Hepsini görün, kendiniz değer biçin istedim.
Serdal gibi kadını üreme aracı gören, eşine saygısızlık yapan, kendi çocuğunu bile kız diye sevmeyen, abisini kıskanan, kardeşini ölüme terk eden, masumları öldüren birini de okudunuz. Belkıs'ın annesi gibi gencecik yavrusunu toprağa vermesine rağmen torununa iyi davranılsın diye aileye kendini hiç yük ettirmemeye çalışan, kızının üstüne gelen kadını kendi kızı sayan, torununun üvey kardeşini öz torunu sayan bir kadını da okudunuz.
Bir yanı siyah, bir yanı beyaz, gerçek bir insan dengesizliğindeydi geri kalan herkes. Kimse ana karakter diye hata yapmaktan münezzeh değildi. Gerçeklerdi. Kıskandılar, sevdiler, öfkelendiler, üzüldüler, yaralandılar, başkasının canını yaktılar, haksızlık ettiler, hata yaptılar, hatayı düzeltmek için çaba gösterdiler... Ve bunları yaparken kendi kişiliklerine uygun yaptılar. Siz birini daha çok sevin diye karakterine uymayan birine dönüşmediler. Kötü karakteriyle iyi bir iş yapan, iyi karakterine rağmen kötü bir şeye sebep olan biri olabildiler. Bir insanın sahip olduğu en gri haldeydiler. Bazıları daha beyaza yakın, bazıları neredeyse siyah bir gri oldu.
Bu kitapta gerçek birileri vardı çünkü. İstemediği evliliği yapmış kadınlar, eşinden nefret eden analar, çocuğuna tapanlar, çocuk kayıranlar, kendi çocuğu için başkasının çocuğunu harcayanlar, başkasının çocuğu için kendi çocuğunu yok sayanlar, dul kalanlar, evliliğe zorlananlar, evden kaçıp gizlice evlenenler, sevdiğine zor bela kavuşanlar ve asla sevdiğine dokunamayacaklar...
Birilerini siz tanıyordunuz. Belki birileri sizdiniz. Birilerini ben tanıyordum. Belki birilerinden biri bendim.
Ben bu kitaba çok emek verdim. Gecemi gündüzüme kattım sözü lafta kalmadı. Uykusuzluk ağlayacak halde derslere gittim, eğlencelerde köşelere kaçıp sahne düzenledim, bazen yorgunluktan işe güce gidemedim. Ama hep yazdım. Yeri geldi yazmaktan boynum tutuldu, yeri geldi omzum çıktı, parmaklarım kitlendi, bacaklarıma kramp girdi. Yine yazdım. Çok okunsun diye klişelere kaçmak yerine az okunsa da anlayan okusun diye karşılık beklemeden kendi kurguladığımı yazdım.
Siz de okudunuz. Bölüm oylamalarınızı hep takip ettim. Kiminiz sabaha dek uyumadınız, kiminiz tam iş-okul saatinde kaçamaklardaydınız. İşi gücü bırakıp okuyanınız da bir yandan çocuk bakıp yemek yaparken okuyanınız da oldu. Sevdiklerinize de okuttunuz. Yorumlar yapıp benimle konuştunuz. Paylaşımlar yapıp daha çok kişi görsün diye emek verdiniz. Hepiniz isim isim aklımdasınız. Hepiniz kalbimdesiniz 🩷 Teşekkür ederim.
Tüm yorumlarınıza dönmek için çabaladım. Sanmıyorum ama benden hiç cevap alamayan kaldı mı? Aralıksız dört saatten fazla mesajlara mesai ayırdığım oldu. Birinizin gönlü benden yana kırılsın istemedim.
Hepinizin düşüncelerine saygım sonsuzdu. Çünkü bu kadar gerçek yazacağım diye tutturmanın getirisi onları sizin de gerçek birilerine benzetmeniz olacaktı. Kimini sevmemeniz sizin hakkınızdı. Her tartışmaya girip aslını hatırlatıp karakteri anlatmam yine bundandı. Günün sonunda sevmek veya sevmemek yine sizin deneyimlerinize kalacaktı. (Tek şart beni sevmeniz. Kurguya kapılmışken beni sevmeyi unutmayınız🥹)
Gelelim küçük itirafcıklara 😌
Memet (h harfi yok) benim dedemin ismi. Serinin ilk kitabına onun adını kullanmak yakışırdı. Nenemin adı ise Hanım. Bu yüzden Zühre'nin; Memet'in Hanım'ı, konağın Hanım'ı, Yenge Hanım olarak anılması benim için tatlı güzelliklerdi. Amacım Memet'le Hanım'ı ismen de olsa buluşturmaktı.Memet'i Mem olarak kısaltmak yine benim yaptığım bir şey. Erkek kardeşimi küçüklüğünde Memo diye severken biraz büyüğümüzde Mem diyerek sevmemdendi. Her Mem dediğimde benim seslendiğimi ezber etmişti ablasının gülüşü. Memet'i de öyle sevsinler istedim.
İshak'ın ölümünden sonra Zühre'nin kaynıyla evlendirilmek istenmesi yine gerçeklere dayanıyordu. Bizim Zühre'miz bundan kurtuldu. Gerçek hayatta birinin böyle bir şansı yoktu, kaynıyla evlendi.
Memet eşi ölünce kundaktaki bebeğine en iyi teyzesi bakar diye baldızıyla evlendirilmek istenmişti. Bizim Memet'imiz bundan kurtuldu. Gerçek hayatta Memet'in Zühre'si yoktu, Şermin'le evlendi.
Memet'le Zühre olmayan hikayeler var yani hayatta. Farklı yaşandılar. Akşam Güneşim ise hepsinden başka olmak için var oldu. Benim seçtiğim gerçekliklerle doldu. Benim yazdığım karakterlerle yaşandı. Ağladılar, güldüler, kızdılar, şaşırdılar, sövdüler, yaşadılar ve öldüler.
Bambaşka bir hayattı Akşam Güneşim. Ben yazmıştım. Bir o kadar gerçek hayattı. Siz yaşananların hiç yabancısı kalmadınız.
Mutlu son sözüm vardı size. Çünkü onlar ne kadar ağladıysa biz de o kadar ağladık. (Bazı duygular o kadar gerçekti ki ben biliyordum onları. Ağlamaktan başıma ağrılar girdi diye tüm gün yatıp kendimi rezil rüsva etmişliğim oldu 😂)
Tüm bu süreçte benimle olan herkese teşekkür ediyorum. İyi ki Akşam Güneşim'e denk gelmişsiniz. İyi ki tanışmışız hepimiz. Şimdi AKŞAM GÜNEŞİM'e veda vakti.
Hoşça kal Akşam Güneşi ☀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşim
Romance'Ben en çok akşam güneşini severim Mem. Sarının en masum, turuncunun en tutkulu, kırmızının en şefkatli hali demek çünkü. Ben akşam güneşinin alacasına meftunum. Sen bu aciz yüreğimin akşam güneşisin Mem.' ...