'

24 3 0
                                    

Gecenin karanlığında saçılan ışık etrafı gündüze çevirmişti. Ay'ın çiçeğinin kutsal ışığıydı bu. Uykusundan uyananlar olmuş, pencerenin önünde uykulu gözlerle bu kör edici ışığa bakıyordu. Öte yandan, sıcacık bir yatağı olmayan, sokağın o dondurucu soğuğunda uyumaya çalışan evsiz insanlar da uykulu gözlerle bu kutsal ışığa bakıyordu. Kutsal ve kör edici ışık herkesi kendine çekiyordu, tam da istediği gibi. Herkesin bu ışığa bakmasının ardından tiz bir çığlık yardı gökyüzünü ve içinden bembeyaz yaprakları olan Ay'ın çiçeği çıktı ve simsiyah yılanı andıran kökleri gökyüzünü sardı. Her ne kadar beyaz yapraklarından bembeyaz bir ışık saçılsa da köklerinin siyahlığı bunu gölgeliyordu. Ama insanlar gökyüzünü yararak ortaya çıkan bu çiçek ve köklerini farklı görüyorlardı. Kimisi sadece parlak bir ışık saçan beyaz yapraklarının güzelliğini kimisi ise sadece karanlık kökleri, her ikisini  görenler de vardı elbet, bunlar özel insanlardı, griyi görebilenlerdi. Siyah kökler yavaş yavaş yeryüzüne doğru indi ve yaşamayı haketmeyen insanların boğazına yapıştı. Onlar gür çığlık atıyor ve yardım istiyorlardı ancak zaten siyah kökleri görenler onlar gibi değil miydi, kendileri de boğazlanarak gökyüzünde açılan yarığa doğru götürülürken nasıl yardım edebilirlerdi ki? -Aynı anda ikisini görenler ise yine her zamanki gibi sessizdi, bu yüzdendi zaten hem güzelliği hem de karanlık kökleri görmelerinin sebebi.- Onlar zaten ölüydü. Ayın cılız ışığına sığınarak öldükleri gibi öldürüyorlardı ve şimdi ayın kutsal çiçeği cesetlerini toplamaya  ve çocuklarına parlak bir ışık getirerek onlara yol gösterici olmaya gelmişti. Ölüler toplandıktan sonra bile parlak ışık ve beyaz yapraklar kaybolmadı, gecenin esaretini ortadan kaldırdı.

DKB ZihniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin