Duyuyorum.
Çok net hem de.
Hepsini işitiyorum,
İnsanların gürültülerini.
Zaman ilerliyor,
Saatin tik tak sesini işitiyorum.
Dalgaların sesini duyabiliyorum.
Sonra sesler giderek azalmaya başlıyor.
Siren sesi gibi bir ses işitiyorum.
Seslerin tonu azalsa da etrafımın kalabalık olduğunu karmaşık seslerden anlayabiliyorum.
Kalp atış sesi duyuyorum.
Sonrası yine sessizlik.
Bir sela işitiyorum.
Ses çok gür geliyor kulağıma.
Biri sanki adımı sesleniyor ama emin değilim.
Sahi adım neydi ki benim,
En son ne zaman biri böyle seslenmişti ki bana?
Yağmur sesi işitiyorum.
Ve kürek sesi geliyor yakın bir yerlerden.
Nerede olduğumu algılayamıyorum.
Bir kadının feryatları geliyor kulağıma.
Kızım diye haykırıyor.
O kadına üzülüyorum.
Kızı kimdi ve neden kadına bu zulmü yapıyordu.
Kadına üzülüyorum.
Sonrası yine sessizlik.
Karmaşık sesler duymaya başlıyorum.
Hepsi birbiri içine girmiş karmaşık cümleler.
Bir ses sıyrılıyor içlerinden
'Yazık yazık daha gencecikti'
Sonrasında sesler birbiri içinde yankılanmaya başlıyor.
'Annesine yazık. Kadın ömrünü kızına adamıştı'
'İntihar etmiş diyorlar'
'Genç işte ufak şeyleri büyütmüş'
'Olan şu zavallı kadıncağıza oldu'
'Dünya da ne tür sorunlar var şimdikiler de şuncacık sorunu büyütüyorlar'
Sesler susmuyor.
Kaçmak istiyorum.
Hepsi yargılıyor.
Korkuyorum.
Sahi ben değil miydim kaçan.
Bunlar peşimden mi gelmişti?
Yoksa ben mi takip etmiştim onları.
Gözünde yaş eksilmeyen kadın benim annem değil miydi?
Sahi bana ağlıyordu, değil mi?
Bu yerde bir tek o içten ağlıyordu,
Üzülüyorum.
Lütfen ağlama anne.
Acaba ben ağlarken o da böyle üzülmüş müydü?
Haberi var mıydı benden?
Yine sessizlik..
Sesler giderek azalıyor.
Şimdi duymakta zorlanıyorum.
Çok daha azalıyor.
Ve artık tamamen sessizlik hakim.