Kutlu olsun.
Sana olan sonsuz sevgimin kaçıncı yılı geride kaldı hiçbir fikrim yok.
Rakamlar sayılara dönüşmeye başladığı zaman saymayı bıraktım artık.
Geçen gün senin doğum günündü, dileklerimi hissetmeni çok isterdim.
Kutlama için küçük bir pasta aldım.
İki mum diktim üstüne, biri senin için biri benim için.
Uzak mesafeli ve senin hiç haberin olmasa da ikimize ait olan şarkıyı açtım.
Mum ışığının aydınlattığı odada karşımda oturduğunu hissedebiliyorum.
Tam karşımdasın sevgilim, buradasın.
Seninle hiç mesajlaşmadığımız sohbete girdim.
'İyi ki varsın, sevgilim.'
Mesajı yazdım ve telefonu masanın üstüne bıraktım.
Saat tam 00.00 olmuştu.
Gün senin günündü.
Pastanın üzerinde ki bir mumu üfledim diğer mumu senin üflemeni bekledim.
Dilek dilemeyi unutma.
Ben seni diledim, hissettin mi?
Bu arada şarkı bitmiş başa sarmıştı.
Saat 00.01 oldu.
Ekranı kapanan telefonu elime aldım ve kilit tuşunu açtım.
Sana yazdığım ve gönderemediğim mesajı sildim.
Sohbet kutusundan çıktım.
Ve telefonu masaya geri koydum.
Şarkının nakarat kısmına eşlik ettim, sen de o kısmı çok seversin.
Tek mumun aydınlattığı odada pencereye doğru ilerledim.
Kalın perdeleri aralayıp oradan yıldızları izledim.
İntihar eden yıldızları..
Sevgilim, benim doğum günüm de çok yakında biliyor musun?
Sen de benim gibi sessizce kutlar mısın?
Gözyaşı yanağından süzülür mü?
Doğru ya, sen beni hiç tanımıyorsun ki, doğum günümü nereden bileceksin.
Olsun bu senin suçun değil.
Suçlu benim.
Sevgilim, çok yakında öleceğim.
Ama merak etme yine doğum günlerini ve sonsuz sevgimin geride kalan yıllarını kutlamaya devam edeceğim.
Odayı aydınlatan mum söndü ve sadece ay ışığında sana fısıldadım
'Seni seviyorum'