Uyuyamamıştım. Saatler geçmişti ve bir sonraki günün öğlenine ulaşmıştık bile. Saat 14.38'di. Yatağımdan bir gram haraket etmeden baktığım yere bakmaya devam ediyordum. Alara mesajımı görmüştü. Ama cevap yazmamıştı. Yazamamıştı. Aşağıdan sesler geliyordu. Ama asla odama gelmemişlerdi. Gelmelerini beklemiyordum da. Bu gece her şey yeniden başlayacaktı. Benim hayatım için belki de tarih yazılacaktı. Yatağımdan ayağa kalkmaya karar vermiştim. Hızlı bir şekilde ayağa kalktığımda başım feci bir şekilde dönmüştü, yürümeye devam etmek istediğimde ayağım kitaplığa takıldı ve yere düştüğümde üstüme bir kaç tane kitap devrildi. Acıyla inlediğimde kapı açıldı. "Mavi!" Dedi Serhat'ın korkmuş sesi. Doğrulmaya çalıştığımda başım hala dönüyordu. Doğrulamadım. Serhat yanıma gelip kollarımdan tuttu ve beni kendine çevirip yere uzandırdı. "Bana bak Mavi! Beni duyuyor musun?" Gözümün önünde bir el vardı ama bulanıktı. Sesler birbirine karışıyordu. "Serhat ne oldu!" Diye içeri giren bir kişi daha oldu. Bir Kız sesi idi. Yağmur muydu? Ecem mi? Alara mı? Bilmiyordum. Gözlerimi daha fazla kırpmaya başladım, etraf yavaş yavaş dönmeyi bırakıyordu. Sonra elimi başıma koydum, ve içeri Ulaş girdi. "Ne oldu böyle?" Dedi ve bedenimi kollarının arasında hissettim. "Mavi." "Buradan geçiyorum sesler duyunca içeri girdim. Yerde yatıyordu." Dedi Serhat. Gözlerimi bu sefer tamamen açmıştım. "İyiyim ben." Dedim mırıldanarak. Ulaş beni yatağıma yatırdı. "İlaçlarını içtin mi sen?" Sesinde sıcaklık yoktu. İlaçlarımı içmediğim de aşinaydı tabi. Olumsuz anlamda başımı salladım. "Yağmur." Dedi sadece. Yağmur odadan çıkıp aşağı indi. "Korktum, seni öyle görünce." Dedi Serhat, uzun zaman sonra bana bakması bile iyi geliyordu. "Başım döndü sadece. Yürümeye çalıştım, ayağım takıldı ve her yer bulanık." Dedim kısık sesimle. "Uyumadığın içindir." Dedi Ulaş. Yağmur odaya elinde bir bardak su ve ilaç kutularım ile girdi. "Al bakalım." Dedi oldukça sıcak bir sesle. Yatağımda doğrulup ilaçlarımı içtim. Su bardağını geri Yağmura uzattığımda elini yanaklarıma koydu. "Senin yanakların neden ıslak?" Dedi kaşlarını çatarak. Hızlı bir şekilde yanaklarımı elledim. Islaktı. En son ağlamıştım. Yanaklarımı sildim. "Bilmem, ter herhalde." Dedim yutkunarak. "Aşağı kahvaltıya gel." Dedi gülümseyerek. Onu başımla onayladığımda Serhat ile odadan çıktılar. Ulaş bana bakmıyordu. "Böyle mi yapacaksın. Tüm gün." Dedim. Elimi yanağına götürmeye çalıştığımda ayağa kalktı. "Bir daha uykusuz kalma." Dedi ve gözlerini bana çevirdi. Ona hayal kırıklığı ile bakıyordum. Kafasını öne eğip odadan çıktı.
Kalbimden bir parça daha sökülüp gitmişti.
♾️
Bir süre sonra aşağı indim. Salonda kimse yoktu, mutfaktan sesler ilk defa gelmiyordu. Ev ilk defa bu kadar sessizdi. Mutfağa girdiğimde hepsi masada oturuyordu ve bu içimde bir huzura neden olmuştu. İyilerdi.
Yağmur başını bana çevirdi, "Aaa Mavi. Gel sana servis açalım." Dedi gülümseyerek. Bir anda hepsi bana baktı. Birinin bile yüzüne bakamayacakken hepsinin bir anda bana dönmesi mahçup hissetmeme neden oluyordu. Yavaşça masaya yaklaştım ve sandalyeme oturdum. Yağmur önüme tabak, çatal ve bıçak koydu. İstemeye istemeye ağzıma bir kaç parça bir şey atmaya başladım. "Odadan hiç çıkmayacaksın diye düşünmüştük." Dedi Ecem ortamda ki gerginliği bozmak istercesine. "Alıştırma yapıyor herhalde." Armağan'ın iğneleyici sesi boğazıma bir yumru oturmasına sebep olmuştu. "Armağan, Yapma böyle." Dedim acınası bir sesle. Hiç bir tepki vermedi. Masadan kalkıp balkona çıktı. Masada 6 kişi kalmıştık.
"2 gün oldu Mavi." Dedi Özgür sorarcasına. Gözlerimi ona çevirdim. "Daha olmadı. Yani gece yarısı oluyor." "Olsa gideceksin yani." Serhattan gelen ses ile irkildim. "Tadım kaçtı." Dedi ve O da ayağa kalktı peçetesini tabağına fırlatıp mutfaktan çıktı.
Masa da 5 kişi kalmıştık.
Düzenlerini bozuyordum.
Yağmur ayağa kalkıp iç çekti ve Serhat'ın peşinden gitti.
Masada 4 kişi kalmıştık.
Gözlerim dolmuştu. Bir bir gidiyorlardı. Masadan değil, masa sadece bir eylemdi. Gerçekten gidiyorlardı. Ya da ben gidiyordum ve onlar bunu yediremeyip kendi açılarından lanse ediyorlardı. "Demek gece yarısı." Diye mırıldandı Özgür. Ona baktım. Gözlerimi yavaşça inceledi. "Üzülüyor musun Mavi?" Dedi gözlerini kısarak. "Özgür yapmayın, gerçekten." Dedim titrek bir sesle. Güldü. "Yapmayalım. Tamam." Dedi ve o da masadan kalktı.
Masada 3 kişi kalmıştık.
"Özgür." Dedi Ecem Özgür'ün arkasından. Geri dönmedi. "Özgür!" Yine dönmedi.
Ecem çaresisizce yüzüme baktı ve iç çekti. Ardından o da ayağa kalktı.
Masada 2 kişi kalmıştık, Ulaş ile baş başa.
Ona baktım. Gözlerime bakıyordu. "Sen ne diyip kalkacaksın." Dedim ve gözümden bir damla yaş geldi. "Peki sen gece ne diyip bu kapıdan çıkacaksın Mavi?" Öylece kalmıştım. Kafasını iki yana sallayıp ayağa kalktı.
Masada tek başıma kalmıştım.
Bu geceden sonra da kalmayacak mıydım tek başıma? Belki şimdikinden daha fazla yanmayacak mıydı canım?
Masadan çaresizce kalktım. Ardından boş kalan sandalyelerimize baktım. Karnıma bir bıçak saplanmış gibi hissetmem normal miydi? Belki de saplanmıştı çoktan, ve ben bunu yeni hissediyordum. Ya da o bıçağı kendime saplayan kişi bendim. Ve kendi canımı en çok kendim yakardım, biliyordum.
Bu hayatta her şeyi siz seçersiniz. Kendi cehenneminizi, kendi yolunuzu ve kendi geleceğinizi siz belirlersiniz. Sonuçları ve olacakları hassas bir teraziye koymayı unutmayın.
Mavi GamzeoğluBen koymayı unutmuştum. Ve olanları bizzat yaşıyordum.
Adım Mavi'ydi, gözlerim de maviydi. Peki ya vicdanım ne renkti? Adı neydi?
Geceye aşık bir kadının, gece olmaması için binlerce kez dua ettirdiniz.
Bu kadının küçük bir kız çocuğu olmasını engellediniz.
Yaşıtları kanın rengini bilmezken, kıyafetlerini kan kokuttunuz.
Ve bunun intikamını alacak kişiyi de kendiniz yetiştirdiniz.
O minik kız çocuğunu büyümeye zorlayarak kendinize çok büyük bir yalnış yaptınız.
Belki o küçük kız sizden bir intikam alamayacaktı. Elinde ki kibriti bile yakamayacaktı ama.
Dönüştüğü kadın yangın çıkarmaya çoktan hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Gibi
Чиклит-Ölü Gibi hissediyorum Serhat. +Ölüler hissedemez. -Ölü değil, ölü gibi arasındaki farkı anlaman gerek. +Biz hep ölü gibiydik o zaman. -Aynen öyle. ------------------------------ Bir genç kızın, 6 kişilik bir katil grubunu yakalaması ve ardında...