(Yağız ve Mavi özel bölüm)

39 7 15
                                    

(Bildiğiniz üzere bu bir özel bölümdür ve farklı zamanlardan kestiler sizi beklemektedir. Bilginize.)

Özel bölüm şarkısı: Yaşlı Amca-Yıldızlara bak

<><><><><><><><><><><><><><><><>
Mutfakta ki gündelik işlerimi hallediyor, aynı zaman da kendi kendime mırıldanıyordum.

Son kırmızı yemek tabağını da duruladığımda ellerimi havlu ile kurulayarak arkama dönmüştüm.

O sırada kapıya yaslanmış beni izleyen Ulaş gülümseyerek bana bakıyordu.

"Yorulmadın mı?" Diye mırıldandığında küçük adımları ile bana yaklaşıp ellerini belime dolamıştı. Bende kollarımı boynuna sarıp başımı omzuna yaslamıştım. "Çok."

Saçlarımın arasına minik bir öpücük bırakmıştı, ardından bir tane daha ve bir tane daha.

Sonunda gıdıklanıp kıkırdadığımda yüzüme bakıp gülümsemişti.

"Ölürüm sana...ölürüm şu gülüşün için." Burnumu burnuna sürtüp gülümsememi sürdürmüştüm.

Ardından dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp geri çekilmiştim, kaşlarını çattığında gözlerimi büyüttüm.

"Bu yeterli." Diyerek kıkırdadığımda ise tepkisiz kalmıştı.

"Yeterli değil ya." Başımı iki yana salladım, "Manolya evde sevgilim." Bunu hatırlamış gibi geri çekilmesini beklerken o bedenimi kendine daha da çekmişti.

"Bir şey olmaz."
"Olur."

Gözlerimi devirdiğimde yanağımı okşamıştı, "Devirme şöyle gözlerini. Sadece bir öpücük." Ona inanamıyormuş gibi sırıtmıştım.

"Aç mısın bana?" Güldüğünde sırıtmaya devam ettim, "Bu nasıl bir tabirdir böyle." Kaşlarımı kaldırdım, "Gayet açıklayıcı bir tabir bence."

"Hım." Deyip yanağımı öpmüştü, "Öyleyse..." gözlerinden gözlerimi ayırmazken o da bana bakmıştı bu sefer. "Açım sana Mavi Altay." Güldüğümde onu ben öpmüştüm bu sefer.

Ve uzun öpüşmemiz sürerken arkadan gelen güzel kızımın sesi ile bu an sona ermişti tabi ki.

"Anne! Baba!" Ulaş dudaklarını yavaşça dudaklarımdan çektiğinde sırıtmıştı. Ve arkasına doğru dönüp, "Geliyoruz kızım!" Diye bağırmıştı.

Kollarımı boynundan çektiğimde o da elini belimden ayırmıştı.

Elimde ki havluyu tezgaha bırakıp Ulaş'ın önünden yürüyerek evimizin bahçesinde ki Manolyamın yanına geldiğimizde, bahçede ki bir yeri kazmış olduğunu ve elinde ki solucanı heves ile bize gösterdiğine tanık olmuştuk.

"Baba baksana! Bu bulduklarımdan en büyüğü!" Ulaş hevesle, Manolyanın yanına ilerlemişti, "Gerçekten kocaman, çok şanslısın babacım." Manolya elinde ki solucanı, Ulaşa uzattığında Ulaş eline alıp solucana ilgiyle bakmıştı.

Bu tablo hayatımda ki en sevdiğim tablolardan biriydi, Ulaş'ın kendi kızımız ile tekrar çocuk olduğu anlar benim huzurumdu.

Ulaş elinde ki solucanı, Manolyaya doğru uzatmış ve onu güldürmeyi başarmıştı, gerçi o her şeye gülüyordu, çünkü saf, temiz ve mutlu bir kız çocuğu olarak büyüyordu.

Daha 5 yaşında...hatta 5 yıl 6 ay 8 günlük olmasına rağmen, çok bilmiş, akıllı ve zekiydi.

Onun küçüklüğünde ki az da olsa hatırlayacağı anıları toz pembeye boyamaya çalışan iki kişiydik.

Ölü Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin