68. Ruh eşi;

41 11 3
                                    


Arabaya bindiğimizde ellerimi sıkıyor, sinirden gerildikçe geriliyordum.

Onu öldürecektim.

Ali Tekin'i öldürecektim.

Bunu ben yapacaktım.

Evin önünde durduğumuzda Ulaş bana baktı.

"Mavi." Arabanın kapısını açıp aşağı indim.

Ulaş da arabadan indiğinde eve doğru hızla ilerlemeye başladım.

"Mavi!" Hızıma yetişip kolumdan tuttuğunda ona baktım.
Dolu ve morarmış gözlerime bakarken eliyle yanağımı okşadı.

"İstersen benim evime gidelim, onlara açıklarım neden gelmediğimizi. İster misin?" Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Evde...evde işlerim var." Deyip gözümü kaçırdığımda yürümeye devam ettim.
"Ne işin var?"
"İş, işte Ulaş."
Zile bastığımda kapıyı Armağan açtı.

"Hoşgeldiniz!" Somurtan suratım ile selam vermeden yanından geçtim ve direk yukarı çıktım.

Odama girip kapıyı kapattım.
Masama uzun zaman sonra yaklaşıp, bir defter ve bir kaç kalem aldım.

Ardından odamdan çıkıp koridorun sonunda ki, çalışma odasına girip eşyalarımı masaya bıraktım.

Çekmecede ki gözlüğümü çıkarıp gözüme taktım ve bilgisayarda aramalar yapmaya başladım.

Uzun zamandır bu odaya girmiyor hatta yakın zamanda da boşaltmayı planlıyorduk.

Çünkü o işler artık bitmişti.

Bu bilgisayarın en güzel özelliği, polis sistemi gibi bir çok saklı bilgi olan sistemler de ki bilgilerin hepsini bize göstermesiydi.

Arama kısmına, "Ali Tekin." Yazdım.

Beni bir kaç dakika beklettikten sonra sonuçlar ortaya çıktı.

En son bir bulvarda alışveriş yaparken görülmüştü, 2 gün önce

Bulvarın hangi bulvar olduğuna baktığımda ise bulunduğumuz evin çok yakınlarında olduğunu fark ettim.

Sinirle elimi masaya vurdum.

"Biliyordum." Diye mırıldandım. O yakınlardaydı. Bunu biliyordum.

Diğer sonuçlara baktığımda bir ay önce kahve içtiği bir yer ortaya çıkmıştı.

Arama kısmına "Ali Tekin'in yaşadığı yer." Yazdığımda hiç bir sonuç çıkmamıştı.

Solukladığım her hava canımı sıkmaya başladı en son.
Birine vurmak, canını yakmak, acıtmak istiyordum.

Sinirimi bir şeyden çıkarmak istiyordum.

Bilgisayarı kapatıp odadan çıktım, ve karşımda duran Özgür ile çarpıştım.
"Mavi?"
Çıktığım odaya baktı.
"Ne işin vardı orada."

"İşim vardı." Deyip yanından tam ayrılacakken
kolumu tuttu, "İyi misin sen?"
Başımı olumlu anlamda sallayıp aşağı doğru hızlı hızlı ilerledim.

Salonda ki Ulaş, Armağan ve Ecem'e bakmadan bir aşağı kata indim ve dövüş odamıza girdim.

Eski dövüş odamıza.

Çoğu yer tozlanmıştı, fakat sinirimi çıkarabileceğim yapay dövüş mankenleri ve kum torbası vardı.

Elime boks eldivenlerini geçirmeden kum torbasına vurdum.
Sayamadığım bir çok kez kum torbasına vurduğumda göz yaşlarım bir bir aktı.
Ama durmadım.

Ölü Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin