11.Gözüm gerçekten kapandı..

94 38 1
                                    

Eskiden annem derdiki "yaşayan yaşattığını elbet bir gün yaşar" sanırım şu an tam bir atasözü örneğiydik. Beni bodrum katında bağlayıp teklif pardon tehtid sunulurken onların beni çözmesini bekliyordum. Şu an da o 6 çift göz de bana aynı masumiyet ifadeleriyle bakıyorlardı. Hepsini teker teker çözdüm. "Bu kadarını beklemiyorduk valla ,ne yalan söyleyelim Maviş!" Armağan yanağımdan makas aldığı sırada ona gülümsedim. "Eee çıkalım artık şu cehennem çukurundan" "hadi!" Özgür sıkılmıştı, onların emriyle yukarı çıktık. Hava rüzgardan birbirimizi göremeyeceğimiz kadar soğuktu. Bir anda cebimden titreyen bir ses hissettim. "Telefonun çalıyor" Ulaş bana bakarak uyardı. Telefonu cebimden çıkardığımda arama durdu. Ve ekranda ki yazıları farkettim.
*Yağız Adlı kullanıcıdan 182 cevapsız arama*
Oha! 182 kere aramıştı ,2 gündür onu ne arıyor ne soruyordum. Buradan gidince ona gidecektim ve her şeyi anlatıcaktım ,buna eminim. "Abi hiç bir şey gözükmüyor, sanırım şuradan dı!" "Hayır Serhat buradan dı!" "Yağmur ben parkettiğim arabanın yerini mi unutucam!" "Ya eminim diyorum Serhat ya!" Serhat ile Yağmur tartışıyordu bizse salak salak onları izliyorduk. Bir anda gelen rüzgar yüzünden öksürmeye başladım. Boğazım çıkacakmış da , konuşacakmış gibi hissediyordum. "Tamam o zaman sen oradan git bende kendi yolumdan! Hadi!" Yağmur Serhat'a başı buyruk bir teklifte bulunmuştu ve Serhat'ta çocuk gibi kabul edip yürümeye başladı. "Abi! Çocukmusunuz ya dönün geri!" "Serhat! Yağmur!" Ulaş ile Armağan bağırırken Ecem Yağmurun yanına gitmeye yöneldi. Ulaş onu durdurdu. "Sende gidip kaybolma Ecem ,otur oturduğun yerde" "ne yapıcaz onlar kaybolurken yerimizde mi oturucaz Ulaş!" karşılık verince bana sinirli bakışlarını çevirdi, sonra onlara sormadan Yağmurun gittiği yönden gittim. Armağan arkamdan bağırıyordu sonrasında onlardan uzaklaştım... uzaklaştım. Ve ses kesildi. Bir anda ağaçların olduğu çamurlu fakat içine batmayacağım kadar az olan ormanın içerisinde Amber ve Serhat'ı arıyordum. "Yağmur!" "Serhat!" Yürüdüm.. yürüdüm. Hemde fazlasıyla, hava çok kötüydü ve tabiki telefon çekmiyordu. Arkamdan bir yaprak sesi duydum, sanki üstünde biri yürüyormuş gibi o yaprakların. Gerildim, arkamda bir ayı olabilirdi veya bir tilki veya bir yılan, daha niceleri de aklıma geliyordu. Bir an cesaretimi topladım ve arkama döndüm. Arkamdaki ne bir ayıydı ne bir tilkiydi nede bir yılandı. Arkamda simsiyah giyinmiş maskesi yüzünden yüzü gözükmeyen bir adam vardı karşımda. Hemen koşmaya başladım, arkamdaki simsiyah adamla beraber koşuyordum taki ayağım yerdeki dala çarpana kadar. Yere düştüğüm anda oda benimle beraber üstüme düştü beni kollarımdan sıkıca tuttu. "Bırak beni!" "Sana beni bırak dedim ne istiyorsan yaparım lütfen!" Beni bırakmadı, bırakmayada hiç niyetli değildi. Korkudan tir tir titriyordum. "Yanlış kişilere bulaştın Mavi Hanım" , bir anda kolumu açtı "ne yapıyorsun! Dokunma bana" kolumu açtığında cebinden bir çakı çıkardı. "Bırak beni Ne yapıyorsun!" Çığlıklarım onun canını hiç acıtmıyordu. "Hareket edersen daha çok acır" gözümden yaşlar gelmeye başlamıştı. Bir anda çakıyı yavaş yavaş derime yaklaştırarak kazımaya başladı. Canım o kadar yanıyorduki ölmek istedim o an, sanki ölsem daha az canım acıyacakmış gibi. "Yapma..." bir anda gözlerim kapanmaya başladı bunun hissini yaşayıp kendimi bırakacaktım ki o sesi duydum "Mavi!" Ulaş'ın sesini duyduğu anda kaçıp gitti o simsiyah adam. Gözlerimden yaşlar kolumdan damla damla kanlar geliyordu. "Ulaş..." ona sesimi duyurmaya çalışırken sesim çıkmıyordu bile. Kan kaybından gözlerim kararmaya başladı. O sırada gözümün önüne Ulaşın ayakları geldi . Beni bulmuştu. Sonunda ,beni bulmuştu. "Mavi gözlerini aç hadi, lütfen bana bak!" "Ulaş!" "Yağmur,Mavi hasar aldı açmıyor gözlerini kolunu kazmışlar çok kan var!" O sırada Serhat'ın sesiyle gözlerim gerçekten kapandı. "Abi çok kanıyor hemen arabaya binmemiz lazım hemen!"

Ölü Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin