"YANAYIM YANAYIM ATEŞLERDE YANAYIM!"
Dışarıdan gelen ses ile irkildiğimde Ulaş ile göz göze geldik. "O KIRMIZI DUDAĞINDAN BİR ÖPÜCÜK ALAYIM!" Ses yavaş yavaş yaklaşıyordu, biri şarkı söylüyordu. "Armağan." Deyip eliyle kafasına vurdu Ulaş. Evet, ses tanıdıktı. Armağandı bu.
Yağmur hızlı bir şekilde balkona çıkıp bize baktı. "Sarhoş olmuş bu!" Dedi gergin bir sesle.
Dışarıdan sesler gelmeye devam ediyordu, "SARAYIM SARAYIM, KOLLARIMLA SARAYIM!" Ulaş hızlıca ayağa kalktı ve bizde peşinden gittik, kapıyı tam çaldıklarında Ulaş kapıyı açmıştı. O sırada Serhatta aşağı iniyordu.
"Abi!" Dedi Özgür. Armağan'ın bir kolu onun omzundaydı ve Ecem de onlara utançla bakıyordu. Armağan bizi görünce gülümsedi. "Şarkı playlisti hazırlayacağım ne dersiniz." Özgür onu içeri itekledi ve eve girdiler. Ecem montunu çıkarıp mutfağa girdi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. "Ne içtiniz." Dedi Ulaş sakin bir sesle. "Süt içmeye gittik baba gerçekten." Armağan'a bakıp güldüm. Seke seke yürüyordu. Tam vazoya çarpacakken Serhat onu tuttu. "Dur sen biraz dur. Kendine gel." Özgür montunu çıkarıp askıya astı. "Biz kafeye gitmiştik. Bu gerizekalı içicem diye inat etti. Bir ara bira içiyordu. Neyse. En son rezil etti tüm kafeye bizi. Eve gelene kadar ağzımıza sıçtı." Ecem elinde bir su bardağı ile mutfaktan çıktı. "Sen içmedin değil mi?" Özgür Yağmura baktı. "Yok! Buna bakmaktan doğru düzgün su bile içemedim ki!" "Ya Özgüş öyle deme!" Armağan yapmacık bir tavırla Serhat'a sarılmaya çalışırken Serhat onu koltuğa oturtturdu. Özgür de yanına geçti ve üçü de masum birer çocuk gibi yan yana oturdular.
"Ben sana kahve yapayım Armağan." Yağmur mutfağa geçti. Ardından mutfaktan bağırdı, "İsteyen varmı!" Kimseden ses çıkmadı, Ve tabiki Armağan sessizliği bozdu. "Özgüşüme de yap o içemedi!" Özgür sabır dilermiş gibi gözlerini kapattı.
"Sana da, Özgürüne de..." Ecem sol eliyle Özgür'ün sırtını sıvazladı. "Tamam sakin, kendinde değil."
"Ne zaman kendinde oldu ki!" Gülmemek için zor duruyordum, çünkü Armağan Özgür'ün yanından gözlerini devirip saçma sapan haraketler yapıyordu ve aşırı gülünçtü. "Benim uykum var ikiz! Yatıcam ben, başım ağrıyo!" Armağan ayağa kalkıp tökezleyerek mutfak kapısından Yağmura baktı. Ve Yağmurdan onay alınca da yukarı çıkmak için yöneldi. "İyi geceler sayın millet vekilleri!" Kraliyet selamı verdiğinde başımı sağa çevirip alayla gülümsedim. Seke seke yukarı çıktı. "Sen olmayınca dozunu kaçırıyor." Özgür artık sakinleşmişti ve tek iltibata geçtiği kişi Ulaştı.
Aralarında çok farklı bir bağ vardı, hepsi mecazi de olsa kardeşti ama onlar gerçekten kardeş gibilerdi. Kardeşten de öte, can dostu veya yol arkadaşı.
"Ecem." Ecem gözlerini Ulaşa çevirdi. "Git yat bence, iyi gözükmüyorsun." Başıyla onu onayladı ve ayağa kalktı. Sonra beklemediğim bir şekilde bana doğru yaklaştı, ve kollarını boynuma sardı. Ne yapacağımı bilemeyerek ona karşılık verdim. "16-32." Dedi kulağıma. Kaşlarım çatıldı, "Ne?" Benden ayrılıp gözlerime baktı. "İyi geceler." Dedi ve merdivenlerden yukarı çıktı.
Gözlerimi Ulaş'a çevirdiğimde o da kaşları çatılmış bir şekilde bana bakıyordu. "Bende yatıyorum abi. Başım çok ağrıyor." Özgür ayaklandı. İlk merdiven basamağına çıkmadan başını bize çevirdi. Sonra gözlerimiz buluştu. "Sen." Dedi zorlukla, "Gide-"
durdu. "Neyse." Dedi ve yukarı çıkmak için adım atacakken ona doğru yaklaştım. "Teşekkür ederim." Diyebildim sadece. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Ne için?" Gülümsedim. İki elimi yana açtım. "Her şey için." "Mavi." Ağzıma fermuar işareti yaptım. Daha fazla konuşursam dolan gözlerim de ki minik yaşlar akacaktı, biliyordum. Özgür derin bir iç çekti. Sonrasında "Gel buraya." Dedi ve beni kollarıyla bu sefer o sardı. "Gitmeyeceksin." Dedi kısılan sesiyle. Yine hiç bir şey diyemedim. Sonra yavaşça ondan ayrıldım. "İyi geceler." Dedim ve sağ elimle omzuna iki kere vurdum. Ardından tekrar gülümsedim. "Bana bir söz ver." Dedi, gözlerine baktım. Dolmuştu. "Ölmeyeceksin." Duyduğum söz ile alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.
Hayır Mavi! Ağlamak yok! Hayır! Sen güçsüz değilsin!
"İyi geceler Özgür."
Ona ölmeyeceğim diyemiyordum. Çünkü bunu bilmiyordum. Sadece iyi bir gece dilemek geliyordu elimden. Çünkü benim gecem cehennemime dönecekti. Ve onlar bu cehennemi bilmemelilerdi. Özgür tekrar iç çekip başını önüne eğdiğinde çaresiz olduğumu bir kez daha hissettim. Yavaş yavaş yukarı çıktı ve ben merdivenlere öylece baka kaldım. "Mavi?" Arkama döndüğümde Yağmur bana kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. "İyisin değilmi?" Olumlu anlamda başımı salladım. Gülümseyip yukarı çıkmak için yöneldi. "İyi geceler." Dedi her birimize tek tek bakarak.
O da yukarı çıktığında salona bakmaya bile cüret etmeyerek balkona çıktım.
Dışarısı hala toprak kokuyordu.
Saat 00.24'tü. 4 saatten az zamanım kalmıştı.
Onlara katılmadan önce bir kağıt imzalamıştım. Bir sözleşme misali.
İlk maddelerinde herkesin özgür olduğu ve bilgileri dışarı yaymayacağı güveni hissedildiğinde, istediği zaman ayrılabileceği yazıyordu.
Bu yüzden bana hiç bir şey diyemiyorlardı.
Ayrıca son maddelerde de hiç bir kararın duygusal bakış açısı ile alınmayacağı söyleniyordu. Biz bunu çoktan aşmıştık ama yine de bu olanlara duygusal bakmaları da yasaktı.
Kapıda ki çıtırtı sesi ile başımı o yöne çevirdim. Ulaş kapıdan beni izliyordu. "Uzaktan izlemeyi mi tercih edersin?" Dudaklarında tebessüm belirdi. "Bazen yakından bakmaktansa uzaktan kusurları görememek daha iyidir." Dedi ve bir kaç adım attı.
![](https://img.wattpad.com/cover/332075484-288-k845091.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Gibi
ChickLit-Ölü Gibi hissediyorum Serhat. +Ölüler hissedemez. -Ölü değil, ölü gibi arasındaki farkı anlaman gerek. +Biz hep ölü gibiydik o zaman. -Aynen öyle. ------------------------------ Bir genç kızın, 6 kişilik bir katil grubunu yakalaması ve ardında...