Boş bir arazi... bomboş, aynı kalbim gibi. Ne oluyordu burada neden buradaydık? Hiç bir fikrim yoktu. Yürümeye başladık. Bomboş bir arazide yürüyorduk. Kuş bile uçmuyordu havada. Ne bir ayak izi , ne bir rüzgar sesi hiç bir şey yoktu. "Heh! Buldum!" Bir anda yerde bir kapak belirdi. Sanırım şifre girilecekti. "Ulaş , kanka şifre neydi?" Ulaş yerine Amber cevap verdi "2016" "pardon. Unutmuşum." Ulaş'ın çatık yüzünü üzgün bir ifade kapsadı. Bu şifrenin bir tarih olduğuna yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. "İlk baş bayanlar..." sırasıyla Ecem ve Yağmur aşağı atladı sıra bendeydi "korkma aşağısı alçak, düşmezsin." "Korkmuyorum zaten" aşağı atladım. Arkamdan Ulaş geldi. Hepimiz aşağı indiğimizde Ecem ışığı açtı . Burası bir anda o kadar büyüleyici geldi ki. Hani küçükken çizgifilimlerde köstebeklerin yer altında sımsıcak tatlı bir evi olur ya , resmen o tatlı evin içerisinde,çizgifilimdeki 8 köstebektik. "Minik kulübümüze hoş geldin Maviş" Armağan'ın hoşgeldin selamıyla yüzümde ilk defa bir gülümseme belirdi. Burası 2 odalı bir yerdi Amerikan mutfaklı bir salon ve toplantı odası gibi kitaplarla dolu bir odadan oluşuyordu. Hepsi bir bir biryerlere dağıldı, Ulaş kitapların olduğu odaya gitti, diğerleri de salonda takılıyordu. Öylece kaldım yeni sınıfa gelen misafir öğrenci gibi. Bir anda Armağan'ın ağzında elma ile bana yaklaştığını gördüm "git git hadi" "ne?" "Kitap sevmezmisin?" "Bu bilgileri nereden buluyorsunuz?" "Sen artık bizdensin maviş aklına sok şunuu!... hadi" Armağan'ın emriyle kitapların olduğu odaya gittim. "Girebilirmiyim?" "Tabii" Ulaş bana değil kitaba bakarak cevap vermişti. Elinde "gece yarısı kütüphanesi" kitabı vardı. Okumuşmuydu?. Çok sevdiğim kitaplardandır. "Okudun mu?" "Ne" "Gece Yarısı Kütüphanesini, okudun mu ?" "Evet" "sen?" "Evet" "Bizi yaratan şey baskıdır ama. İlk başta kömürsündür, basınç sayesinde elmas olursun" bir anda ağzımdan bir alıntı çıkı verdi. Ulaş bana bakmıyorken gözleri bir anda gözlerimle buluştu. "Sevdiğim repliklerden." "Benimde" bir anda bana doğru yürümeye başladı elinde kitapla "ama en sevdiğim replik ne biliyormusun" eliyle bir sayfa gösterdi ve bende dışımdan okudum "hiç düş kırıklığına uğramayanlar, hiç umut beslememiş olanlardır" . "Gençler hemen buraya bakmanız gerek" Ecem gelip bizi odaya doğru yöneltti "sanırım oyunumuzu bir kişi daha öğrenmiiş" "yeni kurban diyorsun yani" "aynen öyle" . Armağan ile Özgür'ün arasında geçen diyalogla gözlerimi bilgisayara çevirdim. "Çiğdem Ünlü. 19 yaşında, burada bizi görüyor ve dakikalarca izliyor. İlk başta bir ajan sandık ama keyfine izlediği çok belli, bakın burada kamerayı farkedip ağzındaki sakız ile kapatıyor" bir fikir sunmak için boğazımı temizledim ve hepsi aynı anda bana baktı "keyfine bir cinayet izleyen kişi , neden kamerayı sonradan kapatmak gibi filmlerde geçen bir cahilliği yapsın?" Herkes durdu . Bana hak verdiler içten içe , bunu hissedebiliyorum. "Ulaş?" Yağmur soruyu Ulaşa yönlendirdi . "Olabilir..." ufak bir sessizlik oldu . Herkes düşünüyordu derin derin. En az 20 dakika herkes sustu ve bir ses geldi. Ölüm sesi. O an korkmayı tekrar hatırladım. Sanki kapıyı değilde böbreğimi kırmaya çalışıyorlardı. Bu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Gibi
ChickLit-Ölü Gibi hissediyorum Serhat. +Ölüler hissedemez. -Ölü değil, ölü gibi arasındaki farkı anlaman gerek. +Biz hep ölü gibiydik o zaman. -Aynen öyle. ------------------------------ Bir genç kızın, 6 kişilik bir katil grubunu yakalaması ve ardında...