59. Hep de yorgun.

59 25 2
                                    

-6 saat sonra-
Ulaş kendine gelmişti ve ateşi de düşmüştü, bir ara uyuya kaldığımda Ayaz ilgilenmişti onunla.

Tuvaletten çıkıp tekrar Ulaş'ın yanına ilerledim.

Anlına elimi koyup ateşini kontrol ettim.

"Yok işte ateşim." Diye mızmızlandı.

Yatağa yanına oturduğumda yüzüme deli gibi güneş vuruyordu.

Gözlerim dalmıştı.

"Mavi." Ulaş'a baktım.
"Efendim."
"Öpsene."
Kaşlarımı çattım. "Kimi?" Sırıttı.
"Odada benden başka kimse olmadığına göre?"
İç çekip gözlerimi kaçırdım.
"Hastayken bile serserilik peşindesin."
Güldü, "bir serseri olmadığımız kalmıştı, onu da olduk."

Başını omzuma koyduğunda saçlarını okşadım.

"Uykum var, senin uykun yok mu? Çok az uyudun."
Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Sen uyu sevgilim. Ben seni izlerim." Başının üzerini öptüm.
Başını kaldırıp bana baktı, başı omzumda kocaman kalıyordu.

"Sevgilimsin." Gülümsedim.
"Öyleyim." Gülümsedi.

"O zaman öp beni." Gülümsediğimde dudaklarına sertçe dudaklarımı bastırdım.
Bunu beklemezmiş gibi kaşları çatıldı.

Ayrıldığımda ise şaşkınlıkla gözleri kısıldı.

"Bak bunu beklemiyordum İşte." Dedi şaşkınlıkla.

Gülümsedim,

...
-2 ay sonra-

"Mavi!" Peşimden daha hızlı koştukça adrenalinim daha da artıyordu.
Beni yakalarsa rezil olurdum.

Koca çiçek tarlasının içinde çiçekli elbisemle o kadar eğeleniyordum ki.

Başımda ki tacın düştüğünü anladığımda durdum.
Ulaş o sırada arkamdan gelip kollarını belime sardı.

O sırıtırken benim kaşlarım çatık etrafıma bakıyordum.

Nefes alış verişi kulaklarımı dolduruyordu, "Yakaladım."

Arkamı döndüğümde ben onun sırtına ellerimi koymuş arka tarafa baksam da o bana bakıyordu.

"Ne oldu güzelim? Neye bakıyorsun?" Diyerek arkasını döndü.

"Tacım düştü." Dedim dudaklarımı içe bükerek.

"Ben sana yenisini yaparım sevgilim." Önüme düşen saç telini kulağımın arkasına sıkıştırdı.

Gözlerine baktım.
"Yapar mısın?" Gülümsedi. "Yaparım tabi."

Gülümseyerek kollarımı boynuna doladım, gözlerime yine üstün çekici bakışlarını dikmişti.

Gözleri dudaklarıma kayıyor, sonra geri gözlerime dönüyordu.
Ondan ayrıldım ardından:
Yere eğilip bir papatya kopardım.

Yanağıma güçlü bir buse bıraktı.

Yere serdiğimiz örtüye geri oturduğumda Ulaşda yanıma oturdu. Eli belimde ki yerini bulmuştu.

Boynumu öpmeye başladığında gıdıklandığım için minik kahkahalar atıyordum. O da bunu yaparken gülüyordu.

Tarlada kimse yoktu, baş başaydık.

"Yapma! Gıdıklanıyorum!" Kahkaham daha da fazlalaştı.

"Ya! Gıdıklanıyormuş!" Sırıtıyordu.

Ölü Gibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin