Uykuyla uyanıklık arasında bir yerlerdeydim.Sadece uyumak istiyordum.Son bir senedir yaşadıklarımı unutmak kafamdan atmak istiyorum.Yatakta bir süre daha debelendikten sonra kalktım duş aldıktan sonra rahatlayabilirim diye düşündüm. Aynanın karşısına geçtiğimde gördüğüm yüz benim olamazdı.
Ağlamaktan şişmiş gözlerim,silmekten tahriş olan ve acıyan burnum bana unutmak istediğim her şeyi yeniden hatırlatıyordu.Tam soyunup duşa girecekken kapı sesini duydum gelen Ezgi olmalıydı.Zavallı kız iki haftadır benim kahrımı çekiyordu.Kapıyı açar açmaz arkamı döndüm "artık yeter Ezgi korkma kendimi öldürmem her gün beni kontrol etmene gerek yok"
"Öyle mi benim küçük karıcım demek kendini öldürmeyeceksin"
Sesi duymamla kapıya dönmem bir oldu. Gelen Baran'dı, beni bu kadar kısa sürede bulmasını ummuyordum. Yüzünde her zamanki sert,soğuk ne düşündüğü belli olmayan ifadesi vardı.
"Ne oldu dilini mi yuttun? Seni bulamayacağımı mı sandın ha?Beni bırakabileceğini mi sandın?Söylesene bana. Sen cehenneme gitsen peşinden gelirim,seni benden kimse alamaz,sen bile"
söylediği her söz aslında bir tehditti. Son sözleri duymamla vücudum iyice gerilmişti
" Artık yeter ,bırak peşimi, senin yalanlarından,bana yaşattıklarından ,başıma gelenlerden bıktım usandım artık."
Sessizce yanıma yaklaştı yanağımı okşadı,dokunuşu tüy gibiydi,incitmekten korkar gibi
" iki haftada ne kadar zayıflamışsın,ufacık kalmışsın sevgilim"
Yavaşça dudaklarını boynumda yüzümde ve dudaklarımda gezdirmeye başladı.Dokunuşunu,öpüşünü özlemiştim beni sevmesini, o beni öptükçe bütün yaşadıklarım aklıma geldi ve birden onu ittim
"onu da böyle sevdin mi,böyle öptüm mü? seviştin mi onunla, ona dokunup sonra bana nasıl dokunursun , sen beni aldattın Baran, şimdi defol git hayatımdan!"
BARAN'DAN
Önümde duran belgeyi incelerken içeriye Fırat girdi bir süre başımda dikildikten sonra
"abi ben seni gerçekten anlamıyorum, bu idealist gazetecilik ayaklarını bir bırakır mısın Allah aşkına sen koskoca Baran Karadağ'sın Karlıdağ holdinginin iki veliahtından birisisin, dünyayı sen mi kurtaracaksın, bak babam artık doldu taşmak üzere uğraşma şu adamlarla, sen uğraştıkça bizi sıkıştırmaya çalışyorlar"
Bir süre Fırat'a baktıktan sonra
"söyleyeceklerin bittiyse küçük kardeşim birilerinin çalışması gerekiyor. Birilrinin doğruları söylemesi dillendirmesi,hadi ikile"
Fırat önümdeki kağıtlardan bir kaçını alarak
"hadi abi biraz mola ver, seni dışarıya çıkarayım yemek yeriz sonrada gidip bir şeyler içeriz.Hem çoktandır yapmamıştık."
Aslında biraz hava almak bana iyi gelebilirdi.Ancak bu iş bitmeden bana günyüzü yoktu. Derin bir nefes aldıktan sonra
"Şu şirket üzerine çalışmam lazım en kısa zamanda geleneksel Karlıdağ buluşmalarına kaldığımız yerden devam ederiz."
Fırat yüzünde ekşiterek
"iyi sen çalış bende eğleneyim abi" diyerek odadan çıktı.
Gece 11 gibi işlerimi ancak toparlayabilmiştim, yemek yemeyi de unutmuştum. Selim'e telefon açarak "arabayı hazırla Selim Nihal'e gidiyoruz".
Telefonu kapattıktan sonra bu kez Nihal'i aradım
"Selam Nihal sana geliyorum açım hemen bir şeyler hazırla"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
Romanceeserin tüm hakları @duman2014 'e aittir. BARAN VE ADA'NIN HİKAYESİ YENİDEN YAZILIYOR :) BURADA OLAN PARMAK KALDIRSIN AŞK İÇİN NE KADAR İLERİ GİDERSİN? "Öyle mi benim küçük karıcım demek kendini öldürmeyeceksin" Sesi duymamla kapıya dönmem bir oldu...