senin ufaklığın değilim

7.3K 213 14
                                    


ADA

Düzenli görüştüğümüz Mr Hamilton eşliğinde çocuklara babalarının yaşadığını ve birkaç saat sonra evde olacağını söylemiştik.Doktor buluşmanın evde olması gerektiğini söylemişti.Çocukların kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyordu. İlk an çok şaşırsalar da bunu üzerlerinden çabucak atmışlardı. yol boyunca bana onlarca soru sormuşlardı, gökyüzüne her giden geri gelebilir miydi? Babaları yıllarca orada ne yemişti? Orada da evler arabalar var mıydı? Daha erken gelemez miydi?

Çocukların beyni yetişkinlerden daha farklı çalışıyordu.hiç olmadık yerde,hiç olmadık sözleri yada sorularıyla sizi saniyede duvara çivileyebiliyorlardı.

Arabayı kenara çektim dörtlüleri yaktım arkaya geçtim

"bakın çocuklar ne kadar karmaşık göründüğünün farkındayım ama babanız siz doğduktan kısa bir süre sonra hastalandı, ameliyat olmak zorunda kaldı ve doktorlar biz daha fazla üzülmeyelim diye öldü dediler ama aslında ölmemiş size dönebilmek için çok çabalamış ve başarmış"

Civan "yani ölmemiş mi?"

Derin bir nefes aldım

"hayır bebeğim ölmemiş hatırlıyormusun kuzgun öldüğünde bir daha geri gelebilmiş miydi? Hayır insanlar doğar,büyür,belli bir yaşa gelir ölürler ve geri gelemezler artık."

Asya içini çekerek "peki bizde ölecek miyiz anne?"

Gözlerim doldu onun böyle iç çekmesine dayanamıyorum

"birgün bizde öleceğiz ama şimdi değil çoook uzun yıllar sonra.biz beraber çook uzun yıllar yaşayacağız ve ayrılmayacağız anlaştık mı?anneniz sizi asla bırakmayacak."

Gözümden akan yaşları gizlemeye çalışarak ikisinede sarıldım

"babanız hiç ölmemiş sadece daha hızlı bize dönsün diye uyutmuşlar ve şimdi o da çok uzun yıllar bizimle olacak."

İkisinin başında öptüm

"babanızla buluşmaya hazır mısınız?"

3 Eylül

Sevgilim

Seni her geçen gün ne kadar çok özlüyorum bilemezsin.bugün çocukların ilk okul günüydü.minik adımlarıyla küçücük çantalarıyla okulun bahçesine nasıl girdiklerini görmeni çok isterdim.okulun kapısından tam çıkarken bir çift gördüm onlara ne kadar imrendim bilemezsin.el ele arabaya gidişleri bir birlerinin gözlerinin içine aşkla bakışlarını görünce içim acıdı,burnumun direği sızladı,hep bu deyimi saçma bulurdum yaşayınca anladım.gittiğinden beri hayat öyle zor ki...ama insan evlatları ölümle yaşamaya alışıyor elbet...elden de başka bir şey gelmiyor...gelse de elini kolunu bağlıyor...

Baran

Elimde tuttuğum büyük bölümü yanmış defterden arda kalanları her bir satırına ayrı bir önem vererek dikkatlice okumaya çalıştım.Deniz kenarında gördüğüm Ada benim yıllar önce bıraktığım kadın değildi...Gözlerinde öfke,acı,nefret vardı... Defter parçalarını özenle kutuya koydum ağlamaktan şişen yüzüme aynadan baktım.Yüzümü incelerken ellerimin birkaç gün önce yanmış defterin siyahlığıyla kaplandığını fark ettim.Belkide yanan sadece defter değildi, umut ettiğim her şeyde yanmıştı.Elimi yüzümü yıkadım üzerimi değiştirdim.Çocuklarımla ilk buluşmam olacaktı, onları bırakmak zorunda kaldığımda çok küçüklerdi beni hatırlamalarına imkan yoktu.Nasıl karşılayacaklardı beni isterler miydi? Babalığa kabul ederler miydi? Koltuğun üstünde duran hediye paketini aldım, Civan için beraber yapabileceğimiz tahta bir tren, Asya'ya bir bebek seti almıştım.ayrıca ikisi içinde birer uçurtma.beraber vakit geçirebileceğimiz bir birimizi tanıyabileceğimiz ortak bir zaman dilimi de yaratmış olacaktık, doktorun tavsiyesi buydu.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin