7. BÖLÜM: "DÖRDÜNCÜ ADA"

50 2 0
                                    

   Eve geldiğimizde ikimiz de konuşmuyorduk. Rahatsız edici bir sessizlik olmuştu. Şirinlik mi yapsam diye düşünürken şirinliğin doğama aykırı olduğu geldi aklıma. En iyisi kendim olmaktı.
-"Eğitim aldın mı?"
-"Aldım. Mühendisim. Mühendistim daha doğrusu"
-"Vaaaay! Mühendislik gelip geçici bir şey değil ki, ya da kaybedilen. Mühendislik okuduysan hayatının sonuna kadar mühendissindir. Meslek olarak yap ya da yapma. Üstelik çok havalı!"
-"Bana şimdiye kadar hiç havalı gelmemişti. Şimdi sen söyleyene kadar. Öyle bir tonladın ki, ben bile heyecanlandım."
Gülümsedi yine...
Çok güzel bir gülüşü vardı maalesef.
-"Pekiiii, nasıl bir hayatın vardı kötü günlerden önce??"
-"Ailem ben sekiz yaşlarındayken savaşta öldü. Ailem derken annemle babam değil sadece, tamamen, tanıdığım herkes. Bir ara, benim öğrencilik yıllarımda, ortalık durulur gibi oldu. Hatta biraz mesleğimi yapıp para bile kazandım. Sonra ne olduysa, her şey tekrar allak bullak oldu. Ülkem dediğim yer yok oldu resmen, oradan oraya sürüklenen bir avuç insan kaldık hayatta. Sizin dışınızdaki dünyanın nüfusu on milyar oldu bilmiyorsundur belki... Her gün yüz binlerce insan ölmeye başladı. Kullanılan silahlar hava kirliliğine yol açtı. Nefes almakta zorlanılıyordu. Su kaynakları tükendi. Her şey o kadar hızlı gelişti ki... Tanıştığımızda anlattığım gibi, en son can havliyle kendimi sahildeki bir tekneye attım. Tekne benim olmadığı için çok pişmandım yolculuk sırasında, çok düşündüm. Büyük ihtimal sahipleri de ölmüştü. Yoksa ben tekneyi bulmadan çok önce denize açılmış olurlardı. Denizde ise; büyük bir boşluk... Tabii en azından nefes alabiliyordum. Birkaç gün boyunca tek yaptığım derin derin solumaktı. Ciğerlerim mahvolmuştu öncesinde. Temiz hava çok iyi geldi. Nereye gittiğimi bilmeden yol aldım. Teknedeki haritaya bakıyordum bir yandan ama çok da bir şey anlamıyordum. Harita okumak da bir yetenek. Günler sonra karşıma çıkan beş adadan en uysalına gelmişim bilmeden. Ev sahibinin ise huysuzuna denk geldim. Bu arada ben aslında bu evi boş sanmıştım. Emin olmak için çalılıklara saklandım. Boş olsaydı bir şekilde içeri girecektim ki, zaten kilit yokmuş kapılarda bu adada, girdiğim gibi de elimi yüzümü yıkayıp uyuyacaktım."
-"Huysuz olduğumun belirtildiği saçma sözleri duymamışım gibi yapıp asıl konuya geçiyorum artık o zaman... Gelelim Dördüncü Ada'ya..."
-"Dinliyorum."
-"Dördüncü Ada nasıl desem buradan kötü ama Beşinci'den bin kat iyi.. Şöyle ki; tamamen vasıfsız insanların olduğu yer orası, bu adadaki yaşlılar zamanında eğitim almış, çalışmış insanlar. Dördüncü Ada'dakiler ise; eğitim alamamış ve dolayısıyla çalışmak için gerekli donanımlara sahip olamamış olanlar. Çok da fakirler. Bayağı fakir... Bizim adadan zaman zaman yardım gider oraya, onların durumuna üzülen insanlar, gıda, sağlık ve temizlik malzemesi falan gönderir teknelerle. Burada yaşarken, taşkınlıklarıyla oraya düşmüş insanlar da var. Buradaki yakınları onları orada bir şekilde hayatta tutmaya çalışıyor. Doktor var ama çok az, hiçbir doktor orada çalışmak istemiyor tahmin edersin ki... Evler buradaki gibi değil, daha çok baraka gibi, oradakilere pek yaşıyor denmez. Öylece kalan günlerini geçiriyorlar."
-"E senin 'B' harfin 'C' olursa, sonrasında tek hatanla Dördüncü Ada'ya gönderileceksin o zaman??"
Bu soruyu çok masum sormuştu. Aklına gelen kötü şeyin gerçek olmasından korkan küçük bir erkek çocuğu misali...
-"Evet aynen öyle, neyse ki harf düşüşü o kadar kolay değil. Benim gibi, Birinci Ada'dan gelmiş bir ziyaretçiye süslenmemek gibi büyük bir hata yapan olmaz genelde..."
-"Sıra beşinci ve son adada. Duyacaklarımdan korkuyorum ve seni anlatman için sıkıştırmak istemiyorum. Ne zaman istersen o zaman başlarsın."
Ya gerçekten iyi bir adamdı ya da şahane bir rol yeteneği vardı.
-"Seni geldiğinden beri dikkatlice inceliyorum. Çok düzgün bir adama benziyorsun. Yanıltacak mısın beni?" diye sordum.
-"Gözlerinin üstümde olduğunu biliyorum. Garip olan bu beni hiç rahatsız etmiyor. İyice emin ol benden istiyorum. Seni yanıltmayacağıma emin ol. O zaman verdiğim sözün değeri olur çünkü..." dedi.
-"Hiçbir zaman Beşinci Ada'ya düşmeyeceğine söz ver o zaman! Kendini öldür ama düşme!"
-"Söz."

5 ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin