17. BÖLÜM: "KAMO"

44 3 0
                                    

Sabah uyandığımda Serbey yanımda yoktu ve duş sesi geliyordu. Aksi gibi benim de tuvalete girmem gerekliydi. Kapıyı tıklattım.
-"Çıkıyor musun?? Çok sıkıştım da..."
-"Evet evet..."
Beş altı saniye sonra suyu kapatmıştı. Havluya öylesine sarılmış bir şekilde çıktı. Göğsü açıkta kalmıştı.
-"Hayret!! Kıllarını almayan erkek kaldı mı ya sizin oralarda??"
-"Sorma, erkekler de kadınlar da görüntüleriyle kafayı bozmuş durumdalardı. Hatta biliyor musun, kadınlarda son trend el parmaklarını uzatma ameliyatıydı."
-"O ne yaaa?!"
-"Gelişen tıbbi teknolojinin, bol bol para kazanabilmek için, psikolojik sorunları olan insanlar üzerinde kullanımı diyebiliriz. Ben henüz aklımı kaybetmediğim için doğallıktan yanayım. Kendimde de, sevdiğim kadında da..."
-"Doğrusu o zaten... Bozulmuş anatomisiyle düz yürümeye çalışan, plastikten ve dolgu maddelerinden yapılmış insan doldu etraf. Yazık! O hale getirebildiklerine göre kalplerinde kendilerine karşı hiç sevgi yok demek ki... Üstelik saygıları da yok!"
-"Herkes senin gibi doğal güzel olmayınca tabii..."
-"Benim de kusurlarım var ki... Kusur demeye dilim varmıyor da, genelgeçer kurallara göre değişik olan yerlerim diyelim."
-"Sen tuvalete girmeyecek miydin? Acele acele çıkardın beni içeriden, her yerimi sabunladım mı ondan bile emin değilim."
-"Tamam ya..."
Ben tuvaletteki işimi bitirmiştim. O da giyinmişti. Sonraki yarım saat, onların yanından çıktığımızdan beri konuşmadığımız malum konuyu konuştuk. Ne olacaktı bu adalarda yaşayanları aktarma meselesi, insanları göz göre göre ölüme mi gönderecektik?! Serbey derin bir nefes aldı. Tam birşeyler söyleyecekti ki, kapı çaldı.
-"Ben açarım" dedi.
Kapının önünde genç bir adam duruyordu.
-"Kusura bakmayın, rahatsız ediyorum. Bu lanet olası yerin bir çöpü falan yok mu acaba??!!"
-"Biz de dün öğleden sonra geldik. Henüz yeniyiz yani, fazla çöp birikmedi. Herhalde temizlik görevlileri gelip topluyordur."
-"Benim burada dördüncü günüm, gelen giden yok. Soracak kimse de yok."
-"Anlıyorum. Nasıl yapsak... Bizden önce gelip yerleşmiş birilerine sorabiliriz beraber..."
Beraber mi?? Serbey'in her şeyini seviyorum sanıyordum. Halbuki gıcık olduğum bir özelliği vardı. İnsanlarla çabucak sosyalleşebilmesi!
-"Sağ olun, sizi hiç yormayayım. Ben diğer dairelere de sorarım birazdan. Bu arada ben Kamo, tanıştığıma memnun oldum dostum!"
Dostum mu dedi o?? Bu ikisi hangi ara dost olmuşlardı?? Erkeklerin birbirleriyle samimi olması bu kadar basitti işte!
-"Ben Serbey, eşim Luna..."
Tokalaştık. Öylece ayakta durmuş, üçümüz birbirimize bakıyorduk.
-"İçeri girmek ister misiniz? Kahve yaparım" dedim tüm benliğimle içeri girmeyeceğini umarak.
-"Olur aslında..."
Nasıl olur yaa? Nasıl olur!? Belki manyağız, belki içeri giren bir daha dışarı çıkamıyor! "Olur" ne hemen??!!
-"İçeri gel, zaten oturacak yerler belli, senin de bildiğin gibi..." dedi Serbey gülümseyerek.
-"İyi de burası harikaymış!!!" dedi Kamo. "Beni küçücük bir odaya tıktılar. Sadece yatak ve küçük bir banyo..."
Serbey şaşırmıştı ama belli etmemeye çalıştı.
-"Ben tüm daireler aynıdır diye düşünüyordum. Herhalde biz iki kişiyiz diye daha geniş bir daire verdiler."
-"Ya da bana gıcık olduklarından. Pek istemedim de buraya gelmeyi."
-"Biz de istemedik fakat maalesef buradayız. Her şey normalmiş gibi kahve falan içiyoruz işte..." dedim.
-"Pislik herifler sizden ne istiyorlarmış?"
"Pislik herifler" demek! Kamo'ya bir anda kanım ısınmıştı.
-"Eeee bir proje varmış diyelim çok detaya girmeden" diye lafı geveledim.
-"Hangi proje??!! Beni çalıştırmak istedikleri sikik proje mi?? Pardon Luna, biraz sinirliyim de!!!"
Sessizlik oldu. Serbey küfür etmeyi de edilmesini de sevmezdi. Sinirlendiğinde bile kontrolünü kaybetmiyordu. Üç haftalık gözlemimdi bu. Henüz şahit olmadığım başka bir yüzü yoksa eğer...
-"Hangi projede çalıştırmak istiyorlar seni?" diye sordu Serbey.
-"Aslında tabii söylemem yasak ama siz iyi insanlara benziyorsunuz. Hemen gidip beni şikayet etmeyecekseniz anlatayım."
-"Rahat olabilirsin" dedi Serbey. Kendi hiç rahat olmadığı halde.
-"Bu kaçıklar adaları taşıyacaklarmış!!! Yani komple kara olan adayı değil tabii, üstünde yaşayan insanları... İkinci Ada sıkışmış mı ne olmuş birşeyler dediler de, 'ada taşıma'dan sonrasını dinlemedim. Bir de iğrenç bir eve götürdüler beni. Ev demeye bin şahit ister. Hayatımda gördüğüm en rezil yapı!!!"
-"Bizi de onlardan birine götürdüler. Kapının etrafı pırlantalarla kaplıydı. Biraz daha baksaydım retinam yanabilirdi." dedim.
Serbey'in bakışı beni susturdu. Konuyu saptırdığım içindi sanırım ama Kamo söylediklerime içten bir kahkaha atmıştı. Elini yumruk yapıp bana uzattı. Ben de yumruğumla ona karşılık verdim. Serbey'e; "Arkadaşını senden çalıyorum n'aber??" der gibi baktım. O da bana; "Biraz ciddi olur musun, şu işi çözemezsek onlar da bizden hayatlarımızı çalacaklar" der gibi baktı.
Haklıydı. Ateşle oynuyorduk.

5 ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin