40. BÖLÜM: "MUTLULUK"

41 3 0
                                    

Karagaha dönüş yolunda ben ne kadar mutluysam, komutan o kadar düşünceliydi. Ellerini birleştirmiş uzaklara bakıyordu.
-"Neyiniz var?" diye sordum.
Bir süre hiç kıpırdamadı. Beni duymadığını sanmıştım.
-"İyi mis..."
-"Duydum" dedi sertçe.
Duymuştu fakat konuşmak istemiyordu belli ki... Israrcı olmadım. Birazdan berbat yol başlayacaktı. Camımı hafifçe araladım. Yüzüme çarpan serin hava iyi gelmişti. Luna beni görünce çok mutlu olacaktı. Ben onu görünce, daha da mutlu olacaktım.
-"Bir gariplik var" dedi komutan.
-"Neyle alakalı?" diye sordum.
-"Kadın çok sessizdi" deyip bana döndü. "Çok az soru sordu."
-"Doğru... Bizi köşeye sıkıştıracağını düşünüyordunuz" dedim.
-"Kendini zor tuttu. Elindeki peçeteyi büktü konuşmasına engel olmak için."
-"Planı bildiğini ama bizden gizlediğini mi düşünüyorsunuz?"
-"Bilmiyor. Henüz sadece şüpheleniyor. Aslında çok da umrunda değil gibi..."
-"Neden sizce?"
-"Çünkü hasta..."
-"Hasta mı? Öksürdü evet ama anlık bir şeydi bence, gıcık tutması falan..."
-"Normal bir öksürük değildi o..."
-"Kardeşi o yüzden mi panik yaptı sizce?"
-"Kardeşi bilmiyor."
Tekrar başını çevirdi. Camdan dışarı bakmaya başladı. Bir süre sonra derin bir nefes alarak bana döndü.
-"Hastalığından söz edecekti bize, kardeşini üzmemek için sustu. 'Ölmeden önce taşınmayı görmek istiyorum acele edin' diyecekti belki, ya da tam tersini."
-"Nasıl tam tersi?" diye sordum.
-"Belki de çok az ömrünün kaldığını ve son günlerinde böyle bir şey yaşamak istemediğini... Huzurla ölme isteğini... Serbey, onlar da bu işteki başarın oranının yüzde yüz olmadığının farkında... Bir sıkıntı çıkması halinde kendilerine 'B Planı' hazırlamak zorundalar. Hasta ve yaşlı bir kadın için zor ve uğraştırıcı şeyler bunlar."
-"Ne yapacağız?"
-"Aynen devam edeceğiz. Bir yola çıktık artık. Onlar vazgeçse de ben vazgeçmeyeceğim. Sizinle ya da sizsiz."
-"Biz de arkanızdayız."
-"Madem şartlar ne olursa olsun devam edeceksiniz, arkamda değil, yanımdasınız. Hatta önümde! Bu işte lider sensin ben değil. Emretmeyeceğim, emir alan olacağım. Sen ne dersen o olacak. Ben askerim Serbey, askerliği bilirim. Matematik kafası olan sensin. Bu iş tam anlamıyla matematik!"
-"Meli'nin de çok faydası olacak. Askerlerden oluşan takıma destek vermesini istedim biliyorsunuz."
-"Evet, iyi yaptın. Meli çok zeki bir kadın. Erkek seçiminde ise, tam bir aptal!"
Kötü yolun başlamasıyla, Kamo'nun konusunun açılması bir olmuştu. Ne muhteşem bir tesadüf!
-"Demek biliyorsunuz..."
-"Tabii ki biliyorum. Meli, küçüklüğünden beri her şeyi anlatır bana... Ona da, o adam hakkındaki düşüncelerimi söyledim. İnanılmaz ama, çok kızdı bana, ön yargılı olmakla suçladı. O Kamo denen herif, benim güzel kızımı kendine aşık etmiş!!!"
Kamo komutanın söylediklerini duysa çok sevinirdi. İyi bir takas karşılığında bu bilgiyi ona verebilirdim. Çok iyi bir takas karşılığında...
-"Ben de tanıyalı çok olmadı gerçi ama iyi bir adam Kamo, içi dışı bir, kalbinden geçen her şey ağzında, üstelik duygusal bir tip, bayağı merhametli. Bir kızım olsaydı, ona hiç zararı dokunmayacağı ve zarar gelmesine de izin vermeyeceği için Kamo gibi bir adamla sevgili olmasını isterdim."
Sözlerim onu etkilemişti. Tam manasıyla bir kabullenme olmasa da yumuşuyor gibiydi.
-"Ona kefil misin?" diye sordu.
-"Kefilim" dedim.
Umarım beni yanıltmazsın Kamo.
Araç en sonunda durdu. Hızlıca yere atladım. Komutana baktım. Başıyla, "Hadi git" işareti yaptı.
Karargahın içine girdiğim anda; "LUNA!!!" diye bağırdım. İlk çıkan Luna değil Kamo'ydu.
-"VAAAYYY!!! LİDERİMİZ GELMİŞ!!!"
Sarıldık.
-"Lan oğlum, cidden; 'Buraya kadarmış' dedim kendi kendime... Döneceğini hiç sanmıyordum. Ağladım lan odada! Koca adam salya sümük ağladım!"
-"Ben de döneceğimi sanmıyordum Kamo... Sana iyi haberler getirdim. Karşılığında ne vereceksin onu düşün sen..."
-"Harbi mi lan??? Ne istiyorsun??? Bi tane dededen kalma saatim var, onu veremem ama yaa, hatırası var."
-"O zaman saat olmaz tabii... Ne yapsak??? Sen bana Luna'yı bul, borcun kapanmış olsun."
-"O iş kolay... Meli'nin yanında Luna, çok üzgündü, Meli onu kendi odasına çıkardı. Kahve makinası varmış, biraz kendine gelsin diye sert bir kahve hazırlayacaktı ona."
-"Tamam hadi git çağır. Ben gitmeyeyim şimdi kadının odasına, ayıp olmasın."
-"Tamamdır."
Kamo koşar adım gitti. Herhalde toplamda iki dakika beklemişimdir ama bana iki yıl gibi gelmişti.
Karşımda Luna'yı gördüm. Saçları dağılmış, ağlamaktan gözleri şişmişti. Ayaklarında ayakkabıları yerine terlikleri vardı. Bu kadın gerçekten beni seviyordu. Benim onu tüm varlığımla sevdiğim gibi...
-"LUNA..." dedim.
-"Sen misin?" diye sordu. Beni gördüğüne inanamıyordu.
-"Benim" dedim.
Koşarak gelip boynuma atladı. Hafifçe kaldırıp döndürdüm onu. Ağlıyordu. Bu sefer mutluluk gözyaşlarıydı.
-"Bir daha gitme" dedi mızmız bir çocuk gibi.
-"Gitmemeye çalışacağım" dedim.
-"Bana bir şey söyleyecektin" dedi Kamo arkadan, o da ağlıyordu.
-"Meli sana aşıkmış" dedim.
-"Kim dedi???" diye sordu şaşkınlıkla.
-"Komutan..."
-"SİKTİR LAN!!! Ben siz kavuştunuz diye sevinçten ağlayayım burada, sen benimle taşak geç!!!" Çok alınmıştı.
-"Ciddiyim oğlum, gelirken konuştuk. Üstelik seni bayağı övdüm."
-"Yemin et!"
-"Yemin ederim."
-" 'Luna'yı bir daha görmeyeyim' de!"
-"Onu demesem... Neyse, nasılsa doğru söylüyorum. Luna'yı bir daha görmeyeyim..."
-"LAAANNN!!! SEN HARBİDEN DOĞRU SÖYLÜYORSUN!!! NEREDE BABAMMM??? GİDİP ELİNİ ÖPEYİM!!!"
Kamo sevinçten resmen deliye dönmüştü.
-"Kamo sakin ol! Komutanla bir süre konuşma bu konuyu. Adam seni kızının sevgilisi olarak bi hazmetsin önce de..."
Luna'ya baktım. Gözleri yaşlı bir şekilde gülümsüyordu.
-"Odamıza gidelim mi?" diye sordum.
-"Yatıp hemen uyuyalım olur mu?"
-"Tabii ki olur."
Kamo'yu sevinç içinde bırakıp odaya girdik. Üstümdekileri çıkardım. Yatağa girdim. Luna'da yanıma gelip iyice sokuldu. Yorganı yavaşça üstümüze örttüm. Eli elimi buldu.
-"İyi, parmakların hala beş tane..." dedi.
Saçlarından öptüm.
Çok huzurluyduk.
En azından şimdilik.




5 ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin