22. BÖLÜM: "PLAN"

41 3 0
                                    

Verdiğim cevaptan sonra sessizlik oldu. Derin bir sessizlik. Sadece nefes sesimiz duyuluyordu. Bir süre öylece durduk. Aslında bir süreden daha uzun bir süre öylece durduk.
-"Kahve yapacaktım sana..." dedi ve ayağa kalktı. Küçük mutfağın oraya geçti.
-"Neden kimsenin sesi gelmiyor?"
-"Sanırım mağaranın doğal yapısından. Daireler arası duvarlar yani aslında kayalık olan bölüm kalın olduğu için."
-"Poşetleri bagajdan indirirken mağaranın hemen dışında iki tane çocuk vardı. Gördün mü?"
-"Evet onları iki seferdir görüyorum. Biri karşı çaprazımızdaki çiftin çocuğu, diğerini bilmiyorum."
-"İnsanların hala çocuk dünyaya getirmesi sence de çok saçma değil mi? Böyle boktan bir düzende, çocukların geleceği belirsiz hatta tehlike altındayken..."
-"Kendilerini oyalamak içindir. Aynı evin içinde birbirinden sıkılan iki kişiye yeni bir uğraş gelmiş oluyor."
-"Ne kadar bencilce..."
-"Öyle... Erkek bir zaman sonra kendi içine kapanıyor. Kadın erkeği istemiyor. Her anlamda... Varlığını bile hissetmek istemiyor."
-"Ne kötü..."
-"Baştan yapıyorlar çünkü hatayı. Kadın kendisine simgesel bir şey istiyor aslında... Evli olmayı sever kadınlar. O artık evli bir kadındır. Sanki sınıf atlanıyor gibi... Erkeklerse klasik işte... Her şeyi çekip çevirecek, düzene sokacak birini arıyor. Farkındaysan hiç aşktan, tutkudan falan bahsetmiyorum."
-"Bir çiftin çift olması için etrafa bir ışık yayıyor olmaları lazım bence, aralarındaki çekim yüz metre öteden hissedilmeli."
-"Erkekler sana baktığım gibi mi baksın eşlerine mesela?"
-"O iş sıkıntılı... Eşi kendini tutamayabilir o bakışlar karşısında çünkü..."
Gülümsedi.
-"Çok garip, hala benimle evlendiğine inanamıyorum" dedi kendi kendine konuşur gibi...
-"Seni bir daha görme umudum bu kadar az olmasa evlenmezdim ki... İyice tanımak isterdim ama başka şansım yoktu. Seni tamamen kaybetme ihtimalim vardı. Tam anlamıyla risk almış oldum seninle bu kadar hızlı evlenerek. Deli olabilirdin. Kötü bir insan olabilirdin. Bambaşka insanlar çıkabilirdik. Aslında geçmiş zaman kipleri kullanmamam lazım. Saydığım her şeyin riski devam ediyor. Kendini çok iyi saklıyor olabilirsin. Henüz seni iyi tanıyamamışımdır."
-"İki dakika romantik olayım diyorum. Konu deli olma ihtimalime falan bağlanıyor!"
-"E öyle... Kahve çok lezzetli olmuş bu arada."
-"Öpebilir miyim seni?"
-"Bilmem ki, henüz sana karşı soru işaretlerim var."
-"Kahve lezzetli olmuş ya, lezzetli deyince dudaklarının tadı geldi aklıma..."
-"O zaman ben şöyle senin yanına doğru..."
Kapı çaldı. Evet resmen kapı çaldı.
Serbey; "Ben o kapıyı da... Kapıyı çalanı da..." der gibi kalktı yerinden.
-"Liderim n'aber yaaa???"
Kamo'ydu... Geldi mi de gitmez!
-"Hoş geldin Kamo" dedi Serbey isteksizce.
İkimizin de yüz ifadelerimizden zeka yoksunu biri bile ne hissettiğimizi anlayabilirdi zaten.
-"Yanlış zamanda mı geldim?" diye sordu Kamo da.
-"Neyse geldin artık.... Gitmeni bekleyeceğiz ne yapalım" dedim."Hadi içeri gel."
Kamo hiç de alınmışa benzemiyordu. Gülerek girdi içeri.
-"Ben sapım ya, herkesi kendim gibi sanıyorum kusura bakmayın."
-"İyi oldu geldiğin. Konuşmamız gerekiyordu zaten. Bir adam geldi kapıya bir iki saat önce, yarın akşama kadar ekibi kurup isim listesini ona vermemi istiyor" dedi Serbey.
-"Tamamdır. İstersen beni, söylediğim sekiz kişinin başına koy. Sen düşünme artık onları, tek tek tanışma faslı falan olmamış olur hem de."
Kamo'nun bu önerisine çok sevinmiştim. Ne kadar az insan o kadar çok mutluluk demekti.
-"İyi fikirmiş" dedi Serbey de benim gibi düşünerek. "Luna da bir asker tavsiye etti. Onu da yazacağım listeye, o da yanında başka askerleri getirir."
-"E süper! Bence yeterli olur sayımız."
Kamo'nun çocuklara özgü saf bir sevinci vardı. Hemen gözleri parlıyordu.
-"Aklımda bir plan var bu arada. Önce Luna'ya anlatacaktım. Sen bir anda gelince... Onun onayını almadan düşündüğüm şeye devam etmek istemem."
-"Sen Kamo'ya anlatırken ben de dinlerim. Sorun yok" dedim. Her ne söyleyecekse merak etmiştim.
-"Yöneticiler bizden Dördüncü Ada'yı Beşinci Ada'ya, Üçüncü Adayı ise Dördüncü Adaya taşımamızı istedi. Bu ikisi gerçekleşince, İkinci Ada'dakilerin bir kısmı boş kalan Üçüncü Ada'ya yerleşebilecek. Böylece İkinci Ada'daki sıkışıklık rahatlayacak."
-"Evet."
-"Ve biz bunu, tüm Dördüncü Ada halkının sonu olacağı için istemiyoruz. İnsanlar ölmesin diye..."
-"Evet."
-"O zaman biz de taşınma düzeninde biraz oynama yaparız."
-"Nasıl yani???!!!" Bu soru benden gelmişti.
Derin bir nefes aldı.
-"Dördüncü'dekileri Beşinci'ye taşımak yerine, buraya yani Birinci Ada'ya getirebiliriz."
-"Anlamadım??!!" Soru yine bendendi. Kamo'nun soru soracak hali yoktu zaten, bembeyaz kesilmişti.
-"Başka çaremiz yok."

5 ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin