-"Kamo!" dedim.
Dikkatini toparlaması lazımdı. En önemli adamlarımdan birinin böylesine kritik bir zamanda aşık olması, işleri zorlaştırabilirdi.
-"O kim ki? Niye o herifin yanında?" diye sordu. Aslında bu, bir sorudan çok, kendi kendine konuşma gibiydi. Büyülenmişti sanki. "Şimdi ne yapacağız??" der gibi Luna'ya baktım ama onun da ağzı kulaklarındaydı. Olamaz! O hümanistlik, o tanışma hevesi, o yanlarına oturma!
-"Luna! Senin aklından geçen de tam olarak buydu değil mi?!"diye sordum.
Muzır muzır güldü. Tahmin etmeliydim! Yine Kamo'ya döndüm.
-"Kamo, lütfen hızlı bir şekilde kahvaltını yap ve ekibe saat 14:00'da toplantı yapacağımızı söyle."
Kamo duymuyordu.
-"KAMO!!!"
-"Ne var oğlum yaa?!"
Luna kolumu tutup hafifçe çekiştirince yürümeye başladım.
-"Hadi gel sevgilim, şu an Kamo'ya ulaşılamıyor görüyorsun. Boşuna yorma kendini. Biraz kendine gelsin, sonra şey yaparız..."
Sevgilim mi?? Bana "sevgilim" mi dedi?? Şu an bana da ulaşılamıyordu.
-"Bana 'sevgilim' mi dedin?"
Luna gülümsedi. Çok güzeldi.
-"Evet sana 'sevgilim' dedim."
-"Bi odaya mı gitsek..."
-"Odaya gidiyoruz zaten."
-"Daha hızlı olalım."
Odaya nasıl girdik, hangi ara sevişmeye başladık hatırlamıyorum. Sadece çok mutluydum. İnanılmaz mutlu... Hayatımızda hiçbir şeyin garantisi yoktu. Her şey, kısa bir süre sonra sonlanabilirdi. Ölebilirdik. En azından onun ağzından "Sevgilim" kelimesini duymadan ölmemiş olacaktım.
Bir süre daha oyalandık. İkimiz de heyecanla toplantı saatini bekliyorduk fakat gelmek bilmiyordu. Belli bir zamanı beklemek, dakikaların daha yavaş geçmesine sebep oluyor gibiydi. Luna'ya bir gün, bu tezimi söylediğimde, astronomik bazı açıklamalar yapmıştı. Neredeyse haklı olduğuma ikna etti beni... Gerçekten de zaman göreceliydi ona göre de...
Astronomiyle ilgili konular açılınca, kendinden geçiyordu. Kağıt kalemi eline alıp çeşitli çizimler ve hesaplamalar yapmaya başlıyordu. Anlattıklarından genel olarak bir şey anlamasam da, anlatma şekli çok hoşuma gittiği için ses etmiyordum. Bir şeye hevesli olduğu zaman çok tatlı oluyordu. Gözleri büyüyor, elini kolunu da kullanarak her şeyi canlandırmaya çalışıyordu. Sanırım onu çok seviyordum.
-"Saat 13:25 oldu. Yavaştan gidelim istersen. Beklemekten fenalık geldi çünkü..." dedi.
-"Luna, rica ediyorum ekiptekilere bulduğun isimler; 'Sopa, Direk, Meymenetsiz' gibi şeyler olmasın olur mu?"
-"Aaa tam da onları düşünüyordum!"
Kapı tıklatıldı. Kamo'ydu. Telaşlı gözüküyordu.
-"Burada olduğunuza göre toplantıya geç kalmadım. Ya siz bana saat kaç demiştiniz tam olarak? O an pek şey yapamamıştım çünkü ben..."
-"Kamooo!!! Aşık mı oldun yoksaaa!!!" diye çığırdı Luna.
-"Aşk nedir bilmiyorum ki... Herhalde budur; kahvaltı boyunca kıvırcık kafadan gözümü ayıramadım. İştahım da gitti. Kalp atışlarım falan hızlanır gibi oldu. Ellerim de terledi hatta..."
-"Seninki panik atak olmasın?" diye sordum. Sorar sormaz Luna'nın; "Kes sesini ruhsuz adam!" diyen gözlerini üzerinde hissettim.
-"Onun adı Meli, inanılmaz bir mesleği var; 'Yüksek Teknoloji Geliştime Uzmanı'ymış" dedi Luna heyecanla...
-"O neymiş lan?!" dedi Kamo, yıkılmış gibiydi. "E o zaman bana bakmaz ki! Hay sikeyim okuduğum bölümü!" dedi tüm kibarlığıyla...
-"Luna mesela, mühendisliğin aşırı havalı olduğunu düşünüyor. Senin de, ondan yana bir şansın vardır belki..." dedim.
-"Luna, kıvırcığın okuduğu gibi, yüksek bilmem ne mi okudu sanki!"
Luna'ya böyle bir şey söylediğine göre hayattan çok sıkılmış ve şu anda ölmek istiyor olmalıydı.
-"Güzel kulaklarım yanlış duydu sanırım. Aklı başında olan, yani GERİ ZEKALI olmayan herkes, Astronomi okumanın, ne kadar zor ve bir o kadar da nadir olduğunu bilir. Bunu basit veya değersiz bir şeymiş gibi lanse eden HER KİMSE; ancak KENDİNİ BİLMEZ ve ACINASI bir varlıktır. İnsan demeye dilim varmıyor çünkü İNSAN OLAN konuşmadan önce; 'Acaba ben abuk sabuk bir şey mi söyleyeceğim şimdi?' diye düşünür! Verilen emeğe saygı duyar, emeği vereni tebrik eder. Köstek değil DESTEK olur!"
-"Ben ne dedim yaa???" diye soru Kamo şaşkınlıkla. Maalesef Luna'nın siniri hemen geçen sinirlerden değildi ve daha diyecekleri vardı. Küçük bir nefes arası vermişti sadece... Kamo'nun selameti için konuyu acilen değiştirmem lazımdı;
-"Ooo saat de kaç olmuş!" deyiverdim.
Tüm okları üzerime çekmiştim. Bu sefer bana bağırmaya başladı.
-"Ne kaç olmuş??? NE KAÇ OLMUŞ?? BEN BURADA HAKLI DAVAM İÇİN SAVAŞ VERİYORUM VE SEN BANA SAAT DİYORS..."
Kamo, yeni hedef ben olduğum için biraz da olsa rahatlamıştı.
-"Yalnız bu sinirle toplantıya katılamazsın Luna" dedim.
Bir anda durdu. Ciddi miyim diye yüzümü inceledi. Sanırım sonunda gayet ciddi olduğuma kanaat getirdi.
-"Tamam, çok sakinim ben" dedi.
Kamo'yla bakıştık. 'İyi yırttık' der gibiydik ikimiz de...
Tam saatinde herkes masada yerini almıştı. Meli vardı ama komutan yoktu. Neden yoktu acaba? Benden önce Luna sordu;
-"Komutan niye katılmadı Meli?"
-"Kendisi katılmak istemedi. 'Önce toplantılar sıklaşsın, herkes birbiriyle kaynaşsın, ben sonradan dahil olurum. Varlığımla, daha baştan kimseyi rahatsız etmek istemiyorum' dedi."
Luna ve Meli'nin bu diyaloğu sonrası, tüm meraklı bakışlar bana döndü. Herkes bir cevap bekliyordu. Neden komutanı sormuştu, komutanın bizim aramızda ne işi olabilirdi, Meli denen bu kadın da kimdi...
-"Arkadaşlar, size önemli bilgiler vereceğim. Başta, büyük ihtimal, sesler yükselecek, itirazlar olacaktır. Çok normal çünkü ben de aynı tepkileri verdim. Lütfen detaylıca anlatmama izin verin. Siz de dinlediklerinizden sonra, şüphelenecek bir durum olmadığını anlayacaksınız. Herhangi bir soru işaretiniz kalırsa da lütfen söyleyin, tekrar üzerinden geçeriz."
Kendimin bile zor kabul ettiği bir durumu, bu insanlara nasıl inandırabilirdim bilmiyordum. Umarım komutan gerçekten de bizim taraftadır. Aksi halde; bu güzel ekibin bana olan bütün güvenini kaybedebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 ADA
FantasyZamanı ve mekanı belli olmayan bir hikayedesiniz. Ülkeler artık yaşanmaz halde, çözüm taşınılan adalar mı, yoksa durum orada da aynı mı? İnsan gittiği her yere aynı adaletsiz düzeni mi götürüyor? Peki ya bu şartlarda birbirini sevebilmek mümkün mü...