Boktan günlerden biri daha... Her şey tekdüze... 5 Ada'nın üçüncüsünde hayat ne kadar değişik olabilirse o kadar değişik bir gün... Yani hiç...
Bağırışlar geliyor evin dışından. Bir tekne mi? Nasıl yani, neden bahsediyor bu manyaklar? Gidip bakmaya hiç gücüm yok, ayaklarımı uzattım baş ağrımın geçmesini bekliyorum. Reglimin ilk gününde değil evin dışına çıkmak, diğer odaya geçmek bile ölüm. Yavaştan akşam oluyor zaten, herhangi bir aksiyon yaşamak için fazla huzurlu saatlerdeyim. Bir de başımın ağrısı olmasa, kesin limonlu kek pişirirdim. Evet evet aynen öyle, yanına da güzel bir kahve... Evdeki yeni fırından çıkmış kek kokusu kadar rahatlatıcı çok az şey vardır bana göre...
Bir saat kadar sonra, başımın ağrısı tam geçmemiş olsa da daha iyi. Hava yavaştan kararıyor. Bugün de tıpkı diğerleri gibi, böyle sonlanıyordu benim için, ta ki öndeki küçük bahçemde duyduğum hışırtılara kadar... Üstüme hırkamı geçirip dışarı çıktım. Çalılıkların oraya gizlenmiş birini gördüm. Birini mi gördüm??? Sanırım kendime macera falan arıyordum. Belki de biraz abarttığım ağrı kesicilerin yan etkisi gibi bir durumdu. Yine de algılarıma haksızlık etmeyip sesin geldiği yere doğru seslendim;
-"Kimsin sen?"
Evet orada biri vardı ve çalıları daha fazla hışırdatmaya başlamıştı. Bir şeylerden korkan biri...
-"Korkma, yardımcı olmak isterim ama kendini göstermelisin."
Bir anda çalılıkların arasından kocaman bir adam çıktı. Boyu bayağı uzun ve yapılı bir adam. Normalde korkup da saklanacak bir tip değil. Üstünde koyu renk bir palto, altında koyu renk bir pantolon, gayet temiz yüzlü bir adam.
-"Merhaba" dedi. "Ben tam olarak neredeyim?"
-"Size de merhaba, olmamanız gereken yerde, tanımadığınız birinin bahçesindesiniz. Üstelik gizli gizli saklanarak."
Biraz düşündü, eli çenesine gitti. Uzağımdaydı fakat gözlerindeki boşluğu görebiliyordum. Hiçbir şey anlamıyor gibiydi.
-"İyi misiniz? Hasta falan mısınız? Sağlık ekiplerini mi çağırsam acaba?"
-"Yok yok" dedi. "Size hikayemi anlatayım. Siz de bana geri kalan her şeyi..."
Yapacak başka bir işim yoktu. Bahçe kapısı önündeki küçük masaya davet ettim oturması için. Karşılıklı iki sandalyede biz, ortamızda küçücük masa, masanın üzerinde minik örtü ve örtünün üzerinde de pazardan bayılarak aldığım lotus çiçeği biblosu... A pardon, nasıl unuturum, bir de ben tabi ki ve hiç tanımadığım ama birazdan hikayesini dinleyeceğim o adam...
-"Aslında ben çok uzaktan geliyorum. Herhalde on dört on beş gün falan denizdeydim."
-"Bir saniye... Birinci adadan gelseydin hepimizin haberi olurdu. Hatta hiç de hak etmediğin halde şenliklerle falan karşılanırdın. İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Ada da dediğin kadar uzakta değil. Sen Beşinci Ada'dan kaçmış bir mahkuma da benzemiyorsun ki kaçış yok oradan zaten..."
-"Saydığın yerleri bilmiyorum. Ben burası her neresiyse, yaşadığım yerdeki savaşlardan kaçıp geldim. Dünya artık yaşanmaz oldu. Her yerde savaş var, koruyacak toprak da yok, her yer birbirine girmiş durumda, ülkem yok oldu. Susuzluk, açlık sardı her yeri, salgın hastalıklardan ölüyorlar ve..."
-"Sen acaba ruh hastası falan mısın???"
Sorum ağırdı evet, fakat bu adam her kimse, çoktan hak etmişti bu soruyu. Akşam akşam bahçeme saklanmış bir deliyle sohbet ediyordum resmen!
-" Ben ölecektim orada kalsam ya da en iyi ihtimalle aklımı kaybedecektim. Yanıma bulabildiğim yiyecek, içecek ne varsa alıp kimin olduğunu bilmediğim bir tekneyle denize açıldım. Kıyıda terk edilmiş duruyordu öylece... Burası haritada yoktu. Okyanusta boşluğa doğru ilerliyorum sanıyordum. Bir anda ufukta yan yana sıralanmış beş ada belirdi. Ortadakine doğru yanaştım. Buradayım işte..."
Kendimi masa örtüsünün üzerindeki desenleri incelerken buldum. Adam sözünü bitirmişti ve uzun da bir ara olmuştu sanırım. Konuşmak istemiyordum ama böyle susmak da çok garipti. En iyisi söze başlamaktı;
-"Tuvalete gitmem lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 ADA
FantasyZamanı ve mekanı belli olmayan bir hikayedesiniz. Ülkeler artık yaşanmaz halde, çözüm taşınılan adalar mı, yoksa durum orada da aynı mı? İnsan gittiği her yere aynı adaletsiz düzeni mi götürüyor? Peki ya bu şartlarda birbirini sevebilmek mümkün mü...