1

433 15 16
                                    

Yıllar sonra yine burada olmak can yakıcıydı. Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bu kadar acıtmamalıydı burada olmak. Etraftaki sesler git gide kaybolurken kendimi o güne attım tekrar. Son kez yüzünü burada görmüştüm. Son kez gözleri burada gözlerime değmişti. Sonrası mı? Sonrası koca bir hiçlikti...

"Azra! " Defne'nin beni hafifçe sarsmasıyla kendime geldim. Bomboş bakan gözlerim dolmuştu. Gözyaşlarımın akmaması için gökyüzüne diktim gözlerimi.

"Ya hayır Azra, yine mi?" dediğinde omuz silkerek "Aşamıyorum ki. Hala herşey salisesine kadar aklımda. Sanki dün olmuş gibi." diye cevap verdim.

"Ama dün olmadı Azra! Üzerinden seneler geçti." Gözyaşım yanağımdan aşağı süzülürken tekrar ama bu kez daha sert çıkıştı bana.

"Hayır hayır! Bugünü mahvetmene izin veremem bebek." dedi göz kırparak.

Evet, altı sene olmuştu ama bu çok acıtıyordu. Tam burada tüm cesaretimi toplamış ve ona kendisini sevdiğimi söylemiştim. Lisenin son günüydü. Deli gibi atan kalbimle heyecandan titreyen bedenimle çıkmıştım karşısına. Söylediklerim karşısında önce anlamsızca bana bakmış ardından ufak bir kahkaha atmıştı.

Tüm cesaretim, gururum yerle bir olurken o başını sağa sola salladı ve gözlerini gözlerime dikti. Yavru köpeğin başını okşar gibi saçlarımı karıştırıp "Azra ya, ne komik kızsın?" demesiyle kekelemeye başlamıştım.

"A-ama Mert, b-ben şaka yapmamıştım." diyiverdim tek çırpıda. Ve yaş dolu gözlerimle kırılmış gururumla son bir kez baktım o güzel gözlerine. Ve sonra da asla karşı karşıya gelmedik aynı mahallede oturmamıza rağmen.

Şimdi ise Defne'nin zoruyla seneler sonra lise grubumuzla buluşmaya getirilmiştim. Ve Mert'te gelecekti.

"Defne, biraz hava alalım mı?" diye sordum. Herhangi bir yanıt vermeden koluma girip kafeden dışarı yöneltti beni. Kafenin açık bölümüne geçtiğimizde bize iki kahve alacağını söyleyip yanımdan ayrılırken uyarıcı bakışlarını atmayı ihmal etmemişti. Ellerimi teslim olurcasına havaya kaldırıp "Ağlamayacağım." dedim. Fakat beklentiyle bakmaya devam edince "Tamam, kaçmakta yok." dedim şirince gülümseyerek.

Defne kahve almaya giderken bende geriye yaslanıp derin bir nefes aldım ve kendimi onunla karşılaşmaya hazırladım. O sırada yaklaşan yüksek sesli müzik ile gözlerimi yola çevirdim.

Mat siyah bir araba kafenin önüne park etmişti. Arabanın ihtişamı aklımı dağıtırken sahibinin ne kadar zevkli olduğunu düşündüm. Bu esnada arabanın kapısı açıldı ve mankenleri aratmayacak fiziği ile çok güzel bir kadın indi arabadan. Diğer kapısı da açılırken Defne elinde iki kahve ile yanımdaki sandalyeye oturdu. Defne'nin de gözlerini baktığım yöne çevirmesiyle dudaklarından kısık bir ıslık çıkıverdi.

"Kızım bu ne bee!" diyerek bana döndü. Umursamazca omuz silkip kahveme çevirdim gözlerimi.

"Mert, çantamı unuttum, arabadan alabilir misin hayatım?" sorusuyla gözlerim kocaman olmuştu.

Defne'nin de "Yok artık!" demesiyle tahminlerimde yanılmadığımı anlamıştım. Fakat bakmaya cesaretim yoktu.

Gözlerim istemsizce o tarafa yönelirken Mert tüm ihtişamı ile arabadan indi. Çok değişmişti. Sporla uğraştığını biliyordum ama bu denli değişeceğini tahmin edememiştim.

Siyah dar tişörtü bedenini zorlukla sarıyordu. Eğilip arabadan çantayı alırken Defne'nin dürtmesiyle kendime gelip gözlerimi kahveme çevirdim. Gözlerimin yandığını hissediyordum. Kalbimin sızlayarak çarpması yetmezmiş gibi bir de gözyaşlarımla boğuşuyordum.

Yanımızdan geçip gitmeleriyle sesli ve derin bir nefes almıştım. Bu süre de Defne de bende konuşamamıştık.

"Kız arkadaşı mı varmış?" Defne'nin sorusu defalarca yankılanıp çarpmıştı yüzüme. Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca "Ben gidiyorum." diyerek ayağa kalktım. Fakat Defne kolumdan çekip yerime oturtmuştu beni.

"Hayır Azra! Hem ne sebeple gideceksin? Yüzleşmen gerekiyor artık senin Mert'le. Yüzleş ki onun hayali ile yaşamaktan vazgeç kardeşim."

Cevap verebileceğim herhangi bir cümle kuramadım. Hem ne diyecektim? Nasıl aşacaktım ben? Senelerce uzaktan onun haberi olmadan sevmiştim ben Mert'i. Şimdi ise senelerin ardından kolunda bir  kızla çıkagelmişti.

"Defne, hayır ben yapamayacağım. Üzgünüm ben gidiyorum." diyerek tekrar ayaklandım. Çantamı alıp kafenin çıkışına doğru koştum. Gözyaşlarımın izin verdiği kadarıyla görebiliyordum önümü. Defne'nin arkamdan seslenişlerini umursamadan kafeden çıkıp otobüse binmek için karşıya koştum. O esnada bir korna sesi ile olduğum yerde donakalmıştım. Bedenim katlanılmaz bir acı ile sarsılırken hatırladığım tek şey ise Defne'nin çığlıklarıydı...

**********
Merhaba arkadaşlar,
Umarım beğeneceğiniz ve zevkle okuyacağınız bir hikaye olur. Yorumlarınızı bekliyor olacağım🤗🤗

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin