35

45 1 0
                                    

"Uyanacak! Kimse aksini düşünmesin bile!"

Mert'in sesi suyun altındaymışım hissi veriyordu bana. Öylesine boğuk ve öylesine uzaktı. Her geçen saniye sesler netleşirken başımdaki keskin ağrı ile inledim.

"Azra!" Mert'in sesi şu anda daha netti. Zorlukla açabildiğim gözlerle anlamsızca etrafıma bakındım. Hastaneydi sanırım burası ve tüm ailem etrafımdaydı. Herkesten gelen 'İyi misin?' sorularını es geçip Mert'e baktım.

"Ne-ne oldu bana?" diye sordum Mert'e. Gözleri mutlulukla parlarken sorumu cevaplamadan elimden öptü. Bu esnada annem ağlayarak şükrediyordu.

"Güzelim ağrın var mı?" diye sorduğunda sadece başımın ağrıdığını söyledim. Ve ne olduğunu tekrar sordum. Mert kısaca özet geçerken olay anı yavaşça aklıma geliyordu.

"Gece? Gece nasıl? İyi mi?" diye sordum. Ama alacağım cevaptan öylesine korkuyordum ki gözlerim dolmuştu bile.

"Merak etme güzelim. O da iyi. Kantine indiler Atlas'la birlikte." dediğinde rahat bir nefes almıştım. Asel hemşirelere uyandığımı bildirirken babam ve annem yanı başımdaydılar. Ve hala korkuyla bana bakıyorlardı. Başımdaki keskin ve katlanılmaz ağrıyı umursamadan gülümseyip iyi olduğumu söyledim. Doktorların kontrolünden sonra yapılan ağrı kesici iyi gelmişti ve artık çıkmak için sabırsızlanıyordum.

Gece ve Atlas'ın da gelmesiyle rahat bir nefes almıştım. Gece koşarak yanıma gelmiş ve nasıl olduğumu sormuştu.

"Ben iyiyim. Sen nasılsın?" İyi olduğunu belirterek elimi sıktı. Evet Gece iyiydi. Çok şükür burnu bile kanamamıştı. Mert'e dönüp bana ne olduğunu sordum. Emniyet kemerinin azizliğine uğramışım. Elim el frenine giderken emniyet kemeri tokasına çarpmış ve kemer yerinden çıkmıştı. Direğe çarpmanın etkisiyle de başımı direksiyona vurmuştum.

"Böylesi bir olayda ancak beni bulabilirdi." dedim gülerek. Annem yaş dolu gözlerle gülümseyip "Deli kız seni." demişti. Ağrım yok olurken doktorlar da çıkmama izin vermişti. Kapıdan çıkıp temiz havayı içime çektiğimde kendime gelebilmiştim sonunda. Herkes babamla birlikte yola koyulurken biz dördümüz kalmıştık yine.

"Bak kardeşim yemin ediyorum sana ilk defa seninle farklı şehirlerde olduğuma sevindim. Bu ikisinin bu kadar olayı bir günde yaşaması da bunun göstergesi." diyen Atlas'a ters bir bakış atıp Mert'e baktım.

"Ya neden herşeyi bile isteye yapmışız gibi davranıyorsunuz?" dedim boynumu tutarak. Mert başını iki yana sallayıp "Hadi eve geçelim. Annenler daha fazla merak etmesin. Hem annemde delirdi meraktan. Annenlere gitmesini söyledim." dediğinde omuzlarımı düşürüp arabaya yöneldim.

"Mert biz eve geçsek? Sabah yedide uçağımız var." diye sordu Atlas. Mert sorun olmadığını söyleyip diğer arabanın anahtarını Atlas'a verdi. Gece bana sıkıca sarılıp vedalaştı ve yanımızdan ayrıldılar.

"Yavrum gerçekten iyi misin? Ağrın sızın var mı?" dedi Mert arabayı oradan uzaklaştırırken. Defalarca söylememe rağmen hala rahat değildi.

"Sevgilim artık cidden baygınlık geçireceğim. Yeter! Valla da billa da iyiyim yahu!"

"Bir daha yanında ben yokken hiçbir yere gitmiyorsun! Anlaşıldı mı küçük hanım?" dediğinde aniden ona döndüm. Bu başımın ağrımasına sebep olurken yine de Mert'e kızmaktan geri kalmadım.

"Oldu olacak dik başıma bir adam, gölgem gibi takip etsin." diye söylendiğimde Mert'ten "Evet ya. Bu neden benim aklıma gelmedi hiç?" yanıtını alınca şok olmuştum. Biz böyle didişerek yolu tamamlamış, eve varmıştık. Ve Mert hala bunu yapacağını söylüyordu. Oflayarak yanından uzaklaşıp merdivenleri çıkmaya başladım. Ve o da asansör yerine peşimden gelmişti.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin