Aldığım soğuk duş biraz da olsa kendime gelmemi sağlamıştı. Gece boyunca gözyaşı dökmekten şişmiş olan gözlerim soğuk suyun etkisiyle daha iyi hale gelirken Asel hala ne olduğunu soruyordu. Ne diyecektim ki? Ya da nasıl diyecektim gördüklerimi? Daha ben sesli bir şekilde kendime bile söyleyemezken ona nasıl anlatacaktım sevdiğim adamın beni aldattığını?
Mert'i defalarca arayıp mesaj atmama rağmen açmamış ve geri de dönmemişti. Sadece bana bunu nasıl yapabildiğini soracaktım. Ben onu bu kadar severken nasıl başka bir kadına dokunabilmişti? Bunun beni yerle bir edeceğini bile bile...
"Azra." Annemin sesiyle elimdeki kapatıcıyı yerine bırakıp odadan çıktım. Babam beni görünce kaşlarını çatıp ne olduğunu sordu. Ben verecek bir cevap bulamayınca Asel benim yerime cevap vermişti.
"Baba gece film izledik. Ablam hala kızın sevdiği adamın ölmesine ağlıyor." dedi ama babam inanmıyormuş gibi bakınca annem konuyu dağıtmış ve gözleri üzerimden çekmişti.
"Kemal biz ne zaman yola çıkacağız? Ona göre izin almam lazım." Köye gideceklerdi. Babaannem rahatsızlanmıştı. Babam ve annem planlama yaparken Asel "Abla kendine gel biraz." dedi kısık sesle. Başımı sallamakla yetinip gözlerimi tabağıma çevirdim.
Mert hala beni aramamıştı. Aklıma gelen her soru işaretinde kalbim sızlıyordu. Ne yapacaktım ben şimdi? Babama bile karşı gelmiştim ben Mert için. Hastanenin ortasında herkesin içinde bağırmıştım. Bunun için miydi? Birkaç gün mutlu olup sonrasında aldatılmak için miydi? Aldatılmak. Düşüncesi midemi bulandırırken gözümün önünde canlanan sahneyi silemiyordum. Sevdiğim adamı, Mert'i başka bir kadının kollarında düşünemezken bile gerçeğini yaşatmıştı Mert bana. Beni gerçekten sevmemiş miydi? Ben onu senelerce uzaktan severken o benimle oyun mu oynamıştı? O kadar mı uzaktı kalbi bana?
Annem ve babam işe gitmek üzere evden çıkmışlardı. Asel ise beni kendime getireceğini düşündüğü için ikimize kahve yapmıştı. Balkonda otururken düşünmemeye çalışıyordum. Başım ağrımıştı ağlamamak için kendimi kasmaktan.
"Azra ne oluyor? Ne bu halin?" dedi ellerimi tutup bana bakarak. Gözlerimi Asel'e çevirdim ama ne söylemeye gücüm vardı ne de ağlamaya. Konuşamayacağımı anlayınca telefonumu elime alıp fotoğrafı açtım. Ama gördüğüm anda tutmaya çalıştığım gözyaşlarım tekrar akmaya başladı. Asel telefonu eline aldı ve ne olduğuna baktı. Gördüğü anda kaşlarını çatıp bana döndü.
"Ama bu nasıl olabilir abla?" Konuşamayacağımı anlayınca beni kendine çekip sıkıca sardı. İhtiyacım olan buymuş gibi Asel'in kolları arasında küçük çocuklar gibi ağlıyordum. Asel tek kelime edememişti bu esnada. Ne diyebilirdi ki? Yıllarca beklemiştim her gün daha fazla severek. Daha fazla özleyerek. Ama şu an ne vardı elimde kalan?
Bir fotoğraf.
Ve koca bir hiç..."Abla emin misin? Bugün yanında kalayım, birlikte vakit geçiririz." Asel'e anlatmıştım. Kalbim her atışında acı içinde sızlasa da gözyaşlarım eşliğinde anlatmıştım. Şimdi ise dershaneye göndermeye çalışıyordum.
"Merak etme, iyiyim ben." desem de aslında hiç iyi değildim. Mert'in hala beni aramamış olması ve onların hala birlikte olduğunu düşünmek beni öldürüyordu. Asel'in daha fazla ısrar etmesine müsade etmeden okuluna gönderdim. Ve işe gitmek için hazırlanmaya başladım.
Defne'nin mesajı ile telefonu elime alıp açtım. Ekranda yine o fotoğrafı görmek kalbimi daha da kırarken Defne'ye işe gittiğimi yazdım. Şimdi ise şirketin önündeydim. Aldığım derin nefesler iyi gelmek yerine kalbimi sızlatıyordu. Onunla karşılaşmaya dayanabilir miydim? Düne kadar aşkla bakan gözlerine bakabilir miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...