51

47 0 0
                                    

"Azra senin ne işin var burada?"

"Burada yanlış olan ben miyim? Sen bana neler söyledin ya! Bunun için miydi? Yine mi kandırdın beni ya!" diye bağırdım. O esnada karnıma giren sancı ile hafifçe eğilip elimi karnıma koydum. Mert korkuyla bana doğru adım atınca elimi kaldırıp onu durdurdum. Yasmin ise keyif dolu gözlerle bizi izliyordu.

"Azra bak sakinleş. Yine yanlış anlıyorsun herşe-"

"Ya neyi yanlış anlıyorum? Gecenin bir yarısı evden çıkıp bu kaltağın yanına geliyorsun ve ben yanlış mı anlıyorum?" diyerek sinir dolu bir kahkaha attım.

"Aaaa! Ne kadar ayıp Azra." diye konuştu iğrenç sesiyle kaltak. Öfkem onun sesini duymamla daha da katlanırken üzerine yürüyüp saçından tuttuğum gibi alaşağı ettim. Ve yüzüne sağlam bir tokat geçirdim. Mert bizi ayırmaya çalışırken ben tüm sinirimi döve döve çıkarıyordum. O kaltak ise tiz sesiyle çığlık atıyordu.

"Azra dur artık!" Mert sesini yükseltip beni kucağına alınca o kaltak yerde kalmıştı. Birkaç adım ötede beni kucağından indirip onu dinlememi söyledi.

"Hasan laboratuvardaki adamı bulmuş. Yasmin'i de onunla yüzleşmesi için götürecektim. Hepsi bu."

"Ne işi var bunun bu evde?" diye sordum nefesimi düzene sokmaya çalışırken. Elimde kalan saçları elimi silkeleyerek yere attım o sırada.

"Buraya benden başka kimse gelmez diye burada tutup başına da adam diktim." Söyledikleri mantıklı hale gelmişti nihayet. Benden neden sakladığını sorduğumda oflayıp elini saçlarının arasından geçirdi.

"Çünkü stresten uzak durman gerektiğini hatırlatmak isterim. Çünkü sana zarar gelsin istemiyorum. Çünkü ikinizinde güvende olmasını istiyorum. Azra lütfen artık. Bana güvenmeyi dene. Olur mu? Benim buna ihtiyacım var." dediğinde kendimi gerçek anlamda kötü hissetmiştim.

"Ben şeyy-"

"Sen şey falan yok Azra. Güven. Zor bir istek değil ya. Şimdi tıpış tıpış eve gidiyorsun." dediğinde elimi karnımdan çekip duruşumu dikleştirdim.

"Bende geliyorum."

"Hayır! Hayır! Hayır! Kesinlikle hayır!"

"Bu kadar hızlı kullanmak zorunda değilsin." dediğimde aksine arabanın hızını arttırıp bana baktı.

"Şu işi bir an önce çözüme kavuşturup senden gördüğüm bu muameleyi hak etmediğimi göstermek istiyorum."

Evet Mert'in kesin konuşmasının ardından bende inat etmiştim ve şu anda üçümüzde arabadaydık. Yasmin yediği dayaktan sonra saçı başı dağılmış bir halde sessizce foyasının ortaya çıkmasını bekliyordu.

Mert arabayı hızla depo benzeri bir yerin önüne geçirip durdurdu. Ve hiç beklemeden arabadan inip benim tarafımdaki kapıyı açtı.

"Azra uzakta kalıyor ve ne olursa olsun yaklaşmıyorsun. Anlaştık mı?" dediğinde başımı sallayıp "Tamam." dedim. Mert'in işaretiyle adamlarından biri Yasmin'i kolundan tutup peşimizden getirdi.

"Abi adam sen gelmeden öttü korkusundan." dedi Hasan kapıda bizi karşılayarak. Mert dönüp Yasmin'e ters bir bakış attı ve orada bulunan koltuğa oturmama yardım etti. Ardından ortada sandalyede bağlı bir halde korkuyla bize bakan adama döndü.

"Evet." dedi sonunu uzatarak. Ve yavaş ama tehditkar adımlarla adama doğru yürümeye başladı. Bu hali bana göre aşırı çekiciydi. Ve gözümü Mert'ten alamıyordum.

"Abi! Abi şuradaki kadın geldi bana. Yüksek miktarda para teklif etti abi. Ben-ben bu kadar parayı ömrümce görmedim diye sazan gibi atladım abi. Özür dilerim. Çok özür dilerim abi."

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin