Çalan telefonun sesiyle huysuzca kıpırdanıp diğer tarafa döndüm. Telefonun sesi kesilirken burnumun ucuna öpücük kondurulmasıyla açtım gözlerimi. Mert gülümseyerek beni izliyordu. Kollarımı geriye atıp gerindikten sonra "Günaydın." dedim uykulu bir sesle. Mert ise kaşlarını kaldırıp "Öğlen oldu ama yine de günaydın uykucu." dedi sırıtarak. Omzuna hafiften vurup "Ben hamileyim." dediğimde kocaman bir sırıtışla "Evet bunu dün öğrenmiştim." dedi.
"Hadi ya!" dedim oturur pozisyona geldikten sonra. Mert'te doğrulunca bana döndü ve "Hadi yemek yemeye gidelim." dedi.
"Hey sende bir gece burada kaldım diye herşey düzeldi sanma." dedim. Kaşlarını kaldırıp bana baktığında ne var dercesine baktım ona. Oflayıp elini saçlarından geçirdi.
"Azra herşeyin düzelmesi için tek başıma çabalıyorum ama o kadar duvar var ki aramızda aşamıyorum bu duvarları. Ve sende hiç yardımcı olmuyorsun bana. Sanki benden vazgeçmiş gibisin." Söyledikleri ve bakışları kırgınlık doluydu ve ben bu kadar sert çıkıştığıma pişman olmuştum.
"Şey yani benim bugün kontrolüm var." dedim elimi karnıma koyarak. Gözleri beklentiyle ışıldayınca "İstersen gelebilirsin." dedim kısık bir sesle. Yüzündeki gülümseme ile "Hadi birlikte çıkalım o zaman. Yemek yeriz öyle geçeriz hastaneye." dediğinde dolaba yöneldim. Tüm kıyafetlerim hala bıraktığım gibiydi. İçlerinden bir tanesini alıp giyinmek için yatağın üzerine bıraktım ve Mert'e döndüm. Odadan çıkması için elimle kapıyı gösterdim.
"Ne?"
"Çıksana be adam! Üzerimi değiştireceğim." dedim ve onu iterek odadan çıkardım. Ardından kapıyı kapatıp üzerimi değiştirdim.
Yemeğimizi Mert'in gıcıklıkları ile yedikten sonra hastaneye geçmiştik. Heyecanlıydım bu kez bebeğimin babası da yanımızdaydı. Doktorun jeli karnıma sürmesinin ardından Mert'e döndüm. Onun heyecanı benimkinden kat kat daha fazlaydı. Gözlerinde bunu görebiliyordum.
"Azra dün yine hastanelik olmuşsun." dedi Fırat sorarcasına. Doktorumdu Fırat ve ilk günden beri kontrollerimi o yapardı. Ve her hastanelik olduğumda ertesi günü sağlam bir nasihat dizisi dinlemek zorunda kalırdım.
"Kanamam oldu. Ve bir de inanılmaz bir sancı." dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı. Başını iki yana salladıktan sonra Mert'e döndü.
"Dostum eşini uyarmak konusunda çığır açtım artık. Bu bebeğin doğumundan sonra kendimi ödüllendirip tatile çıkacağımdan emin olabilirsin." diyince Mert gülümseyerek onu destekledi.
"Bebeğimi görebilir miyim artık?" dedim huysuzca.
"Şu gergin havaları bir türlü bırakmadın. Bebek doğduktan sonra niye bu kadar ağlıyor dediğinde lütfen bu günleri hatırlatır mısın Mert?" dedi Mert'e bakarak. Mert'in de "Merak etme bende o iş." demesiyle gözlerimi devirdim. Nihayet işine odaklandığında bebeğimin görüntüsü yansımıştı ekrana. Heyecanla izledim çok anlamasam da.
"Tamam gelişimimiz çok iyi. Fakat bir sorunumuz var Azra'cım." dediğinde korkuyla Mert'e baktım. Allah'ım n'olur bebeğim iyi olsun.
"Kanamalarından dolayı hala riskimiz var ve senin bu önümüzdeki bir hafta boyunca temel ihtiyaçlar dışında kalkmaman gerekiyor." Söyledikleri karşısında az da olsa rahatlamıştım. Ve bu kez bebeğim dışında hiçbir şeyi umursamayacaktım.
"Stres, öfke, ani hareket, ağır kaldırma vb. herşeyi hayatımızdan çıkarıyoruz. Babası burada görev sana düşüyor. Kesinlikle ayağa kalkmak yasak."
"Tamamdır." diyen Mert ile başımı iki yana salladım. Fırat bu kez bana göz kırpıp Mert'e döndü ve "Dostum şimdi sana senin için dünyanın en güzel ritmini dinleteceğim. Hazır mısın?" diye sordu. Mert'in heyecanlı ama anlamsız bakışları bana döndüğünde gülümseyerek başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...