8

152 7 21
                                    

"Bak, Mert bana karşı eskisi gibi değil. O yüzden hiçbir bilgiyi alamıyorum. O günden sonra bana karşı kapalı bir kutu gibi."

Başım ağrı içinde sızlarken bu sözlerle açmıştım gözlerimi. Bu Yasmin'in sesiydi.

"Ben sana yeteri kadar müsamaha gösterdim. Eğer bu videonun Mert'e ulaşmasını istemiyorsan bana istediğim bilgileri vereceksin." Ne olduğunu anlayamıyordum. Neden bahsediyorlardı? Ne bilgisi, ne videosuydu bu böyle?

"Yalvarırım yapma." dedi Yasmin. Sesi acınası haldeydi. Mert'ten neyi saklıyordu?

"Bu içerdeki kız kim peki?" dediğinde benden bahsettiğini anlamıştım. Fakat Yasmin'in sözlerinden sonra korku yine sarmıştı bedenimi.

"Önemsiz biri. Öldürün gitsin." Adam öfkeyle Yasmin'e bağırıp onunla ne işim olduğunu sordu. Yasmin önemsiz olduğumu tekrar ederken telefonumu bulmam gerektiği gelmişti aklıma. Fakat yoktu ne telefonum ne çantam!

Bulunduğum yer bir depoya benziyordu ve odada ufak bir pencere vardı. Etrafta o pencereye ulaşabileceğim bir basamak aradım. Köşede duran eski bir masa işimi görebilirdi.

Masayı alıp pencerenin altına konumlandırdım. Adamlar hala Yasmin'e bağırırken ben pencereye ulaşmaya çalışıyordum. Ama boyum yetmemişti. Zıplayarak pencerenin kanadını açtım ve tekrar zıplayıp tutundum. Duvardan destek alarak çıkmaya çalışıyordum fakat yüksek olduğu için yapamıyordum. Kollarım inanılmaz yorulmuştu ve daha fazla tutunamayacağımı anlayınca kendimi bıraktım. Masa üzerine düşmemle kırılırken çıkan gürültü ile adamlar koşarak odaya gelmişlerdi.

"Ne yapıyorsun lan sen?" diyerek yanıma gelen adam sert bir tokat atmıştı bana. Tokatın etkisiyle yere düşerken Yasmin'i görmüştüm. Tam karşıdan pis pis sırıtarak beni izliyordu. Yüzümün yanmasını umursamadan ayağa kalkıp öfkeyle baktım kendisine.

"Sen iğrenç bir insansın. Duydun mu beni? Buradan kurtulur kurtulmaz Mert'e tüm gerçekleri anlatacağım." Dediklerim yüzündeki sırıtışı silmişti.

Aniden yanındaki adama dönüp "Öldürün onu diyorum size. Başımıza bela olacak yoksa." dedi sanki az önce yalvaran kendisi değilmiş gibi.

Adam onu umursamadan "Sen Mert'i nereden tanıyorsun?" diye sordu. Cevap vermek yerine öfkeyle baktım adama. Zaten Yasmin benim konuşmama izin vermemişti.

"Mert'e aşık bu kaltak." dedi iğrenerek. Bu duydukları adamın yüzünde şeytani bir gülümseme yaratırken adamlarından birine telefonunu getirmesini söyledi.

Telefonu eline alır almaz "Arayalım bakalım şunu." dedi ve bana döndü. Ben korkuyla ona bakarken Yasmin'i diğer odaya götürmüşlerdi.

"Eğer ilk aramada açarsa seni öldürmeyeceğim. Ama açmazsa elveda minik kız." diyerek kahkaha attı. Ve "Bakalım şans senden yana olacak mı?" diye ekleyip Mert'i aradı. Tabi ki açmayacaktı. Daha Amerika'dan dönmemişti ki.

Ben sessizce ölümü beklerken telefon uzun uzun çaldı. Umudum yok oluyordu. Mert bu telefonun ucunda hayatımın olduğunu bilse ne yapardı acaba?

"Alo." Mert'in sesini duymamla gözlerim şaşkınlıkla açıldı. İnanamıyordum. Ama nasıl açmıştı?

"Mert Karasay." dedi iğrenç bir şekilde sırıtarak. "Elimde tam sana göre bir fıstık var."

"Ne saçmalıyorsun! Kimsin lan sen? " Mert'in öfkeli hali adama haz verirken telefonu bana doğru uzatıp "Konuşta sesini duysun fıstığım." dedi. Ben ona öfkeyle bakıyordum. Konuşmayacağımı anlayınca adamına beni işaret etti. Aniden saçımdan çekilmemle istemsizce çığlık atmıştım. Mert ne olduğunu anlamamıştı ve buna rağmen adama bağırıyor, tehditler savuruyordu.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin