"Kahveleriniz hazır." Hazırladığım kahve sunumlarını balkona çıkardım. Annemle babamın gülüşerek ettikleri sohbeti bölmüştüm. İkisi de gülümseyerek bana bakınca öpücük atarak kahvaltı hazırlamaya geçtim.
Evet! Mutluydum. Babam o gün yaşadıklarımı, hissettiklerimi anlamıştı. Benim yanımdan ayrılırken hiçbir şey söylememişti. Odadan çıktığımda ise ne Mert ne de babam evde değildi. Ama annem sanki o gün gözyaşları dökülmemiş, olanlar yaşanmamış gibiydi. Bunun sebebini ellerinde poşetlerle gelen Mert'i ve babamı görünce anlamıştım. Ve o gün mükemmel bir akşam yemeği yemiştik birlikte. Babam o gece mutluluğumu gördükçe daha da mutlu olmuştu. Bunu gözlerinde görmüştüm. Ve ona verdiğim sözü tutacaktım.
"Azra yardım ister misin?" Asel'in sesiyle irkilip elimdeki yumurtayı düşürmüştüm. Asel bana kahkaha atıp "Eniştem bu sakarlıklarını biliyor mu ablacım?" dediğinde parmağımla sus işareti yapmıştım. Annem temizlik hastası bir kadındı ve şu anda halısının üzerinde yumurta kırdığımı öğrense ne yapardı kimbilir?
Kahvaltının ardından ben makineye attığım halıyı çıkarmaya giderken Asel "Azra telefonun!" diyerek bağırdı odadan. Annem ve babam işe gitmişti. Ben ise Mert'in emri üzerine işe gitmemiştim.
"Efendim." diyerek açmıştım telefonu. "Güzelim." Mert'in sesini duymak bile beni heyecanlandırırken istemsizce gülümsemiştim.
"Sana bir haberim var. İptal olan akşam yemeğimiz vardı ya." dediğinde ne diyeceğimi bilememiş ve sadece "Hıhı." demiştim.
"Onu bu akşama organize ettim." dedikten sonra duraksamıştı. "Senin için uygun mu?" diye sorunca "Evet evet, uygun." dedim hızlıca. Ardından "Şey yani bir planım yok bu akşam." diye ekledim.
"Tamam güzelim. Sekiz gibi alırım seni o zaman." dedi sorarcasına. Bana uygun olduğunu söylediğimde toplantıya gireceğini söyleyip telefonu kapattı. Ben telefona bakarken yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum.
Annemi arayıp haber verdiğimde babama da söylemem gerektiğini söyleyip telefonu kapattı. Aynı şekilde babama da haber vermiştim. Asel bana Defne'nin iş yerine kadar eşlik edip yanımdan ayrıldı.
"Defne! Akşam Mertlere yemeğe davetliyim." dedim heyecanla. Defne benden daha çok heyecanlanırken hemen saçlarıma el attı. Ardından hafif bir makyaj yaparak beni elimden çekerek odasına götürdü.
"Azra biz bu Arda ile baya baya flörtleşiyoruz." dediğinde "Onu biliyoruz zaten." dedim sırıtarak. "Ya Azra öyle değil. Bu akşam birlikte dışarı çıkıyoruz." Heyecanı sesine yansımıştı. Defne'yi uzun zamandır böyle mutlu ve heyecanlı görmemiştim. Gülümseyerek anlattıklarını dinlemeye koyuldum.
"İşte şimdi de arkadaşlarıyla tanıştıracak beni."
"Eee peki ne giyeceksin?" diye sorduğumda telefonunda bir fotoğraf gösterip bu elbiseyi giyeceğini söyledi. Telefonum çalınca kalkıp masada duran çantama yöneldim. O sırada Defne bize kahve söylemek için odadan çıkmıştı. Mert'in aradığını görünce bekletmeden açtım. "Azra." dediğinde kısaca "Efendim." demiştim.
"Güzelim iyi misin?"
"Ah iyiyim. Sadece biraz heyecanlıyım." Sesime yansıyan heyecanım Mert'in kahkaha atmasına sebep olmuştu. "Ya neden gülüyorsun? Gerçi çok güzel gülüyorsun da konumuz bu değil. Ben ne yapacağım akşam hiç bilmiyorum. Ve-"
"Yavrum bir sakin olur musun?" Tabi Mert bunları söylemeden önce o güzel kahkahasını tekrar duyurmuştu bana.
"Olamıyorum." dedim. Hatta dayanamayıp heceleyerek tekrar söylemiştim. Mert beni sakinleştirirken Defne geldi. Benim bu halime o da bir kahkaha patlatırken ben ne yapacağımı şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...