"Selin şu dosyayı uzatır mısın?" dedim durgun sesimle. Son konuşmamızın üzerinden günler geçmişti. Ve Mert ile iş dışında hiçbir şekilde iletişim kurmuyorduk. Fakat gözlerinin sürekli üzerimde olduğunu hissediyordum. O günden sonra Nermin teyzede gelmez olmuştu. Annemde birkaç defa sorduktan sonra artık sormamaya başlamıştı. Defne bile pes etmişti. Ve ben ise asla bir araya gelemeyeceğimizi anlamıştım.
Sonsuza dek...
Mesainin bitmesine yakın kalan ufak tefek işleri Selin'e devredip Atilla beyden izin alarak çıkmıştım şirketten. Şu an tek istediğim eve gidip uyumaktı. Artık şirket katlanılmaz oluyordu benim için. Her gün onu görmek ve kendisine aşık olduğumu bilmesi bu durumu işkenceye çeviriyordu.
"Azra ne işin var bu saatte evde?" Annem telaşlanmıştı fakat bir sorun olmadığını söyleyip odama geçtim. Neyseki Asel henüz evde değildi. Bir de ona açıklama yapmak zorunda kalacaktım. Kendimi yatağa atıp uyumaya zorladım.
"Offff!" diyerek yatak başlığına sırtımı dayadım. Uyuyamıyordum. Gözlerimi her kapadığımda gülüşü geliyordu aklıma. Güzel gözleri. Ben yenemiyordum içimde bu adama olan hislerimi. Ne yapacaktım bilmiyorum.
Uyuyamayacağımı anlayınca Defne'ye mesaj attım. İş yerinde olduğunu söyleyince uğrayacağımı söyleyip yataktan kalktım. Ben üzerimi değiştirirken annem odaya gelmişti.
"Azra bu aralar seni çok mutsuz görüyorum. Bir sorun mu var kızım?" diye sordu endişeli bir sesle.
"Hayır anne iyiyim. Merak etme sen beni. Defne'nin yanına gidiyorum. Akşama evde olurum." diyip yanaklarından öptüm ve evden çıktım.
"Azra belki de seni kaybetmekten korktuğu için-" Defne'nin daha fazla konuşmasına izin vermeden "Allah aşkına! O yüzden mi benden uzak kalıyor Defne?" dedim. Defne de Mert'in bu halinde mantıklı bir şey bulamıyordu. Geldiğimden beri aynı konuyu konuşuyorduk ve ben artık sıkılmıştım. Ve Defne'ye artık vazgeçtiğimi, onun beni sevmediğini söyledim. Defne ise inatla bana baktı.
"Sen seviyor musun bu adamı?" diye sorduğunda 'ne saçmalıyorsun?' adlı bakışlarımı Defne'ye çevirdim.
"Ya cevap ver."
"Evet Defne ben bu adama aşığım." dedim ve omuzlarımı yenilmişçesine düşürdüm.
"Peki bu adamla birlikte olmak istiyor musun?" Defne'nin ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum fakat buna rağmen olumlu anlamda cevap verdim. Defne daha yüksek sesle "O zaman Mert Karasay'ın neyi kaçırdığını göstereceğiz!" dedi. Çok heyecanlıydı. Ve de benim aksime umutlu.
"Peki tam olarak ne yapacağız?" dediğimde "Sen bana bırak." dedi ve telefonunu çıkardı. Mert'i arıyordu. Ben ise Defne'nin içime serpiştirdiği umut tohumlarının yeşermesini izliyordum sessizce.
"Naber Mert." Karşı tarafı dinledikten sonra "Ya biz Azra ile birlikte dışarı çıkacaktık. Seninde bize katılmanı istedik. Ah, tabi senin için de uygunsa." dedi. Yüzüne şeytani bir gülümseme yerleşirken "Evet yaa! Bizim için de farklı bir aktivite olur." dedi heyecanla.
"Tamam biz on bir gibi hazır oluruz. Tamam canım görüşmek üzere."
"İşlem tamamdır." diyip göz kırptı ve kendini koltuğa bıraktı. Eee ne olmuştu şimdi yani?
"Anlatsana!" diye çıkıştım heyecandan titreyen sesime aldırmadan.
"Hadi hemen bana gidiyoruz. Hazırlanmamız lazım. Futbol maçına gidiyoruz." dediğinde şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilememiştim. Ben şaşkınca donup kalmışken Defne beni kolumdan çekerek odadan çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...