Bir haftayı evimizde geçirdikten sonra kendimi artık çok daha iyi hissediyordum. Mert bardak taşımama bile izin vermemiş, bedenimin dinlenmesi için elinden gelen herşeyi yapmıştı. Şimdi ise kontrole gelmiş, doktorun gelmesini bekliyorduk.
"Hoşgeldiniz." dedi Fırat gülümseyerek. Ardından acilen doğuma gittiğini söyleyip beklettiği için özür diledi. Ardından bizi içeri buyur edip Mert ile sohbet etmeye başlamıştı. Bende asistanının yardımıyla hazırlanıp Fırat'ı beklemeye başladım.
"Hadi dostum, bakalım bizim minik fasülyemiz nasılmış." diyerek ekrana bebeğimizin görüntüsünü yansıttı. Mert elimi tutmuş heyecanla ekrana bakıyordu.
"İnanılmaz. Abi sana görev sende dedim sen çığır açmışsın resmen. Geçen haftaki kanama alanları şu anda yok. Tebrik ediyorum seni." diyerek Mert'in elini sıktı. Ardından bebeği biraz daha inceledikten sonra kalp atışlarını da dinletti. Ve ardından cihazı karnımdan çekip bize döndü.
"Kanama alanları yok oldu diye kendini salmak yok. Aynen devam ediyoruz. Bu bir hafta nasıl geçtiyse o şekilde devam. İlaçlar zaten devam. Beslenmeye dikkat ediyoruz. Hazır ve paketli şeyleri tüketmemeye özen gösteriyoruz." dedi ve ardından düşünür gibi yapıp Mert'e baktı.
"Dostum bu arada o artık bir üzüm tanesi." dediğinde Mert ne dediğini anlamamıştı. Ne demek olduğunu sorarken bende bu haline gülüyordum.
"Baba olmanın ilk adımı, eşine her gün bebeğimiz bugün neye benziyor diye sormaktır. Bu da benden sana dost tavsiyesi." diyerek ayağa kalktı. Mert olayı anladığında kahkahayı patlatıp Fırat'a teşekkür etti. İki hafta sonrasına randevuyu aldıktan sonra hastaneden çıkmıştık. Artık eve gitme vaktiydi.
Annem babamın işe gitmesiyle bize haber vermişti. Mert benimle birlikte yukarı çıkıp annemle konuşacağını söyledi. Annem bizi heyecanla kapıda karşılarken ben ise burukça gülümsedim. Evet eve dönmek güzeldi ama Mert ile 7/24 yan yana olduktan sonra içimde şimdiden koca bir boşluk oluşmuştu bile.
"Hoşgeldiniz çocuklar." dedi annem Mert'in elinden çantamı alarak. Ardından birlikte mutfağa geçmiştik. Annem doktorun neler söylediğini sorunca Mert gayet keyifle herşeyin yolunda olduğunu söyledi.
"Kemal amcayla konuştun mu Serpil teyze?" diye sordu Mert merakla. Ben merak ediyordum açıkçası.
"Az önce konuştum oğlum. Sana karşı hala biraz katı." Annemin sözleri yüzümüzün düşmesine sebep olurken Mert babamla konuşmak istediğini söyledi.
"Emin misin sevgilim?" diye sorduğumda bunun başka çaresinin olmadığını söylemişti. Annem en doğrusunun bu olduğunu söyleyerek kahve yapmak için ayaklandı.
"Serpil teyze bırak ben yapayım." Evet, bunu söyleyen Mert'ti. Ben şaşkınca ona bakarken annem halinden memnun cezve ve fincanları çıkarıp kahveyi verdikten sonra sandalyeye oturdu.
Mert'in yaptığı kahveyi içtikten sonra Mert şirkete gitmesi gerektiğini söyleyip gitmişti. Annemle mutfakta oturmaya devam edip sohbet etmiştik. Ve bende akşam babamla konuşmak istediğimi söylediğimde annem önce kendisinin bir kez daha konuşacağını söylemişti. Babamın işten gelmesiyle annem onu odaya çekmiş ve herşeyi olduğu gibi tekrardan anlatmıştı. Ardından ben konuşmuş, babama olayları anlatmıştım. Babam olaylara şaşkınlıkla tepki verirken annem gelmişti yanımıza. Ve babamı sakinleştirip artık olması gerekenleri söylemişti. Ki bu da bir an önce nikahı yapmamız için babamı ikna etmişti.
Annem de bende bebek için bir an önce bu evliliği gerçekleştirmeyi istiyorduk. Zira babam bu kez kesinlikle öğrenecekti. Çünkü zaman geçtikte saklanamayacak bir hal alacaktı hamileliğim. Babam önce Mert ile konuşmak istediğini söyleyip konuyu şimdilik kapatmıştı.Ama kesinlikle karşı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...