39

40 1 0
                                    

Mesajı silip hiçbir şey yokmuş gibi telefonu vermiştim Mert'e. Ne dönüyordu anlamıyorum ama çözecektim bu işi İzmir'e döner dönmez.

"Ne düşünüyorsun güzelim?" dedi Mert koltukta kendini benim yanıma bırakarak. Ne düşüneceğim? O Yasmin'i ortadan kaldırmayı diye bağıran iç sesimi bastırıp omuz silktim.

Sabahın erken saatlerinde uyanmış, uykum kaçınca da kendime kahve yapıp balkona çıkmıştım. Mert uyanınca beni göremeyip birkaç kez seslenmişti ama cevap vermemiştim.

"Sevgilim yapma n'olur. Bu halin beni çok üzüyor." dediğinde iyi olduğumu söyledim. Ama aslında hiç iyi değildim. Zira aklımda binlerce soru işareti vardı. Ve ben birini cevaplayıp ortadan kaldırsam yerine başka onlarcası geliyordu.

"Bu durgunluğunun sebebi ne peki yavrum?"

"Yasmin nerede şu an?" dedim aniden. Sorduğum soru ile şok olmuştu. Ardından kaşlarını çatıp "Bu da nereden çıktı şimdi?" dedi. Sesi gergin mi çıkmıştı yoksa bana mı öyle gelmişti?

"Öyle aklıma geldi işte."

"Yani nerede olduğunu bilmiyorum. Alper'in deposunda gördüm en son onu. Sonrasını bilmiyorum ve umrumda da değil." dediğinde aklımdaki sorulara yenileri eklenmişti. Yasmin Mert onun yüzüne bakmadığı halde ne konuşmak istiyordu? Bu kadar önemli olan konu neydi?

"Güzelim lütfen böyle şeylerle gereksiz yere üzme kendini. Ne Yasmin ne de dünya üzerinde hiçbir kadın senin gözünden düşecek bir damla yaştan daha değerli değil." Anlaşılan Mert'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Ve benim kesinlikle bu kaltakla özel olarak ilgilenmem gerekiyordu.

"İyiyim ben. Sadece bir anda aklıma geldi işte." dedim ve ne zaman Gece'nin evine gideceğimizi sordum. Öğleye doğru beni onların evine bırakacağını söyleyip ayağa kalktı. Nereye gittiğini sorduğumda kahvaltı hazırlayacağını söyleyip mutfağa geçti. Ben ise sorularımla baş başa kalmıştım yine.

Orada ne kadar kaldım bilmiyorum ama başımın ağrımasıyla kalkıp gerindim. O sırada Mert kapıdan seslenip kahvaltının hazır olduğunu söyleyince içeri girdim. Masada 'yok yok' sözü tüm hakimiyeti ile beni karşılarken şok olmuş bir halde masaya bakakaldım.

"Beğendin mi sevgilim?" diye soran Mert'e döndüm. Çok beğendiğimi söyleyip benim için çektiği sandalyeye kuruldum. Çaylarımızı da getirip oturmasıyla tadını çıkara çıkara müthiş bir kahvaltı etmiştik.

"Nasıl olmuşum?" dedi Gece kendi etrafında dönerken. Şu anda Gece'nin evindeydim ve nişan öncesi son hazırlıkları tamamlıyorduk.

"Gece çok güzelsin ama sen." dedim mutlulukla. Hikayesini artık bildiğim için çok mutlu olmasını, artık göz yaşı dökmemesini diliyordum içimden. Gece mutlulukla gülümseyip çalan kapıyı açmak üzere odadan çıktı. Bende aynadan son bir kez kendime baktım ve nişanlım beyi karşılamak için Gece'nin peşine takıldım.

Misafirler içeri girerken beğeni dolu kahvelere baktım gülümseyerek. Elindeki buketi bana uzatıp eğildi ve yanağıma öpücük kondurdu. Geri çekilmeden hemen önce "Her seferinde günün en güzel kızı olmayı nasıl başarıyorsun yavrum?" diye fısıldayınca istemsizce gülmüştüm. Atlas'ın gelmesiyle biz içeri girmiş, ikisini başbaşa bırakmıştık.

Her ne kadar Mert Atlas'a bizim nişanımızda yaptıklarını misliyle ödetmiş olsa da bolca kahkahalı ve gayet keyifli bir gece olmuştu. Gerçi Mert anlam veremediğim şekilde Gece'nin babası ile anlaşmış ve bunun verdiği cesaret ile yüzüklere el koyup Atlas'a bir türlü vermemişti. Nihayet yüzükler takıldıktan sonra tatlılar yenmiş ve biz çiftler nişanı kutlamak için dışarı çıkmıştık. Şimdi ise yorgunluktan perişan olmuş bir halde eve dönüyorduk.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin