28

42 3 0
                                    


"Azra sakin ol ya!" dediğinde kollarından kurtulmaya çalıştım. Ama tabi ki imkansız gibi bir şeydi.

"Ya bu kaltak hangi yüzle seni arıyor? Ne konuşuyorsunuz? Ne zamandan beri? Ve neden ben ayakta uyuyorum?" dedim öfkeyle. O ise dudaklarını dudaklarıma bastırıp susmamı sağladı. Cevaplamak yerine bunu yapması öfkemi arttırmıştı. Dudağını sertçe ısırıp o an yaşadığı şaşkınlıktan faydalandım ve kollarından kurtuldum.

"Düğünümüzü sabırsızlıkla bekliyor olacağım güzellik." dedi göz kırparak. Yanaklarım ısınırken ben hala kaşlarımı çatarak bakıyordum ona.

"Güzelim bana ulaşmasına izin vermiyorum. Gereksiz yere öfkeleniyorsun."

"Ben mi gereksiz yere öfkeleniyorum! Sen daha düne kadar bu kadının elini tutmuyor muydun? Kimbilir nasıl umutluysa senden hala peşinde."

"Bak yavrum. Ben Yasmin'le sadece arkadaştım. Hiçbir zaman sevgilim olmadı. Sevmedim de." diye açıkladı sakince. Şu an onun sakinliği beni çok öfkeli gösteriyordu.

"Engelle hemen!" dedim işaret parmağımı ona doğru sallayarak. O ise parmağımı öpüp "Al sen engelle." dedi telefonu bana vererek. Telefonu alıp hemen engelledim. Mesajlara girmek için içim içimi yese de gözlerinin üzerimde olması buna engel olmuştu. Telefonu kendisine uzatıp "Artık gitmem gerek." dedim.

"Ben bırakayım seni." diye teklifte bulunduğunda "Sen git o kaltağa şoförlük yap." dedim. Kaşlarını kaldırıp bana baktığında "Ne!" diye çıkıştım.

"Güzelim gerçekten mi ya? Böyle saçma sapan bir sebeple mi trip atacaksın?"

"Sana sebep mi beğendireceğim bir de."

"Tamam sana söylemeliydim sevgilim. Özür dilerim. Ama inan bana değmez ne üzülmene ne de düşünmene. Benim kadınım sensin ve benim kalbim senden başkası için atmaz." Sözleri beni yumuşatırken bana sarılmasına izin verdim.

"Defne'ye gideceğim." dedim geri çekildiğinde.

"Tamam bende Defne'nin bir kahvesini içerim o zaman." diyerek telefonunu alıp cebine attı. Ardından elimi tutup şirkettekileri umursamadan odadan çıktı. Asansöre binene kadar yanaklarım yine kızarmıştı bile. Herkesin gözü bizim üzerimizdeydi ve ben hala bu duruma alışamıyordum. Mert ise çok rahattı.

"Sen kullanmak ister misin?" diye sordu güvenlik arabayı getirince. Aslında istemiyordum ama yine de başımı olumlu anlamda sallayıp arabaya yöneldim.

"Babanlar sorun eder mi düğünü?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım.

"Düğün bizim nişandan sonra değil mi zaten?"

"Evet. Birkaç hafta sonra." dediğinde aklıma bu çok yakın arkadaşı geldi.

"Kim bu çok yakın arkadaşın?" dedim arabanın hızını azaltıp sağ şerite geçerken. Hemen varmak istemiyordum Defne'nin iş yerine.

"Atlas. Ev arkadaşımdı üniversitedeyken. İstanbul'da olduğu için çok görüşemiyoruz ama sürekli telefonlaşırız." diye açıkladı uzunca. Sonrasında Mert'in arkadaş çevresini neden tanımadığımı düşündüm.

"Atlas'tan bana hiç bahsetmedin." dediğimde "Güzelim sen hayatıma girdiğinden beri normal bir gün yaşamadık sayılır. Hiç fırsatımız olmadı ki böyle normal bir sohbet etmeye." dedi.

"Ne demek sen gelince normal olmadı hayatım? Eee çıkıp gideyim istersen."

"Azra senin sinirlerin mi bozuk?" dedi şaşkınca. Ama ben bu söylediğine yine öfkelenmiştim.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin