37

36 1 0
                                    

"Sevgilim geç kalıyoruz ama!" Mert'in sesiyle son bir kez daha vedalaştım ailemle. Evet vedalaştım çünkü İstanbul yolcusuyduk şu anda.

"Geldim geldim." dedim kendimi arabaya atarak. Annemler gözleri yaşlı el sallarken benimde gözlerim dolmuştu. Elimi camdan çıkarıp salladım ve sokağı dönene kadar devam ettim buna. Gözden kaybolduklarında kendimi koltuğa atıp gözlerimi sildim.

"Yavrum abartmıyor musun?" dedi Mert kaşlarını kaldırarak.

"Ne bileyim, annemi böyle görünce dayanamadım bende." diyerek camı açıp temiz havanın içeri girmesini sağladım. İyi gelmişti ve biraz da olsa kendime gelmiştim.

"Bir hafta sonra burada olacağız güzelim." dediğinde başımı sallayıp geriye yaslandım. Havaalanına geldiğimizde işlemlerimizi yapıp uçağa bindik. Uzun zamandır uçağa binmemiş olmam ve uçağın rötar yapması üst üste gelince Mert'in beni uçuş boyunca sakinleştirmek zorunda kalması kaçınılmaz olmuştu.

"Çok şükür ya! Bir an hiç bitmeyecek sandım." dedim bizi karşıda bekleyen Atlas ve Gece'ye bakarak. Mert elimi tutup yürümeye başlayınca bende peşine takıldım. Kısa bir özlem giderme terapisinden sonra arabalara binip Atlas'ın evinin yolunu tutmuştuk.

"Yolculuk nasıl geçti?" diye sordu Gece. Mide bulantılarım ve kontrol edemediğim duygularım dışında bir sorun yoktu.

"İyiydi yaa." dedim kısaca. Atlas ve Mert aralarında sohbet ederken bizde Gece ile sohbet ediyorduk. Kısa bir yolculuğun ardından eve gelmiştik. Çalışanların hazırladığı kahvaltının ardından Atlas ve Gece dinlenmemiz için bizi yalnız bırakmıştı. Çalışanların da etrafı toparlayıp çıkmasıyla Mert ile baş başa kalmıştık.

"Güzelim." diye seslendi Mert banyodan. O şu anda duş alıyor, ben ise yatakta uzanmış bizimkileri haberdar ediyordum. Mert'in seslenmesiyle daha sonra arayacağımı söyleyip telefonu kapattım.

"Efendim." Uzandığım yerden kalkmadan ne istediğini sordum.

"Havlu almayı unutmuşum." dediğinde dolaptan aldığım havluyu vermek için banyoya gittim. Deli gibi uykum vardı ve bir an önce uyumak için yatağa dönmek istiyordum.

"Hayatım aç kapıyı." Mert kapının kilitli olmadığını söyleyince kapıyı açtım. Islak saçları ve kaslı vücudu suyun altında daha fazla çekici görünüyordu. Su bedeninden aşağı doğru akarken kendime hakim olamayıp suyu takip ettim. O sırada Mert ellerini birbirine vurup beni kendime getirmişti.

"Hayran olmamak elde değil, dimi?" dedi hınzırca sırıtarak. Evet. Bu konuda haklıydı. İzlemeye doyamayacağım derece cezbedici bir bedeni vardı.

"Havlunu getirdim. Nereye bırakmamı istersin?" dedim sorusunu es geçerek. Zira egosunu şişirmeye gerek yoktu. Eliyle gösterdiği yere havluyu bırakırken bir anda kolumdan tuttuğu gibi beni suyun altına çekti. Attığım çığlık suyun altında boğuk hale gelince öfkeyle Mert'e döndüm.

"Ya sen ne yapıyorsun?"

"Sadece seninle duş almak istiyorum." dedi ve tişörtümün alt uçlarından tutup üzerimden çıkardı. Kot şortum yeri boylarken birkaç saniye içerisinde geriye kalan çamaşırlarımda gelişigüzel fırlatılmıştı.

Sıcak bir duş tüm yorgunluğumu alırken Mert her fırsatı değerlendiriyor ve asla uslu durmuyordu. Dokunuşlarının verdiği zevk beni kendimden geçirirken kadınlığımda dolaşan parmağını bir anda içime geçirdi. İnlemem ufak bir çığlığa dönüşmüştü. O sırada dudakları boynum ve dudaklarım arasında sert öpücükler bırakarak ilerliyordu. Ellerim sertleşmiş erkekliğine gitti çekinerek. Dokunmak istiyor, beni istediğini, arzuladığını hissetmek istiyordum.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin