FİNAL

111 2 0
                                    

---AZRA---

Göğsüme yapılan baskılar tüm hücrelerimin acıyla sarsılmasına sebep oluyordu. Hemen ardından bedenimi saran elektrik ile boğazım parçalanana kadar bağırmak istedim. Ama olmadı. Yapamadım. Ne o acıdan kaçabilmiştim ne de bağırabilmiştim. Bedenim bir kez daha çarpılırken kendimi bir yerlerden atmak istedim. Yetmez miydi bunca acı?

Bir kez daha acıyı hissetmeyi beklerken olmamıştı. Göğsüme de baskı yapılmamıştı. Ardından gürültü bir anda yok oldu. Koca bir sessizlik ve koca bir hiç kalmıştı geriye. Ne oluyordu böyle?

"Sevgilim. N'olur bırakma bizi. İkimizinde sana ihtiyacı var Azra. Bizi bırakma. Yalvarıyorum karıcım." Bu Mert'ti. Mert'in sesiyle onu aradı gözlerim. Ama yoktu. Herşey bir hiçlikten ibaretti. Sesi de git gide kaybolurken herşey silikleşmeye başlamış ve karanlığa gömülmüştüm.

"Tamam kızım. Şşşş. Ağlama bebeğim, annemiz uyanacak şimdi." Bebek ağlama sesiyle açmıştım gözlerimi.Henüz ne olduğunu anlamlandıramazken Mert karşımda kucağında bebekle bana bakakaldı. Bebek ağlamaya devam ediyordu.

"A-Azra?" dedi şok olmuş bir sesle. Bebeğe emziğini verip yatağına yatırdı ve soluğu yanımda aldı. Gözlerini hala inanamıyormuş gibi kırpıp duruyordu. Hafifçe tebessüm edip "Sevgilim." dedim kuru bir sesle fısıldayarak. Boğazım parçalanmış gibi yanıyordu ve konuşunca bu acı kendini daha da belli ediyordu.

"Çok şükür Allah'ım. Şükürler olsun sana. Onu bize bağışladın." dedi Mert elime öpücükler kondururken. Bana bakmasını sağlayıp bana ne olduğunu sordum.

"Sevgilim düşünme şimdi bunu. Nasılsın? Ağrın falan var mı?" diye sorduğunda elim karnıma gitti. Yoktu. Kızım yoktu. Kocaman gözlerle Mert'e döndüm.

"Kı-kızım?" dedim ama devamını getiremedim. Mert gülümseyerek hemen arkasında melekler misali uyuyan bebeği gösterdi.

"Güzelim kızımız gayet iyi. Hiç merak etme. İkimizde senin gözlerini açmanı bekliyorduk." diyerek başıma öpücük kondurdu ve hemşirelere haber vereceğini söyleyip odadan çıktı. Ben ise içimde ona dokunma isteğiyle heyecanlanmış bir şekilde bebeğimi izliyordum. Çok çok güzeldi. Gözyaşlarım yavaşça akarken emziği attı. Ve ardından dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Hemen sonrasında ise meme arar gibi aranmaya başladı. Bulamadığı için ağlamasıyla kalkmak için kendimi zorladım ama belimdeki keskin ağrı buna engel olmuştu. Neyseki odanın kapısı açıldı.

Önde hemşireler arkalarında ise Mert gelmişti. Mert kızımızın yanına koşup onu kucağına aldı ve emziği verdi yine. Asya babasının güvenli kollarında tekrar uykuya dalarken bende bana yöneltilen soruları yanıtlıyordum. Birkaç soru ve kontrolün ardından serumu değiştirip çıkmışlardı. Onların çıkmasının ardından bu kez Fırat gelmişti.

"Yani bu kadar çabadan sonra nasıl olur da bu prensesin doğumunu ben yapamam Azra?" dediğinde gülmeden edememiştim. Mert olanları anlattığında bana geçmiş olsun dileklerini iletti. Ve ardından birkaç tembihte bulunup tatile çıkacağını da belirterek gitmişti. Tabi Asya'yı sevmeyi ihmal etmemişti.

"Aşkım artık çıkalım. Söyle doktorlara ben iyiyim. N'olur ben evime gitmek istiyorum artık." dedim birkaç saatin ardından. Hala oturur pozisyona gelmeme izin vermemişti doktorlar. Ama ben Asya'yı kucağıma almak istiyordum.

"Yavrum sakın inat etme. Doktor ne derse o." dediğinde bu kez yavru köpek bakışları eşliğinde "Ama ben kızımı kucağıma almak istiyorum kocacım." dediğimde kıyamamıştı bana ve hafifçe oturmama yardım etti. Ve ardından Asya'yı alıp kucağıma getirdi. Kucağıma aldığım anda kalbim hızlanmıştı. Birazcık kaldırıp kokusunu ciğerlerime çektim. Öyle güzel kokuyordu ki gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Kokusunu içime hapsetmek istercesine defalarca kez ciğerlerime doldurdum.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin